- Henüz kategori yok.
-
Konya'da Duyulan Şiddetli Patlama Seslerinin Nedeni Be…10.11.2025
-
Müge Anlı'da Şoke Eden Vurgun: Kızları Ev ve Araba Sat…10.11.2025
-
Ede'de Acil Ambulans Sevkıyatı10.11.2025
-
Gelin Evi'nde 150 Bin TL'lik Büyük Ödül Sahibini Buldu…10.11.2025
-
Güntekin Onay'ı Hedef Alan Şüpheli, BeIN Sports Binası…10.11.2025
-
Cemre Baysel'in Aşk Hayatında Yeni Gelişme: Blok3 Sonr…10.11.2025
-
10 Kasım 2025 Pazartesi Tüm Kanalların Yayın Akışı: Sh…10.11.2025
-
ATV Canlı Yayın Rehberi: Frekanslar, Dijital Platforml…10.11.2025
-
Elle Fanning Başrollü 'Predator: Badlands' Gişede Seri…10.11.2025
-
Müge Anlı ile Tatlı Sert Yeni Sezonunda Şüpheli Ölüm v…10.11.2025
- Tahir Musa Ceylan 534
- Abdülkâdir Geylânî 488
- Yalçın Küçük 436
- Recep Tayyip Erdoğan 253
- Adolf Hitler 252
- Schopenhauer 200
- Johann Wolfgang von Goethe 197
- Haruki Murakami 191
Liste
#kimlik
Kendi kimliğini ötekinin varlığına göre konumlamak hastalıktır. Kimliğini yaşatabilmek için sana bir düşman gerekiyorsa, senin kimliğin hastalıktır.
Bu benim ana dilim Almanca. On beş yaşımdayken şehirde Rumenceyi çok geç öğrendim ve öğrenmek istedim. Ben dili çok seviyorum. Rumence çok güzel, şehvetli, şiirsel bir dildir. Ve o andan itibaren – belki de bu kadar geç öğrenmem iyi oldu çünkü – sonra gözüm vardı – Rumence’nin görsel açıdan ne kadar zengin olduğunu, ne kadar harika metaforlar olduğunu, insanların her gün kullandığı yaygın metaforları fark ettim. , batıl inançlarda veya ... ifadelerde, birçok şey çelişkilidir veya bitkilerin isimleri, Almanca'dan tamamen farklı bir şey olarak adlandırılır. O zaman aynı şeye farklı bir bakış… İki makam olduğunu hep görmüşümdür, biri benim dilimde bir şey için makam, diğeri de bu diğer makam. Bu sadece farklı bir kelime değil, farklı bir bakış açısı. Dilin farklı gözleri vardır. Benim durumumda Rumence her zaman benimle yazar, hatta Rumence yazmadığım zamanlarda da, çünkü aklımda var.
Kalabalık içinde yaşamak zorunda kalabilirsin ama onun gibi yaşamak zorunda değilsin.
Keşke boş duruşum aylaklığım yüzünde olsaydı. Tanrım, o zaman kendime ne büyük bir saygı duyardım. Hiç olmazsa tembelliğim, güvenebileceğim belirli bir özelliğim var diye kendime en büyük saygıyı beslerdim. Birisi benim için 'Kim bu adam?' diye sorunca, 'Tembelin biri!' karşılığını verirlerdi. Şaka değil, bu bir unvandır bir mevkidir, kusursuz bir meslektir.
Ben, önce insan olmamız gerektiğini, daha sonra başka sıfatları edinmemiz gerektiğini düşünüyorum.
Dinimi de dilimi de çok seviyorum. İncil'i hiç merak etmedim ki İngilizce öğreneyim. ('Yabancı diliniz var mı?' diye sordukları zaman)
Bana sığınağını söyle, ben kimliğini doldurayım. Niye derseniz, bir insan bunalıma girdiğinde meyhaneye gidiyorsa onun sığınağı içki şişesidir. Eğer bir insan bunalıma girdiği zaman secdeye gidiyorsa o adam kurtarıcısını bulmuş demektir.
Aynaya bakıp kendini tanıyamamak, insanın kendi anılarını bir başkası yaşamış gibi anlatması, dünyanın kendisi dahil üzerindeki hiçbir şeye kayda değer bir varoluş nedeni bulamamak ve zihnin bedenden binlerce kilometre uzakta olması kadar korkunç ki...Yoruldum çok yorgunum... Yeryüzüne inme zamanı...
O kadar zordur ki, yapılan işi hayattan ayırmak. Kişinin karakterinden söküp atabilmesi. Hele çalışma saatleri sonunda gündelik hayata maruz kalmaları, otoritesiz ve üniformasız. Delirmelerine nedendir bütün bunlar.
Ben kimseden, hiçbir şeyi saklamayacak kadar cesur biriyim. Hiçbir şeyi gizlemedim. İkiyüzlü değilim, anlatabiliyor muyum? Lezbiyen oldukları için korkular yaşayan birçok genç kadından mail geliyor, onları yüreklendirmemi istiyorlar. Onlara yanıtım: "Ben kimseye sormadım" oluyor. Ben, her şeye göğüs gerecek kadar güçlüydüm. Kocalar bana asılırken, eğer güzelse ben de karılarıyla sevişiyordum.