- Henüz kategori yok.
-
Girona Küme Düşme Hattından Çıkış Arayışında: Alavés M…08.11.2025
-
Adanalı Genç İş İnsanı Mehmet Hanifi Kalo Hayatını Kay…08.11.2025
-
Irmak Ünal'dan Kanserle Mücadele Sürecine Dair Samimi …08.11.2025
-
Schalke ve Elversberg Zirve Yarışında: Gençler Sahne A…08.11.2025
-
Premier Lig'de Büyük Heyecan: Tottenham - Manchester U…08.11.2025
-
Şanlıurfaspor'dan PFDK Kararına Sert Tepki: İtiraz Red…08.11.2025
-
Gaziantep'te Umre Yolcusunu Karşılamaya Giden Aile Tra…08.11.2025
-
Premier Lig'in Zirve Yarışında Tottenham-Manchester Un…08.11.2025
-
Hull City, Portsmouth Karşısında Evinde Galibiyet Arıy…08.11.2025
-
Sakaryaspor - Serikspor Karşılaşması Öncesi Son Durum …08.11.2025
- Tahir Musa Ceylan 534
- Abdülkâdir Geylânî 488
- Yalçın Küçük 436
- Recep Tayyip Erdoğan 253
- Adolf Hitler 252
- Schopenhauer 200
- Johann Wolfgang von Goethe 197
- Haruki Murakami 191
Liste
#kuşku
Samilerin görüş perdesinde ara tonlar yoktu. Onlar, dünyayı her zaman dış hatlarıyla gören, temel renklerin daha doğrusu siyah ile beyazın egemen olduğu bir halktı. Kuşkuyu —bizim modern dikenli tacımızı— hor gören dogmatik bir halktı. Bizim metafizik zorluklarımızı, içe bakışla ilgili sorgulamamızı anlamazlardı. Bizim daha ince nüanslar hakkında tereddüt eden heyetimize aldırmaksızın sadece doğruyu ve yalanı, inanç ile inançsızlığı biliyorlardı.
Kuşku koşmaktır aydınlıklara doğru. İnsan aklıdır eninde sonunda gerçeği bulacak olan.
İktidardaki siyasetini asla onaylamadığım, onaylamamak şöyle dursun şiddetle nefret ettiğim Adnan Menderes'in, o müeddep, (edepli) alçakgönüllü ve yumuşak cevapları, beni duruşmalar sürüp gittikçe düşündürmeye başlamıştı. DP liderlerinin suçlu oldukları ve cezalandırılmaları gerektiği konusunda herhangi bir tereddüdüm yoktu. Ama giderek, "Bebek Davası" ve "Köpek Davası" gibi, ipe sapa gelmez gerekçelerle açılan davaların, yargı mekanizmasına başlangıçtaki güvenimin, yerini yavaş yavaş, kuşkulara bırakmasına neden olduğunu hissediyordum.
Yoksul, her sözcüğü kuşkuyla dinler; attığı her adım, onun düşünce ve duygularına böylece bir görev, bir iş yüklemiş olur.
Ancak az şey bildiğimiz zaman bilgimizden emin olabiliriz. Kuşku, bilgi arttıkça artar.
Tanrı var ama ben inanmıyorum ya da Tanrı yok ama ben inanıyorum önermeleri paradoksal bir şekilde eğer Tanrı varsa inanmak anlamsızdır, eğer Tanrı yoksa inanma bir zorunluluğa dönüşmektedir anlamına gelirler. Eğer bir şey yoksa ona inanmak lazımdır. Öyleyse Tanrı'ya inanmak o'nun varlığından, belirginliğinden ve şu anda buradalığından kuşkulanmak demektir.
Sonuna dek çaba gösterin ve asla kuşkuya düşmeyin; Hiçbir şey o kadar zor değildir, araştırın yeter.
Kuşku ve sır en büyük tuzaktır ve hiçbir dehşet sıradanlığın günlük işkencesinden daha korkunç olamaz.
Kısaca söylemek gerekirse; bu labirente girerken inancı güçlü, dine düşkün biriydi, çıkarken ise bir kuşkucuydu ve sonunda tam bir özgür düşünür oldu.
Kuşku duymayan, meraksız bir insanın hiç yanına yaklaşmaması gereken bir meslek gazetecilik. Gazetecilikte, kuşku duyanlar ve sonra da bu kuşkularının ortadan kalkması için çaba harcayanlar ayakta kalabilirler.
Belirsizliğin, bir o yana bir bu yana gidip gelen kuşkunun işkencesini yeterince tattım. Bir iç dinginliğine ulaşmak zorundayım.
Orada farkına varılan nokta düşünce eyleminin kuşkunun etkisiyle ortaya çıktığı ve inanca varıldığında son bulduğudur.
Perili Ev bir bakıma aklın kapı eşiğinde bırakıldığı, korkmak için oraya gelip korku ve kuşkularını birbirine bulaştırıp sonunda korkunun hakimiyetine girenlerin evidir.
Eğer ben Dünya ve Mars arasında eliptik bir yörüngede güneşin etrafında dönen Çin seramiği bir çaydanlık olduğunu öne sürseydim ve bu çaydanlığın en güçlü teleskoplarımızla bile tespit edilemeyecek kadar küçük olduğunu ekleyecek kadar da dikkatli olsaydım, kimse bu görüşümün tersini kanıtlayamazdı. Ama devam edip de bu savımın yanlışlanamaz nitelikte oluşundan dolayı insan aklının ondan kuşku duymasının kabul edilemez bir küstahlık olacağını söyleseydim, herkes haklı olarak saçmaladığımı düşünürdü. Ancak, eğer böyle bir çaydanlığın varlığı eski kitaplarca onaylansaydı, her Pazar günü kilisede kutsal gerçeklik olarak öğretilseydi ve okullarda çocukların beynine kazınsaydı, onun varlığından kuşku duymak bir gariplik belirtisi olarak görülür ve o kuşkuyu duyan kişiye yakınçağda bir ruh doktoruyla ya da daha önceki çağlarda bir Engizisyon yargıcıyla bir randevu alınırdı.
Düşünce özgürlüğü lehindeki temel sav; bütün inançlarımızın kuşku götürür olmasıdır.