#hayat

Her deniz teknesinin olduğu gibi, herkesin de bir pusulası vardır. Bu pusulanın ibreleri çeşitli yönleri gösterir. Kiminde banka hesabını, kiminde çıkar sağlamayı, kiminde koltuk hırsını, kiminde ün salmayı... Benim pusulamın ibresi hep tiyatro sevgisini gösterir.

Umut, her zaman, en kötü koşullarda bile vardır. Ama onu sırtlayıp taşıyabilmek gerekir. Bazen umudu sırtımızda taşımaktan yorulur ve teslim oluruz hayata: "Umut kalmadı deriz." Oysa umut yanımızda, onu bıraktığımız yerdedir. Yorulan umut değil, bizizdir. Umudunu yere bırakan ve onu artık taşıyamayan kişi, hayatının anlamını da yitirmiş demektir.

Karanlık ve derin bir mahzende yüzyıllardır bekleyen kaliteli ve değerli bir şarap sanıyoruz kendimizi. Ama ne yazık ki, şişenin içinde bir damla bile şarap yok. Ama biz hâlâ çok değerli bir şarap olduğumuzu düşünüyoruz. Oysa yalnızca boş bir şişeden ibaretiz. Dışarıdan bakınca dolu görünen, ambalajı güzel, ama boş bir şişe. Bir gün şişe açıldığında ise, ne yazık ki yaşam serüvenimiz de sona ermiş oluyor.

Bu dünyada herkes varlığıyla bir boşluk doldurur, ancak yokluğuyla bir boşluk yaratacak hiç kimse yoktur ve olmamıştır da. Belki bazı kişiler için boşluk oluştursa da, hayatın kendisinde bir boşluk yaratmaz. Hayat geride bıraktığımız boşluğu hemen kapatır, doldurur. Hiç kimse vazgeçilmez değildir bu anlamda

Doktorlar sık sık duygusallıktan yoksunlukları, rüşvetle ilgili kokuşmuşlukları ve aptalca ya da aşırı tutkunlukları yüzünden kınanırlar. Ancak onlar bize hayatlarının ilkbaharını feda ettiklerini; öbür insanlara yararlı olmak üzere yirmili ve otuzlu yaşlarında en değerli yıllarını tümüyle yitirdiklerini hatırlatmazlar bile. Dahası pek çok yokluğa göğüs germiş, çoğu doktor bütün bu zaman dilimleri içinde bir düzine geceyi bile gerçek uykuda geçirmemiştir. Pek çoğu bu yolda evliliklerini kurban etmiş ve çocuklarının büyümesini izlemenin benzersiz fırsatını kaçırmışlardır. Bu nedenle doktorlar dünyanın kendilerine zenginlik, saygınlık ya da toplumsal yeri sağlamak gibi bir bedeli borçlu olduğunu savunduklarında onların bu istekleri tümüyle nedensiz değildir. Ayrıca asık suratlı istatistikler göstermektedir ki, doktorlar sık sık hastalarından daha kötü acıları çekerler.Çünkü kimse yıkılan bir evliliği onaramaz ya da babasının sürekli savsaklamaları yüzünden yıkıma uğramış çocukların ahlakını düzeltemez.

Liste
Yükleniyor…