#anlam arayışı

Buradayız çünkü sıradışı bir balık topluluğu, karada yaşayan hayvanların ayaklarına dönüşecek özel bir yüzgeç anatomisine sahipti; çünkü Dünya, buzul çağı boyunca asla tamamen donmadı; çünkü Afrika'da bundan bir milyon yıl önce ortaya çıkan küçük ve narin bir tür, bugüne kadar ne yapıp edip canlı kalmayı başardı. Daha "yüce" bir yanıt için yanıp tutuşuyor olabiliriz, ama ne yazık ki yok.

Büyük put, küçük putları kırdı. Putları kıran adsız çekiç de kaçtı, kırklara karıştı. Büyük put ayağa kalktı, kendi parçalarıyla barıştı. Yağmurdan sonra, ayışığında, gidin toprağa bakın. Toprakta her açlığın ayak izi var; kitaplardan dökülen kelamların izi de var. Kaçan kaçana. Şifalı otlar, elvan şekerler satan aktarcı Garo Papazyan kaçtı. Devri vesveseden beri İkdam gazetesini okuyan Pelemetci Vahan kaçtı. Ayrıştırdı, birleştirdi, en derin yerine yerleşti, ordan baktı, kararını kabiliyetini kaybetti, sonunda Semerci Sarkis de kaçtı. Ben cesur çıktım, kaçmadım, aklım kaçtı. Hayat kaçmadı, cesur çıktı, ama manası kaçtı.

Biz, kendi çıktığımız dönemde çok idealist bir çaba içerisindeydik, fikir ve estetik olarak mükemmeli yakalama heyecanımız vardı. Bugünkü genç nesilde ise estetik ve orijinatelik yapma çabası var fakat ben fikri olarak bir derinlik, heyecan ve hakikat sancısı göremiyorum. Çekilen bütün eserler, içerisinde nüve olarak var olan o manayla ve mesajla alakalıdır. Gördüğüm kadarıyla gençlerin, onun çilesini çekmeleri lazım. Eğer bizi örnek almaları gerekiyorsa çektiğimiz o çileye talip olmaları gerekiyor. O çileyi ise fırçayla, mısrayla, resimle, fotoğrafla veya sinemayla dışa vururken o çile lazım. Bahsettiğim o çile olmadan ortaya çıkan eserlerde de, içi boş şekilde dışa vurmalar var.

Liste
Yükleniyor…