Rahmi Koç

Bir şeyi üç defa söylerseniz ve hâlâ aynı hatalar yapılıyorsa bunu affetmemeniz lazım, gayet basit! İlk seferinde ise affetmeniz lazım çünkü insanlık hali bu… Bir hata yaptı diye bir şahsı zor duruma sokmamak gerekir. Yanınızda çalışanlara güven vermeniz lazım. Onlara liderlik vasfınızı hissettirmeniz icap eder. Bir de kendinize yapılmasını istemediğiniz şeyi, başkalarından istememek lazım. Adil olmak önemli… Ayrıca yanınızda çalışanların ailevi durumlarıyla yakından ilgilenmeniz lazım. Mali durumlarını göz önünde tutmanız lazım. Bir de yaşam tarzının getirdiği bir disiplin var. Mesela içki içerken, yemek yerken ölçülü olmak gerekir. Çalışırken bile ölçülü olmak lazım. Ne kadar dinleniyorsanız, o kadar spor yapmanız lazım. Vücudunuzla ilgilenmeniz lazım. Bunların üçünü yani dinlenme, çalışma ve sporu birbirine karıştırırsanız, o zaman içinden çıkılmayan bir durum ortaya çıkabilir.

Önce önünüze çıkan fırsatları değerlendirmeniz gerekiyor. Bir insanın önüne hayatı boyunca bir-iki fırsat gelir. Onu çok iyi yakalamalı. Bütçeni, nereye kadar açılabileceğini, hesabını kitabını bileceksin. Büyüme iştahı, mantığın dışına çıkmayacak. Onu yapanların hüsrana uğradığını çok gördüm. Çok iyi işler yapıp, bir yere geldikten sonra ‘büyüme hırsıyla’ batanlar oldu. Çok çalışmak. Çalışmadan hiçbir şey olmaz, bunun formülünü bulan olmadı.

Bugün dünyada ve Türkiye’de rekabet çok şiddetli. Bir işe girecekseniz, fevkalade ince ve derinliğine etüt etmeniz lazım. İşe girmeden evvel rekabeti iyi incelemelisiniz. Ondan sonra yatırım yapmalısınız. Hata yapmaktan korkmamak lazım. Hata yapmadan öğrenemez, ilerleyemezsiniz. Başkalarını zayıf görmemek lazım. Karşındaki kişinin de en az senin kadar akıllı olduğunu unutmamalı. Yurtdışına gidenler eğitim ve tecrübe kazanıp ülkelerine geri dönmeliler. Gençlerin büyüklere hürmet etmeleri, adap ve edep bilmeleri lazım.

İki elim kanda da olsa öğlenleri bir saat uyurum. Böylelikle günü ikiye böleriz ve tekrar kalktığınızda sanki güne yeni başlamış gibi taze hissedersiniz kendinizi, insanın vücudu da makine gibidir, hor kullanılırsa ilerde cezası çekilir. Onun için her şeyi dikkatli ve ölçülü yapmak ve vücuda bakmak önemlidir. Unutmayalım ki, en büyük kapitalimiz, sağlığımızdır.

Rahmetli çok disiplinli bir insandı. Her şeyi ölçülü yapardı. Yalnız bizlere değil, yanımızda çalışan insanlara da örnek olurdu. Şahısların demokratik haklarını saygıyla karşılardı. Her zaman herkesin fikrini almıştır. Babamla ilişkimiz çok mesafeliydi. Büyüklere hürmet ve saygı ön plana çıkardı.

Bir insanın en değerli varlığı ve sermayesi, sağlığıdır. Sağlık, demokrasi gibidir, elden gitmeyince kıymeti pek anlaşılmaz. Genellikle hor kullanılan sağlık, yaşlandıkça mutlaka kendini gösterir ve cezası çekilir. Kilo almak sağlığın en büyük düşmanıdır. Dolayısıyla, az yenecek, hareket ve spor yapılacak, aşırı ve taşkın hayat yaşanmayacak, disiplinli bir ömür geçirilecek, bunları genç yaştan itibaren alışkanlık haline getirirseniz, ömrünüz uzar. 40 yaşına kadar beklerseniz çok geç kalmış olabilirsiniz.

Bazı insanlar işkoliktir ama ben değilim. Babamız da işkolik sayılırdı. İşkolikler devamlı çalışırlar ama işkolikliğin bir süre sonra o kişiye zarar verdiğine inanıyorum. Mutlaka kendinize dinlenme fırsatı vermelisiniz. Mesela bir müdürümüz gelip bana “ben hiç tatil yapmadan çalışırım” dediği zaman, ona fena not veririm. Bazı kişiler perhiz yaparlar sadece bazı şeyleri yerler, ben ona karşıyım, vücudun her şeye ihtiyacı vardır. Sekiz saat çalışma, sekiz saat dinlenme, sekiz saat hobilere ayrılmalıdır.

Çalışma hayatında üç tip insan vardır. Birincisi işini doğru dürüst yapan ama satışı olmayan kişiler. İkincisi işini iyi yapıp, devamlı tantana yapanlar. Üçüncü ve en tehlikeli olanı ise ağzı laf yapan, yapmadığı işi yapmış gibi gösterenler. Çalışanlarımızın Koç ismine halel getirmelerini, çalıştıkları şirkete kâr yerine zarar vermelerini, onu suiistimal etmelerini ne kabul ne de affederim.

Lider; ağzı laf yapan, karizması olan, doğru veya yanlış, iyi ya da kötü olsun, inandığı bir gaye uğruna insanları arkasından sürükleyen kişidir. Ben bunları ikiye ayırıyorum. Bir politik liderler, bir de bizim gibi iş dünyasında olan liderler. Politik liderler güzel konuşurlar, güzel vücut dilleri vardır, şık giyinirler ve onların bir numaralı unsuru da partilerinin veya kendilerini destekleyen grubun popülaritesini almasıdır. İş hayatındaki liderlerde de bulundukları mesleği daha ileri götürmeyi, daha fazla kâr etmeyi, daha fazla büyütmeyi hedeflerler. Liderlerin pek azı yanında kuvvetli insan ister. O niyetle kuvvetli insanlar liderlerden çekinirler.

Benim zaman anlayışımda, bir yere gidiyorken benzin alınması, lastik şişirilmesi, gıda alınmasına katiyen tahammülüm yoktur. Hele lokantada yemek beklemekten hiç hoşlanmam. Ben her gece başımı yastığa koyduğumda, bugün neler yaptım diye bilanço çıkarırım. Sabırsızım. Çünkü zamanın benim için büyük kıymeti var. Lüzumsuz, manasız, sebepsiz vakit geçirmeye hiç tahammülüm yoktur.

Ben işe namütenahi vakit ayırırım. İş hep devam eder. Emekli olduğum halde haftanın 5 günü sabah 9.30’da gelir, saat 19.00’a kadar ofiste çalışırım. Ne zaman iş icap ederse orada olursunuz. Başarının şartlarını sorduğunuzda ‘çalışma’ dedik ya… Ama tabii günlük işlerle ilgilenmem. Mesela; bütçe tutuyor mu, tutmuyor mu diye ilgilenirim. Bütçeleri görüp mutabık kaldıktan sonra uzaktan kontrol edip, yol göstermek lazım. Ben de bunu yapmaya çalışıyorum. Zaten delege etmezseniz, kendiniz katiyen işin içinden çıkamazsınız. Mutlaka delege edecek, salahiyet verecek, güveneceksiniz. Bir de tabii tatmin edici maaş vereceksiniz. Yanınızda çalışanların gelirini, maaşını ve primini ödeyeceksiniz. Benim babam yanında çalışanlara hisse senedi verirdi. Şimdi büyüdük, herkese hisse senedi veremeyiz. Ama iyi ücret vermeye çalışıyoruz. Özetle şirketinizde çalışanın yarın öğle yemeğini yiyip yemeyeceğini düşünmemesi, kendini işine vermesi lazım.

Liste
Yükleniyor…