Benim hiçbir zaman, bedeninden ayrılmış yüzünün karanlık saçak altları ve kör edici ışıklı reklam tabelaları boyunca süzüldüğü bir kız arkadaşım olmamıştı.
- Henüz kategori yok.
-
Melissa Kasırgası Yardım Uçağı Florida'da Gölete Düştü…11.11.2025
-
Selçuklu Belediyesi'nden Ara Tatile Özel Bilim ve Tekn…11.11.2025
-
Anayasa Mahkemesi'nden HSK Üyeliği Seçimi Kararı: Göre…11.11.2025
-
Siemens, Healthineers'taki Stratejik Hisse Azaltımıyla…11.11.2025
-
Kasım 2025 Emekli Maaşı Promosyonları: Bankaların Günc…11.11.2025
-
Türk Hava Kuvvetleri'ne Ait C-130 Kargo Uçağı Gürcista…11.11.2025
-
Halil Umut Meler, Mısır Süper Kupa Finali'nde Dünyaya …11.11.2025
-
TOKİ Sosyal Konut Projesi'ne Rekor İlgi: Başvurular TC…11.11.2025
-
Kamerunlu Futbolcu Nicolas Ngamaleu Aldatma Skandalıyl…11.11.2025
-
Diyarbakır Kulp'ta Viyadük İnşaatında Korkunç Kaza: 3 …11.11.2025
- Tahir Musa Ceylan 534
- Abdülkâdir Geylânî 488
- Yalçın Küçük 436
- Recep Tayyip Erdoğan 253
- Adolf Hitler 252
- Schopenhauer 200
- Johann Wolfgang von Goethe 197
- Haruki Murakami 191
Liste
#yalnızlık
Yalnızlık nevrotiktir. Nevrotik olmak yaratıcı olmayı tetikleyebilir. Yaratıcı olmak ölümü kısıtlamaktır, onu kendi topraklarına çekilmeye zorlama girişimidir.
İnsan kendiyle yalnızdır. Başkalarıyla birlikteyken çoğu kişi kendiyle de değildir. Her ikisinden de sıyrılıp, çıkmak gerekir.
Sevgi insanlarda etken bir güçtür; kişiyi öbür insanlardan ayıran, duvarları yıkan, onu öbür insanlarla birleştiren bir güç. Sevgi, insanın ayrılık yalnızlık gibi duygularını yenmesine yardım eder. Ve kendi olarak kalmasını, bütünlüğünü yitirmemesini sağlar.
Anlaşılan şu ki, ortalama insan için büyük bir gruba ait olmamanın hissi kadar dayanılmaz bir his yok.
Sevgide insan en azından yalnızlıktan kaçıp sığınacağı bir liman bulabilir. İki kişi, dünyaya karşı bir tür ortaklık kurar ve bu iki kişilik bencilliğin sevgi olduğu yanılgısına düşülür.
Bu açıdan bakılırsa insanın kattığı anlam dışında yaşamın hiçbir anlamı yoktur; insan başkalarına yardım etmediği sürece yapayalnızdır.
Anladım artık bu son durak, beni anılarla yalnız bırak, tutmam gereken matemim var, hislerim var unutmam gereken.
"Apartmanın girişindeki lambayı sen mi kırdın Bülent?" "Hangisini?" "Otomatik yanan,sensörlü lamba." "Hayır." "Komşu görmüş, yalan söyleme. Süpürge sapıyla kırmışsın dün gece." Önüme baktım. "Neden kırdın?" Cevap yok. "Hasta mısın evladım? Söyle bana neyin var, neden kırdın lambayı, yapma böyle..." "Kırdımsa kırdım, ne olacak! Çok mu değerliymiş?" "Lamba senden değerli mi evladım, lambanın a...na koyayım, lamba kim? Yöneticiye de dedim. Lambanızı s.keyim, kaç paraysa veririz. Sen değerlisin benim için." "Beni görünce yanmıyordu baba." "Nasıl ya?" "Görmezden geliyordu, yanmıyordu. Kaç sefer yok saydı beni." "E beni görünce de yanmıyordu bazen, böyle el sallayacaksın havaya, o zaman yanıyor." "Hadi ya! Sahiden mi?" "Evet. Ucuzundan takmışlar. Bizimle bir alakası yok." Babama sarıldım yıllar sonra.
Bazen şöyle düşünüyorum, dünyaya gelirken melek şeklinde dizayn edilmiş görünmez bir rehber verseler. O da ihtiyacımız olduğu anlarda fısıldasa kulağımıza, Fulbright şudur kardeşim, Google'ın da esas manası budur, şuradan git sola dön, TEDAŞ da orada, elektrik faturanı mesai saatleri içinde yatırabilirsin. Kimsenin kendi kendine konuşan insanları yadırgamadığı bir dünya olurdu işte bu. Üzüldüğün zaman bile beraber ağlardın rehber meleğinle. İşte o zaman görürdü Allah Teala gözyaşlarımızı, gelin evladım buraya derdi, bir şu üzüldüğünüz şeylere bakın bir de evrenin sonsuzluğuna. Bu kadar acı yeter size, bu kadar saçmalık yeter, haydi gelin biraz da bu tarafta yaşayın.
Tanrı'nın her yerde olduğu söyleniyor, ama biz insanlar, onu hep bir münzevi olarak düşünüyoruz.