- Henüz kategori yok.
-
Inter Miami, Nashville Maçında Yenildi: Messi'nin Golü…09.11.2025
-
Kenan Yıldız'lı Juventus, Sporting CP Karşısında Galib…09.11.2025
-
Gülben Ergen'in ABD Turnesi Sonrası Bornozlu Hamburger…09.11.2025
-
Inter Miami - Nashville SC Playoff Serisinde Final: Kr…09.11.2025
-
Tekirdağ'da Kapsamlı Elektrik Kesintileri Duyuruldu: İ…09.11.2025
-
MasterChef Türkiye'de Şaşırtan Elenme: Çağlar Veda Etti09.11.2025
-
TCMB'den Altın Ekonomisi Analizi: Yastık Altı Miktarı,…09.11.2025
-
9 Kasım Günlük Burç Yorumları: Gezegenlerin Etkisiyle …09.11.2025
-
TOKİ Yüzyılın Konut Projesi Başvuruları Başladı: E-Dev…09.11.2025
-
İrem Derici ve Melih Kunukçu Aşkında Son Perde: Ayrılı…09.11.2025
- Tahir Musa Ceylan 534
- Abdülkâdir Geylânî 488
- Yalçın Küçük 436
- Recep Tayyip Erdoğan 253
- Adolf Hitler 252
- Schopenhauer 200
- Johann Wolfgang von Goethe 197
- Haruki Murakami 191
Liste
#yabancılaşma
Kendimi bir şişe kola gibi hissetmeye başlamıştım. Ve çevremde beni popüler bir şişe haline getirmek için pazarlama dolapları dönüyordu. Ve bilirsin, kolanın tadı bok gibidir. Ama her yerde posterleri vardır, o yüzden insanlar satın alır. İşte ben de bok gibi bir tadım varmış ve sebepsiz yere satın alınıyormuşum gibi hissediyordum.
Ne zaman başkasının evinde uyansam hep bir başkasının bedenine, başkasının ruhuna girmiş gibi bir his duyarım.
Yeni yetiştirilen yönetici zümre Batı düşüncesi ve sanatının kendi ülkesinde bilerek yahut bilmeyerek sömürge jandarması haline gelmiş, halkından gitgide uzaklaşmış, onu küçümser, hatta ona düşman gözü ile bakar olmuştur. Bugün düşünce ve sanatta batının sömürge jandarmaları haline gelen Türk aydınlarının Türk sineması karşısındaki tutumları bunun sonucudur.
Aynaya bakıp kendini tanıyamamak, insanın kendi anılarını bir başkası yaşamış gibi anlatması, dünyanın kendisi dahil üzerindeki hiçbir şeye kayda değer bir varoluş nedeni bulamamak ve zihnin bedenden binlerce kilometre uzakta olması kadar korkunç ki...Yoruldum çok yorgunum... Yeryüzüne inme zamanı...
Sorun, kendimizi doğanın parçası olarak görmememiz. Kertenkele, dut ağacı, domuz kadar doğalız. Doğa bizden öteymiş, ayrı canı varmış, hatta canı yokmuş gibi davranıyoruz. On binlerce yıl süren avcı toplayıcı dönemimizde, kısmen de tarım toplumunda böyle değildik. Sanayileşmeyle birlikte doğayı ötekileştirdik. Canına kıyar olduk. Yaşadığımız bir geçiş dönemi.
Pratikte hiçbir işe yaramayan bilgiler kazanmak, insanı isyancı yapan en uygun araçtır.
Cahil insan özgür değildir, çünkü onunla yüzleşen yabancı bir dünyadır.
Bizimle ilgisi olmayan şeyleri sınırlarının dışına itmek için, kendi ellerimizle dünyamızı küçültüyoruz.
Birisine yabancılaşmanın en kötü biçimi yanında oturuyor olup ona hiçbir zaman ulaşamayacağını bilmektir.
Dünyaya neşeyle bakamıyorum artık ve bütün canlılardan özgürce zevk alamıyorum. Yalnızca yıldızların alanı beni hala çekiyor.
Ev yönetimi, kamusal karakterini yitirdi. Bu iş artık toplumu ilgilendirmiyor; bir özel hizmet haline geldi; toplumsal üretime katılmaktan uzaklaştırılan kadın, bir baş-hizmetçi oldu.
İnsanın kendi iradesine karşın, her gün, sabahtan gece vaktine kadar, belli bir şey yapmakla sınırlandırılmasından daha dehşet verici bir şey yoktur.
Nasıl ki gönüllü, üretken etkinlik insanoğlunun tattığı en üstün haz ise, zorunlu çalışma da en haşin ve aşağılayıcı bir cezadır.
Kapitalizm pistir, iğrençtir, yabancılaştırıcıdır. Çünkü savaşa, ikiyüzlülüğe ve rekabete neden olur.