Şizofrenler hep yeni dünya kuruyorlar ve kurdukları dünyada yaşıyorlar. Ancak dünyalarının akılları yok ve sık sık yeni dünya kuruyorlar. Şizofrenler tutarlı değiller ve ısrarlı olmaıyorlar; toplum, fırsat buldukça şizofrenleri akıl hastanelerine kapatıyor.
- Henüz kategori yok.
-
Daniel Day-Lewis'in "Anemone" Filmiyle Muhteşem Geri D…08.11.2025
-
Milan, Parma Deplasmanında Kritik Virajda: Allegri'den…08.11.2025
-
Bergen County Yargıcı, İç Zarfı Olmayan Oy Pusulaların…08.11.2025
-
Gönül Dağı Dizisinin Sevilen Oyuncu Kadrosu ve Yeni Ge…08.11.2025
-
Aleyna Solaker'den 'Güller ve Günahlar' Rolü ve Kadın …08.11.2025
-
Altınkılıç, Kenan ve Zayn Sofuoğlu ile Sağlıklı Yaşam …08.11.2025
-
Chelsea ve Wolverhampton Karşı Karşıya: Liam Delap ve …08.11.2025
-
Güller ve Günahlar 5. Bölümde Berrak'ın İntihar Girişi…08.11.2025
-
Monaco-Lens Maçı Öncesi Kadrolar Netleşiyor: Pogba Yok…08.11.2025
-
Espanyol, Villarreal'ı Ağırlıyor: Gerard Moreno Dönüş …08.11.2025
- Tahir Musa Ceylan 534
- Abdülkâdir Geylânî 488
- Yalçın Küçük 436
- Recep Tayyip Erdoğan 253
- Adolf Hitler 252
- Schopenhauer 200
- Johann Wolfgang von Goethe 197
- Haruki Murakami 191
Liste
#metafor
Domuz, burnunu pislikten çıkarmaz, pislik mis kokulu olduğu için değil, burnu pisliğe alıştığı içindir. Çocukluğumda fırınlarda yoksullar görürdüm, bayat ekmek arıyorlardı, daha da fazla vermek istiyorlardı; babama sordum, 'oğlum taze ekmeği mideleri almıyor' diyordu. İşte bugün medyada gördüğümüz eski arkadaşlarımızın hep pisliği savunmaları, sakatlandıkları, artık koku diye sadece pisliği belledikleri içindir; bugün halkımız nerede ise beş duyusunu da kaybettiği için, kendisine müzik diye sunulanları, tiksinmeden dinleyebilmektedir.
Türk aydınını düşünceleriyle ayırt etmeye çalışmak, at ile insanı, birinin yelesine, diğerinin saçlarına bakarak ayırmaya çalışmak demektir. Saç ve yele, insan ve hayvanın en zayıf yanlarıdır; yoksun edilmeleri, işlevlerini ortadan kaldırmaz. Saçsız insan veya yelesiz at olabilir, emek ve enerji icra edebilirler. Bu yüzden saç ve yele, insan ve atın ancak organik ekleri sayılabilir.
Darwin, mağaraya konan bir insanın körleştiğini yazıyor. İnsanın gelişmiş türü olan 'aydın' da bunu tersi oluyor: Karanlıkta gözü büyüyor.
Altın harflerle yaz mahlâsımı... Halvetim kasvet, kem gözlere şiş!... Câdü yâ herrû!.. Yâ merrû!.. Kaf-kef, gölge haramilerine bir selâm çak!.. Abile patladı, demlenir sîmâm, nüşinrevandan handan ummmam ben... Ahu-yi felek mum, ben şamdan... Düşmez kalkmaz bir Allah'tır, uyan!...
Hırs, bir sandalın yelkenini şişiren rüzgâra benzer; fazlası gemiyi batırır, azı da gemiyi olduğu yerde tutar.
Hristiyanlıkta cehennemin simgesi ateştir. Çok tanrılı dinlerde de yine ateştir. İslamda da ateştir. Hintliler için de cehennem ateşdir. Dinler açısından bakıldığında sanki tanrı, sadece insan pişiren bir ızgara kebapçısıdır.
İslâmî öğretiler Müslümanların kafasında dehşet verici, iğrenç ve korkunç bir hale gelmiştir. Bu insanların kafalarının içini açıp beyinlerindeki bu ölümcül kanser hücrelerini temizlemekten başka bir alternatif olduğunu düşünmüyorum...
Sabır... Üstünde kara bulutlar olan bir grilikti sabır. Umuduysa sarıya boyuyordum; tıpkı sabahları birkaç saat görebildiğimiz güneş gibi. Hemen gökte yükselip evin ardından gözden kayboluyor ve sonsuz bir maviliği seyretmek zorunda bırakıyordu bizi.
Gökküşağının altında bir küp dolusu altın bizi bekliyordu. Ama gökkuşağı incecik tülden ibarettir ve altınlar bir ton ağırlığındadır. İnsanların oluşumundan bugüne dek çok şeyi yaptıran altındır.
Türkiye’dekiler benim için Amerika’nın, İsrail’in, yok Türkiye’nin adamı diyorlar. Devletlerle yatağa girmek ayıyla yatağa girmeye benziyor. Biliyorsunuz ayıyla yatağa girdiğinizde, tırmalıyor yani. Benimki de o durum artık.