- Henüz kategori yok.
-
Roma-Udinese Karşılaşması: Serie A'da Zirve Mücadelesi…09.11.2025
-
Süper Lig'de Göztepe Fırtınası: Kasımpaşa Deplasmanınd…09.11.2025
-
Fenerbahçe, Viktoria Plzen Maçındaki Tartışmalı Penalt…09.11.2025
-
TOKİ Sosyal Konut Başvuruları: Genel Şartlar, Kontenja…09.11.2025
-
Samsunspor, Eyüpspor Karşısında Galibiyet Serisini Sür…09.11.2025
-
Augsburg, Stuttgart Deplasmanında Kritik Virajda: Rexh…09.11.2025
-
Premier Lig Devlerinin Kritik Randevusu: Manchester Ci…09.11.2025
-
Süper Lig'de Gençlerbirliği Başakşehir'i Mağlup Etti: …09.11.2025
-
Premier Lig Devleri Karşı Karşıya: Manchester City - L…09.11.2025
-
Guardiola'nın Tarihi Maçında Zirve Savaşı: Manchester …09.11.2025
- Tahir Musa Ceylan 534
- Abdülkâdir Geylânî 488
- Yalçın Küçük 436
- Recep Tayyip Erdoğan 253
- Adolf Hitler 252
- Schopenhauer 200
- Johann Wolfgang von Goethe 197
- Haruki Murakami 191
Liste
#hafıza
Bütün bu çatışmalar ölene kadar belleğimde kalacak, kalmalı da. Ama yine Amerika'nın 2003’teki saldırısından sonra elime yarım somun ekmeğine benzeyen şeyi tutuşturan babayı hatırlamam için gazete kupürlerine bakmaya gerek yok. Parçalanmış bebeğin yarısıydı o şey. Veya Nasıriye’de toplu mezarda gördüğüm o bacak kalıntısını hatırlamam için notlarıma bakmama da gerek yok. Babamın aksine savaşa bir savaşçı olarak değil tanık olarak gittim.
Amerikan tarihinde hiçbir olay Vietnam Savaşı kadar yanlış anlaşılamaz. O zaman da yanlış hatırlanmıştı, şimdi de yanlış hatırlanıyor.
Bir gün, o kadar çok şey hatırlayacağız ki, tarihin en büyük buharlı kazı makinesini yaparak bütün zamanların en büyük mezarını kazıp, savaşı içine ittikten sonra üstünü örteceğiz.
Kamplarda yaşayan bizler gerçek tanıklar değiliz. Bu rahatsız edici düşünceyi, zamanla, ben de dahil hayatta kalanların yazdıklarını okuyarak, kendi yazdıklarımı yıllar sonra yeniden okuduğumda, benimsedim. Bizler, yani hayatta kalanlar, sadece küçük değil, aynı zamanda kuraldışı bir azınlığız. Bizler yalan, beceri ya da şans sayesinde asla dibe vurmamış olanlarız.
Güven içinde yaşarsınız Ilık evlerinizde, Bulursunuz, akşam döndüğünüzde, Sıcak aş ve dost yüzler: Düşünün bu da bir insan mıdır Çamurlarda çalışır Barış nedir bilmez Savaşır bir dilim ekmek için Kal de kalır öl de ölür. Düşünün bu da bir kadın mıdır, Ne saçı var ne adı Hiçbir şey anımsayacak gücü yok, Gözleri bomboş ve kucağı buz kesmiş Bir kış kurbağası gibi. İyice kafa yorun bu konuda: Size söylüyorum bu sözleri. Çıkarmayın onları kalbinizden Yuvanızda, sokakta, Yatarken kalkarken; Yineleyin onları çocuklarınıza, Yoksa yıkılsın eviniz başınıza, Hastalıklar sakat bıraksın, Dilerim çocuklarınız bakmaz bir daha yüzünüze.
Birçok insan için, hayatım boyunca çocukluğumda kaldım demek, masum kaldım ve her şey çok güzeldi, anlamına gelir.
Korkarım denizde yüzmekten
Karanlık şekiller altımdayken
Her yudumladığım korku beni küçültür,
Sonuçsal olmayan şeyler ortaya çıkar.
Alarmlar tetiklenir,
Anılar canlanır.
Olması gerekenler değildir olanlar.
Gün gelir, bir fotoğraf karesidir insana yaşama gücü veren asıl şeyin elde kalan tek kopyası.
Bir insan kendi ölümü ile değil, kendisini sevmiş, yahut sadece tanımış en son insanın da toprağa düşmesiyle ölür.
İnsan, ya hayrandır sana, ya düşman. Ya hiç yokmuşsun gibi unutulursun, ya bir dakika bile çıkmazsın akıldan.
Ne çare ki çocuklukta en ehemmiyetsiz sayılan şeylerin ihtiyarlığın eşiğinde insanın kendisi için büyük bir kıymet kazanacakları, hatta az çok tarih değeri alacakları hatıra gelmiyor.