- Henüz kategori yok.
-
Belçika Derbisi: Anderlecht - Club Brugge Maçında Vana…09.11.2025
-
Bursaspor, TFF 2. Lig'de Kritik Gebzespor Deplasmanınd…09.11.2025
-
Athletic Bilbao ve Oviedo San Mamés'te Kritik Galibiye…09.11.2025
-
Trendyol 1. Lig: Pendikspor - Ümraniyespor Maçı Ne Zam…09.11.2025
-
Galatasaray'dan Kış Transferinde Çifte Hamle: Lookman …09.11.2025
-
Rodrygo'nun Real Madrid'deki Beklenmedik Düşüşü: Premi…09.11.2025
-
İznik'te Feci Kaza: Elektrikli Bisiklet Sürücüsü Tırla…09.11.2025
-
Muşspor'dan Kritik Kahramanmaraş Deplasmanı: Play-off …09.11.2025
-
Serie A: Atalanta - Sassuolo Maçı İlk 11'leri ve Detay…09.11.2025
-
Guingamp'ın Sahadaki Zorlukları: Başarısız Sezon Önces…09.11.2025
- Tahir Musa Ceylan 534
- Abdülkâdir Geylânî 488
- Yalçın Küçük 436
- Recep Tayyip Erdoğan 253
- Adolf Hitler 252
- Schopenhauer 200
- Johann Wolfgang von Goethe 197
- Haruki Murakami 191
Liste
#hafıza
Gerçeği insan hafızasındakiler kadar yaşar, beyninin daha derinindekiler kadar değil.
Güvercinlerin ve taksi şoförlerinin hipokampüsleri büyük olur, birisi yiyeceğin, diğeri şehrin haritasını çizer beynine çünkü.
Düşler geçmişten gürültülerdir, dünden kim gelse çünkü, gürültü ederek kabullenir bugünü.
Bir yazarın edebi gücü, bebekliğindeki fantastik materyali hafızaya kaydetme ve ileride geri çağırma yeteneğinden gelir.
Algı ile hafıza arasında bir yol vardır, bu yol sinirsel döngülerdeki zayıflık ya da taşınacak malzemedeki büyüklük nedeniyle tamamlanamazsa algılananlar yan yola saparak bilinçaltına düşer, dolu bilinçaltı bu nedenle kötü yol demektir; bu yolda algının çok hızlı ya da çok yavaş iletilmesi bildiğimiz bütün nevroz çeşitlerine bir temel verir.
Tarih, milletlerin hafızası olduğuna göre, aklın ve mantığın işlemesinde de büyük rolü vardır. Dünü hatırlayamayan bir insan, bugünün manâsını anlayamaz. Yeni doğmuş bir çocuk nasılsa, öyledir. Hâfızasızlık devam ettikçe, çocuklukda devam eder. Milletler de insanlar gibidir.
Çelik ve et buluştuğunda kan dökülecekse Akşam güneşine kadar kuruyacak, Yarınların yağmuru bütün lekeleri yıkacaktır, Ama aklımızda daima kalacak şeyler var.
Türk sinemasından maalesef birkaç film izledim, sanıyorum 30 yıl önceydi, Yılmaz Güney’in filmlerinde izlemiştim. Özellikle en sonuncusu çocuklar ve hapishanelerle ilgiliydi. Öylesine etkileyiciydi ki hala hatırlıyorum. Çocuklardan biri sistematik olarak gardiyanın tecavüzüne uğruyordu.
Bilmek her şeyden önce yetişkin bir tavırdır. Bilgiye katlanmak gerekir çünkü. Howard Barker'in bir sözü vardır: "Bugünü incitiyor, ama daha dikkatli bakıyoruz ve biliyoruz yarın incinmeyecek." Biz bugünü incitmekten o kadar ürküyoruz ki... Öyle duygusal yatırımlar yapmış ki toplum. Şeref, onur, yenilmezlik... Bunlar aşırı duygusal yatırımlar. Toplumun önce o duygusal yatırımlardan geri adım atması gerekiyor bilgiyi kabul etmesi için. "Bu topraklarda vaktiyle birileri katledilmiş". Bu bilgi ağır. Bunu şu anda toplum göğüsleyemiyor. Ama bir yandan da bundan 10 yıl kadar önce Ermeni meselesi tabuydu. Demek ki anlatılarla, edebiyatla, yapılan belgesellerle, televizyon programlarıyla yavaş yavaş bilgi yerleşiyor.
Sonunda bizden geriye yalnız hikayeler kalır, anlatılan birkaç hikayeden fazlası değiliz.
Modern benlik; hurdalar, dogmalar, çocukluk anıları, gazete makaleleri, rastgele sözler, eski filmler, küçük zaferler, nefret ettiğimiz ve sevdiğimiz insanlardan oluşturduğumuz sallantılı bir binadır.
Acelemiz varmış gibi içinde yaşadığımız şu anın, hemen geçmiş zaman olması için elimizden geleni yapıyoruz. Çünkü şimdiki zamanın, geçmiş zaman olduğunda sonsuzluğun ışığı altında hafızamıza kazınacağını biliyoruz. İşte bu hafıza, tüm bu anıları bizim için saklar ve beklediğimiz o kötü gün geldiğinde sonsuzluğun perdesini aralayarak bizim içsel hasretimizin nesnelliği olmasını sağlar.