- Henüz kategori yok.
-
Berke Özer'in Zorlu Sürecine Genesio'dan Destek: Milli…09.11.2025
-
İstanbul Genelinde BEDAŞ ve AYEDAŞ'tan Planlı Elektrik…09.11.2025
-
Elçin Sangu'dan İmamoğlu'na Destek ve Medya Eleştirisi…09.11.2025
-
NBA Rövanşı: Suns, Green ve Brooks ile Güçlenirken Cli…09.11.2025
-
10 Kasım Atatürk'ü Anma Günü'nde Kurumlar Açık, MEB Ka…09.11.2025
-
76ers Retro Gecesinde Raptors'ı Mağlup Etti: Trendon W…09.11.2025
-
Çanakkale ve Marmara Bölgesi'nde Yeni Hafta Yağışlı ve…09.11.2025
-
De'Aaron Fox'ın Muhteşem Dönüşüyle Spurs, Pelicans'ı M…09.11.2025
-
Lakers'ın Galibiyet Serisi Atlanta'da Sona Erdi: Hawks…09.11.2025
-
İstanbul'da Sabah Ezanı Uygulamasına Yeni Düzenleme: İ…09.11.2025
- Tahir Musa Ceylan 534
- Abdülkâdir Geylânî 488
- Yalçın Küçük 436
- Recep Tayyip Erdoğan 253
- Adolf Hitler 252
- Schopenhauer 200
- Johann Wolfgang von Goethe 197
- Haruki Murakami 191
Liste
#geçmiş
İnsanlar bugüne geçmişten çok daha fazla düşkündürler ve o günü kendilerine uygun bulurlarsa kapılıp giderler, başka şey de düşünmezler.
Gittiğimiz yerlere zincirlerimizi de götürürüz kendimizle birlikte. Hiçbir zaman tam bir özgürlük değil kavuştuğumuz. Durup bakarız bırakıp gittiklerimize; hep onlarla dolu kalır düşlerimiz.
İnsan yalnız yaşadığı andan itibaren kendi geçmiş yaşantısıyla ilgili konuların yükü altında ezilir. Bu yük onu sersemletir.
Fısıldayan, eski düşlerle ağırlaşmış bütün o anılardan elinde olmadan korkuyordu insan.
Siz de insanların insan olduğu ve kendi aygıt sürücülerini yazdıkları günlerin özlemini çekmiyor musunuz?
Geçmişe dönmenin bir anlamı yok. Çünkü geçmişteki ben ve şimdiki ben bambaşka iki insan.
Niçin bu kadar bağlıyım geçmiş zamana? De ki: Hayatının boşluğa savrulan yüzünden öyle çok nefret ediyorsun ki, seni mutsuz eden bu yüze yıllarca bakmak, ellerinle kavramak ve anlamak istiyorsun.
Eğer depresyondaysanız, geçmişte yaşıyorsunuz. Eğer endişeliyseniz, gelecekte yaşıyorsunuz. Eğer kendinizle barış içindeyseniz, şu an da yaşıyorsunuz.
ODTÜ’de ülkücüydüm. Devrimcileri dövüp dövüp atıyordum. İki ülkücü vardı: Biri Kürşad Tüzmen, diğeri Üzeyir Kaptan. İkimiz, 10 bin kişilik okulu sustaya çevirmiştik. Zafer Çağlayan diyor ya, “Eskiden tanışıyoruz” diye. O zaman ülkücüydü, şimdi “Kürt’üm” diyor; fark etmez, ülkücü türkücü... ODTÜ’den gider, Yükseliş’te onları dayaktan kurtarırdım.