Bir tosunun ölü bedeniyle bir insanınki arasında çok fark var mıdır? Parçalara ayrılmış dudaklar, birbirine girmiş iç organlar, fazlasıyla benzer: ilkinin kesimi ikincisinin katlini kolaylaştırır, özellikle bir liderin emri çınladığında, ya da taç giymiş efendinin sözleri uzaktan geldiğinde, "Merhamet etmeyin."
- Henüz kategori yok.
-
Balıkesir Sındırgı'da 4.5 Büyüklüğünde Deprem Meydana …10.11.2025
-
Guillermo del Toro'nun 'Frankenstein' Filmi: Romanın K…10.11.2025
-
Jennifer Lawrence'tan Şoke Eden TikTok İtirafları: San…10.11.2025
-
Alperen Şengün'den NBA'de Büyüleyici Performans: Rocke…10.11.2025
-
Bursa'da Peş Peşe Depremler: Balıkesir ve Gürsu Merkez…10.11.2025
-
Balıkesir Sındırgı'da 4.5 Büyüklüğünde Deprem: Çevre İ…10.11.2025
-
Anadolu Otoyolu Bolu Dağı Tüneli Çıkışında Zincirleme …10.11.2025
-
Bursa ve Kocaeli için Japon Uzmandan Hayati Deprem Uya…10.11.2025
-
Benfica'da Tarihi Başkanlık Seçimlerinde Rui Costa Yen…10.11.2025
-
Bursa ve Çevresinde Peş Peşe Depremler: Balıkesir Merk…10.11.2025
- Tahir Musa Ceylan 534
- Abdülkâdir Geylânî 488
- Yalçın Küçük 436
- Recep Tayyip Erdoğan 253
- Adolf Hitler 252
- Schopenhauer 200
- Johann Wolfgang von Goethe 197
- Haruki Murakami 191
Liste
#empati
Biz artık kesime götürülen kuzuların melemesini, öküzlerin böğürmesini, domuzların inlemelerini ve insanın içine işleyen çığlıklarını duymak istemiyoruz.
Basit bir kimse en küçük eleştriye çıldırır. Akıllıadam ise kendisini eleştiren, kendisiyle tartışanların düşüncelerini anlamaya çalışır.
Film seyrederken, yaşamdakinden çok daha fazlasını paylaşırız: Bir serseriyi, bir berduşu, bir Şarlo-Chaplin'i severiz. Ama sinema çıkışında, dışarıda karşılaştıklarımızın yüzüne bakmayız ve pis koktuklarını düşünürüz.
"Barış istiyoruz" dediğimizde "Çıkarın ne?!" diye soranlar, öfkelenenler var. Bebekler kıyıya vurmasın diye barış istiyoruz.
Ben vejetaryen (et yemeyip, sadece ot yiyenlerden) değilim. Ama vejetaryenlere hak veren ve onlardan biri olmaya özenen biriyim. İlginç bir algı düzeyi bu... Hayata onların penceresinden bakmaya başladınız mı, o güne dek sıradan gelen pek çok ayrıntı, tüyler ürpertici görünmeye başlıyor: İte kaka kamyonlara yüklenip infaza götürülen ve haftalarca masum mesut oynadığı bahçede boğazlanan hayvanlar, parçalanmış çeneleriyle pis su dolu bir kovada çırpınarak ölümü bekleyen balıklar, içkili sabahlarda süslenip getirildikleri soframızda keyifle kaşıkladığımız kelleler, beyinler, gözler, bağırsaklar... Dışarıdan bir gözle bakmaya çalışın; bunun insanoğlunun barbar yüzünün fotoğrafı olduğunu siz de göreceksiniz.
Edebiyat, sahip olduğumuz en iyi öteki gözü elde etme; kendimizi kendimizden koparak görme yollarından biri.
Biz insanız, bize insanlığın acılarına gülmek yakışmaz, insanlığın acılarına üzülmek yakışır.
Görülenlerden öte var olan sevgilerdir içimizde... Senin gözlerinden bakarken hayata, ışığı görebilen çok az insan vardır o anda...
Hayvanlar ve insanlar aynı şekilde ıstırap çekerler ve ölürler. Çekilen acı aynı, kan dökülmesi aynı. Yaşamın küstahca, acımasızca, zalimce çekip alınışı aynı. Bunun bir parçası olmak zorunda değiliz.
Sana nasıl davranmalarını istersen, sen de başkalarına öyle davran. Fakat, ilk iyi davranışı sen yap.
Kendisinin ne hissettiği hakkında hiçbir fikri olmayanlar, çevrelerindeki kişilerin ne hissettiğini anlamaktan tamamen acizdirler.
Empatinin kökeni özbilinçtir; kişi duygularına ne kadar açıksa, başkalarının hislerini okumayı da o kadar iyi becerebilir.
Çevresindeki yaşamları ve bir başkasının duygularını tam anlamıyla yaşayabilme kapasitesini kaybeder kişi.