Sizi açıkça uyarmam gereken kötü bir alışkanlığınız var. Kürsüye kim çıkarsa çıksın, ne söylerse söylesin, hepsini yürekten bir alkışla karşılıyorsunuz! Yaşasın özgürlük deniyor, alkışlıyorsunuz. Yaşasın devrim deniyor, alkışlıyorsunuz. Bu elbette çok doğru bir şey. Ama birisi çıkıp da kahrolsun silahlar dediği zaman gene alkışlıyorsunuz. Acaba silahsız bir devrimin başarıya ulaşma şansı olabilir mi? Kahrolsun silahlar diye bağıran bir kimse acaba nasıl bir devrimcidir? Bunu söyleyen bir konuşmacı devrimci değil, bir Tolstoycu olsa gerek. Ama neci olursa olsun, bir devrim düşmanıdır, halkın özgürlüğünün düşmanıdır. Kazanmak için gerçekten neye gereksinimimiz var? Üç şeye. Bunu iyi kavrayalım ve akıldan çıkarmayalım: Birincisi silah, ikincisi silah, üçüncüsü gene silah.
- Henüz kategori yok.
-
İstanbul Havalimanı'nda 'Kim Olduğumu Biliyor musun' S…09.11.2025
-
Inter Miami, Nashville Maçında Yenildi: Messi'nin Golü…09.11.2025
-
Kenan Yıldız'lı Juventus, Sporting CP Karşısında Galib…09.11.2025
-
Gülben Ergen'in ABD Turnesi Sonrası Bornozlu Hamburger…09.11.2025
-
Inter Miami - Nashville SC Playoff Serisinde Final: Kr…09.11.2025
-
Tekirdağ'da Kapsamlı Elektrik Kesintileri Duyuruldu: İ…09.11.2025
-
MasterChef Türkiye'de Şaşırtan Elenme: Çağlar Veda Etti09.11.2025
-
TCMB'den Altın Ekonomisi Analizi: Yastık Altı Miktarı,…09.11.2025
-
9 Kasım Günlük Burç Yorumları: Gezegenlerin Etkisiyle …09.11.2025
-
TOKİ Yüzyılın Konut Projesi Başvuruları Başladı: E-Dev…09.11.2025
- Tahir Musa Ceylan 534
- Abdülkâdir Geylânî 488
- Yalçın Küçük 436
- Recep Tayyip Erdoğan 253
- Adolf Hitler 252
- Schopenhauer 200
- Johann Wolfgang von Goethe 197
- Haruki Murakami 191
Liste
#bilinç
Ölümsüzlük anlamsızdır; insan dışında bütün yaratıklar ölümsüzdürler, çünkü ölümden habersizdirler.
Özgürlüğümüz; mecburiyetlerden vazgeçmek için bir özgürlük değil, bizim olan sorumlulukları üzerimize almak için bir özgürlüktür.
Aynı anılara sahipseniz, bu anılar farklı bir bedene iliştirilmiş olsa bile, aynı kişi olabilirdiniz.
Üç bin yılın hesabını görmeyen karanlıkta yolunu bulamaz, körü körüne yaşar ancak!
İnsanlar, ancak kendilerine ait bir anlayışa sahip olmadıkları sürece bir efendiye ihtiyaç duyarlar.
Yetişkin bir at ya da köpek, ussal kapasitesi ve iletişim yetileri bakımından, bir günlük, bir haftalık, hatta bir aylık bir bebekle kıyaslanamayacak kadar gelişmiştir. Kaldı ki öyle olmadığını farz edelim, bunun ne önemi olurdu? Asıl soru, ‘akıl yürütebiliyorlar mı’ ya da ‘konuşabiliyorlar mı’ değil, “acı çekebiliyorlar mı’ sorusudur.
Hayatta büyük olmanın tek yolu, ölümden önce geri çekilmeyeceğinin bilincine sahip olmaktır.
Belki de bir hayvan türü olarak, hayvanlar arasında bizim en büyük farklılığımız evrime karşı kararlar alabilme kapasitemizdir.
Yeni bir bilincin, bir kendini aşmanın mekanıdır; bu aşma neticesinde her bir insanın "kendi işi" herkesin paylaştığı ortak aklın tam olarak uygulanması haline gelir.
Düşündüğüm şeyler zamanla gerçeğe dönüşüyorsa, sadece gerçekleşmesini istediğim şeyleri düşünmem akıllıca olur.
Özgül bir çarenin taşıdığı özgül tehlikelerle yaşam boyu içli dışlı olmak, bunalım anında onu kabullenmeye ya da reddetmeye hazırlıklı olmanın en iyi yoludur.
Karanlıkta bir mum taşıyın, karanlıkta bir mum olun, karanlıkta bir alev olduğunuzu bilin.
Bilim, onsuz ahlak ve sanat olmayan özgürlük bilincini yok edemez, ama onu çürütebilir.
... Varolmanın umutsuz düşü... var gibi olmak değil, var olmak. her an bilinçli... Aynı zamanda kendin için olduğun insanla diğerleri için olmanın farklılığı... baş dönmesi hissi ve sonunda yorgunluktan ölme isteği... içinin görülmesi, kesilip biçilmek, hatta hatta yok edilmek... Her ses bir yalan, her jest sahne, her gülümseme bir tuzak... İntihar mı? Hayır!