Hayatımızı hep her şeyin, insanların ve olayların istediğimiz gibi olmasını dileyerek geçiririz; böyle olmadığında da kavga eder, acı çekeriz.
- Henüz kategori yok.
-
76ers Retro Gecesinde Raptors'ı Mağlup Etti: Trendon W…09.11.2025
-
Çanakkale ve Marmara Bölgesi'nde Yeni Hafta Yağışlı ve…09.11.2025
-
De'Aaron Fox'ın Muhteşem Dönüşüyle Spurs, Pelicans'ı M…09.11.2025
-
Lakers'ın Galibiyet Serisi Atlanta'da Sona Erdi: Hawks…09.11.2025
-
İstanbul'da Sabah Ezanı Uygulamasına Yeni Düzenleme: İ…09.11.2025
-
Alvaro Morata Como Maçında Sahada Kontrolü Kaybetti: Ç…09.11.2025
-
MasterChef Türkiye'de Kim Elendi? 8 Kasım Eleme Gecesi…09.11.2025
-
9 Kasım İstanbul Su Kesintisi Gelişmeleri: İSKİ'den Du…09.11.2025
-
İstanbul Havalimanı'nda 'Kim Olduğumu Biliyor musun' S…09.11.2025
-
Inter Miami, Nashville Maçında Yenildi: Messi'nin Golü…09.11.2025
- Tahir Musa Ceylan 534
- Abdülkâdir Geylânî 488
- Yalçın Küçük 436
- Recep Tayyip Erdoğan 253
- Adolf Hitler 252
- Schopenhauer 200
- Johann Wolfgang von Goethe 197
- Haruki Murakami 191
Liste
#acı
Ölür mü acılara katlanmasını bilenler, Direnenler tüm kırımlara karşı... Ölmez sevgiden yana olanlar Defneler ölmez!
Diş ağrısı çok fena şey enişte, dedi. Fakat yeri belli olan, ağrılardan korkmamalı. Derinlerden gelen bazı ağrılar var ki...
Yara sıcakken acımaz, hemşireceğim. Hele bir kere soğumaya başlasın. Sen bak, seyret o kızcağız nasıl yanıp yakılacak?
Sen, kurşunla vurulanları hiç işitmedin mi, be hemşireceğim? Bazıları, vurulduklarının fakında bile olamazlar, üç beş adım koşarlar, kaçıp kurtuluyoruz sanırlar.
Zevk elde etmeye çalışmak, acıdan kaçınmak organik dünyanın genel gerçeğidir. Hatta yaşamın özü budur.
Güven içinde yaşarsınız Ilık evlerinizde, Bulursunuz, akşam döndüğünüzde, Sıcak aş ve dost yüzler: Düşünün bu da bir insan mıdır Çamurlarda çalışır Barış nedir bilmez Savaşır bir dilim ekmek için Kal de kalır öl de ölür. Düşünün bu da bir kadın mıdır, Ne saçı var ne adı Hiçbir şey anımsayacak gücü yok, Gözleri bomboş ve kucağı buz kesmiş Bir kış kurbağası gibi. İyice kafa yorun bu konuda: Size söylüyorum bu sözleri. Çıkarmayın onları kalbinizden Yuvanızda, sokakta, Yatarken kalkarken; Yineleyin onları çocuklarınıza, Yoksa yıkılsın eviniz başınıza, Hastalıklar sakat bıraksın, Dilerim çocuklarınız bakmaz bir daha yüzünüze.
Başım alıp hangi yere gideyim
Gittiğim yerde buldu dert beni
Oturup benimle ibadet kıldı
Yalan söyledi de yüzüme güldü
Yalın kılıç olup üstüme geldi
Çaldı bölük bölük böldü dert beni.
Savaşın kötülüğüne inanmak için daha vahşi, daha acılı fotoğraflar mı görmeliyiz örneğin? Böyle mi ikna olacağız? Daha güzel bakan babasız Ezidî çocuklar, daha çok ağlayan anneler mı görmeliyiz? Böyle hikâyeler mi dinlemeliyiz? Böyle anlarda kötü bir gazeteci oluyor, mesela rahat fotoğraf çekemiyor, ne diyeceğimi bilemiyorum. Ama Sontag’ın şu yorumunu da hatırlıyorum şimdi yazarken parça parça. Acı fotoğrafları enflasyonundan yaratılan o zehirli merak duygusuna, moderniteye bu anlamda yönelmiş klişeleşmiş eleştirilere rağmen asıl dert tüm bunlara rağmen insanlığı yitirmemek, sığlığa teslim olmamak, anlamak ve anlatabilmek.
Acı her şeye ağır basıyor. Bazen bir saat daha yaşayamayacağımı düşünüyorum. Bunu görmezden gelmeyi telkin ediyorum kendime.
Zevklerimizin biraz acıdan, ekşilerimizden, biraz tatlılıktan hoşlanmadığı bir yaşam saatimiz yok.
İnsanlar acı karşısında teselliye ihtiyaç duyuyor; çoğu insan ayrıca ölümden sonra da yaşamın devam ettiğine, görünmez bir varlık tarafından sevildiklerine inanmak istiyor.
İnsanın başına kötü olaylar geldiğinde herkes ateizme yöneliyor olsaydı, hepimiz ateist olurduk.
İnsanın hayvanlar üzerindeki tiranlığı bugüne dek büyük acılara sebep oldu, hâlâ oluyor, bu gerçek ancak beyaz insanların siyah insanlara yüzyıllardır reva gördüğü acılarla kıyaslanabilir. Bu tiranlığa karşı yapılan bir mücadele ahlâki ve toplumsal bütün mücadeleler kadar önemlidir.