- Henüz kategori yok.
-
Arnold Schwarzenegger'dan The Running Man Remake'ine T…08.11.2025
-
Beşiktaş'ta Rafa Silva'nın Geleceği Belirsiz: Saha İçi…08.11.2025
-
Cengiz Ünder'den 8 Milyon Liralık Göz Kamaştıran Evlil…08.11.2025
-
Uzun Süreli Melatonin Kullanımının Kalp Sağlığına Olas…08.11.2025
-
Körfez'in Nefes Kesen Derbisi: Al-İttihad ve Al-Ahli K…08.11.2025
-
Yeşil Vatan Seferberliğiyle Geleceğe Nefes: Sinop ve S…08.11.2025
-
Arteta'dan Sunderland Maçı Öncesi Arsenal Değerlendirm…08.11.2025
-
Beşiktaş'ta Yeni Futbol Komitesi Göreve Başladı: Tammy…08.11.2025
-
Bundesliga'da Büyük Çalkantı: Bayern Serisi Bitti, HSV…08.11.2025
-
Juventus-Torino Derbisi: Serie A'da Zirve Mücadelesi v…08.11.2025
- Tahir Musa Ceylan 534
- Abdülkâdir Geylânî 488
- Yalçın Küçük 436
- Recep Tayyip Erdoğan 253
- Adolf Hitler 252
- Schopenhauer 200
- Johann Wolfgang von Goethe 197
- Haruki Murakami 191
Liste
Ozan Önen
Su da içsen, çay da içsen, şarap da içsen, kahve de içsen; doldurduğun bardakta dudak payı bırakmazsan, bardak değil de sen eğiliyorsun.
Mucize beklemeye hiç gerek yok: Alıp verdiğimiz her nefes, bir yaşamak, bir de ölmektir ve bu, hayattaki en hakiki mucizedir.
Gün gelir, bir fotoğraf karesidir insana yaşama gücü veren asıl şeyin elde kalan tek kopyası.
En yükseklerdeyken çamurun dibinin parlak olduğunu asla unutma; makamının yüksekliğine bu yakışır.
Buralarda kimseler okumuyormuş gibi yazmanın riskleri var, bir nevi delilik bu ama birine aniden ulaşıyor sözün: Odasının ta içine. Tam da ortasına kalbinin. Ne büyülü...
Kalkıp bir kâğıda kocaman harflerle “erteleme” yazmalı çünkü hava her gün böyle güzel olmuyor.
İstediğin kadar neşeli, iyicil, açık fikirli, başkalarına zararı olmayan biri ol: Bazıları mühürlüdür ve seni karanlığa çekmek isterler. Bazı insanlar, başka insanların karanlığına maruz kalmaya fazlaca alıştıkları için, senin aydınlığını bile kötüye yorarak, hakkında olmadık kusurlar üretebilirler.
Bir ceylan olup zarifçe yürüdüm geçmiş aslanlıklarımın arasından. Artık orada değilim. Artık o kişi değilim. Ve o aslan, artık, beni incitemez.
Bugün, birkaç duble ilkbahar içip kırlarda volta attım... Aramızdaki şehirleri çıkardım, mesafelerden kurtuldum. Çıngar çıkardım takvimler arası. Kelimelere gelişine vurdum. Yırttım attım haritaları, anayasaları. Seninle bin kez daha dağıldım sayfalar üstü, cemreler sonrası, adalar arası... Seni var ya, seksen milyonlarca kez öptüm saydım. Cıvıl cıvıl bir şehir akşamının sokaklarında buldum kendimi... Çiçekli bir baharın koynundan taştım. Çıplak ayaklarından öptüm say seni: Geldim, sokuldum, koltuk altından öptüm seni... Gülen gözlerinden bin kere öptüm. İçim ilkbahar sabahı, dışım yaz gecesi... 'Florebo cuocumque ferar' diyor bilgenin biri: 'Taşındığım her yerde çiçek açacağım' demiş yani. Yürüdüğüm her yerde çiçek açtım bugün... Ben bugün, ilkbaharın kendisi oldum. Bilmem, senin bundan haberin var mı?
Olsun tabi ya... Bak.. 'Olsun' diyeceksin ki olacak.. Varsın, 'olsun' desinler... Yazılan neyse o gelecek başa; olacak.
Aynı anda aynı bilinç patlamasına maruz kalmış insanlar arasında, görünmez genlerden köprüler inşa edilmiştir. Biz o köprüleri çok severiz, üstlerinden geçerken hiç yorulmayız.
Kimi zaman hayatına sızan bir insanın, kimi zaman da hayatına sızan bir cümlenin, önüne çıkıveren bir duvar yazısının, bir şehrin, bir ağacın, bir kitabın ya da şahdamarına nazır çekilmiş bir sustalının, hayatını baştan aşağı değiştirme ihtimalini haiz görünmez gücü, seni belini kavrar gibi ılık ılık teslim alacaktır yabancı.
Şunu hiçbir zaman unutmuyorum: Otlara çıplak ayakla basmak bile bazı insanlardan çok daha iyi gelebilir.
Satın alınan şeyler sana iyi deneyim ve anı sunamıyorsa, örneğin bir dostun, bir seyahatin veya sabaha kadar süren bir konuşmanın benzersiz hazzını veremiyorsa... Bu anlamsız ortalamada mülkiyetin belirleyici bir hükmü yok. En değerli şeyler anıların, deneyimlerin ve insanların.
Hayatımızda öyle bir an vardır ki o anın üstünden yıllar geçse bile, biliriz ki o an, hayatımızın tek bir fotoğrafı olabilecek güçtedir ve aklımızdan asla çıkmaz.
Çok sevip de hiçbir zaman geri döndüremeyeceklerinin en kötü tarafı, onları her hatırladığında, seni tekrar tekrar terk etmeleridir, aniden.