Efsaneler büsbütün uydurma değildir. Onların ilk şekillerine nüfuz edilirse, gerçeğe o kadar yaklaşılmış olur. Çünkü o takdirde, sonraki kuşakların o efsanelerde yapmış olduğu değişiklik ve eklemeler bertaraf edilmiş olur. Bu yazı klasik efsanelere değil, bu efsanelerin yapısında ilkel madde olarak kullanılmış olan daha eski efsanelere dayanır.
- Henüz kategori yok.
-
9 Kasım Günlük Burç Yorumları: Gezegenlerin Etkisiyle …09.11.2025
-
TOKİ Yüzyılın Konut Projesi Başvuruları Başladı: E-Dev…09.11.2025
-
İrem Derici ve Melih Kunukçu Aşkında Son Perde: Ayrılı…09.11.2025
-
Aynadaki Yabancı 6. Bölüm: Gerçekler Açığa Çıkıyor, Te…09.11.2025
-
Portekiz Ligi: Santa Clara, Sporting Karşısında Erken …09.11.2025
-
MasterChef Türkiye'de Haftanın Eleme Heyecanı: 7 Kasım…09.11.2025
-
8 Kasım 2025 Çılgın Sayısal Loto Sonuçları Belli Oldu:…09.11.2025
-
Ben Leman'da Gerilim Dorukta: Kaybolan Çocuklar İçin U…09.11.2025
-
Parma - Milan Maçı Ne Zaman, Hangi Kanalda? İşte Serie…09.11.2025
-
Hertha Berlin'in Genç Yıldızı Kennet Eichhorn Avrupa D…09.11.2025
- Tahir Musa Ceylan 534
- Abdülkâdir Geylânî 488
- Yalçın Küçük 436
- Recep Tayyip Erdoğan 253
- Adolf Hitler 252
- Schopenhauer 200
- Johann Wolfgang von Goethe 197
- Haruki Murakami 191
Liste
Halikarnas Balıkçısı
Bodrum ya da Datça'ya varıp da, Gökova'ya uğramamak, sarayın kapılarına dek gidip, içeriye girmemeye benzer.
Yokuş başına geldiğinde Bodrum'u göreceksin. Sanma ki sen, geldiğin gibi gideceksin. Senden öncekiler de böyleydiler, Akıllarını hep Bodrum'da bırakıp gittiler.
Tanrılar, dünyanın evlatları, Titan denilen iriyan devlerdi. Birçok serüvenlerden sonra, bu Titan’ların ikisi kalıyor: Kybele /Grekçesi Rhea ve onun kocası Kronos. Kybele, yeryüzünü temsil eder. Kronos, Kybele'nin ona doğurduğu çocukların hepsini yer, yutardı.
Gılgamış, mideni gece gündüz güzel gıdalarla doldur; dans et, esen ve güleç ol; giysilerin hem temiz hem serin olsun, sularda yıkan; elini tutan küçük çocuğu sev.
Çok tuhaftır, fakat insanın üzülme yeteneğinin bir sınırı vardır. Belki de büyük kederler, bir taraftan insanı acıtırken, bir taraftan da duygularını uyuşturuyordu.
Sonsuza dek hızla gitmek, varacağımız yere varmadan gitmek, hatta hiçbir yere varmadan gitmek istiyordum. Hep gitmek, hiç durmadan gitmek!
Bana öyle geliyor ki dünyada mevcut sonsuz sevgi; dile gelmek için can atar, dudaklarda tir tir titrer; gelgelelim, dile gelmeye utanır, utanır, utanır.
Greklerce, dünyayı Tanrılar yaratmadı, Tanrılardan önce de dünya vardı. Ama evren karanlıktan ve kargaşalıktan ibaretti.
Tanrılar ulusların sosyal durumunu temsil ederler. Yunanistan’ın Olimpos Tanrıları da oranın derebeylik çağını gösterir.
Hayatımda pek kazanmadım ki kazanmasını öğreneyim. Ama kaybetmesini, hem de şahane kaybetmesini öğrendim.
Felaketin bazen kendine ait bir havası vardır. Onun yaklaşmakta olduğunu insan yüreğinde soğuk soğuk duyar.
Nitekim deniz de bağrına atılan taşı unutur ama o taş yine oradadır ve oradan bir daha çıkmaz.
Açık yerlerde insan bir dışarılık, bir öteleyiş duyar. Sanki ufkunuz genişler, varlığınız enginleşir.
Benim bildiğime göre bilgi başta olur. Bize ise bilgiyi sopayla tabanlarımızdan tıkıyorlardı.
Her zaman bulunduğumuz yerde değil başka yerde pek mesut olacağımızı sanıyorduk.
Bu sentezi yapıp çağdaşlığa uzanırken egemenlerin değil, emekçi halkın yanında olun, yurtseverlikle insancılığınız, evrensel bir sömürüsüz dünya arzulasın. Çünkü siz, Konstantin’den yana değil, Mustafa Kemal Paşa’dan yana olmalısınız.
Bilim, felsefe, kültür, şiir, aritmetik, trigonometri, astronomi gibi akılı akıl yapan ne varsa bu bilgi enerjilerinin hepsi Anadolu’nun yediveren toprağının içinden fışkırmıştır. Öyle ise ayağınızı toprağınıza sağlam basın. Anadolu’ya sahip çıkın. Orta Asya’dan gelmiş olmanın gerçeğiyle Anadolu’yla kaynaşmış olmanın şansını bir hümanizmde birleştirin.
Çağdaş olmak istiyorsanız, klasik akıl devriminizi tamamlamak zorundasınız. Klasik kültürün temeli de Anadolu’da atılmıştır.
Ölüm hayata sığıyor ama hayat ölümü aşıyor. Hayat, doğadır. Her yaşayan insan hayatın askeridir. Ölüm var her zaman. Ölüm hayata sığıyor ama hayat ölümü aşıyor. Hayat, doğadır. Çıkarcılar, başkasının üstünden geçinenler ölümün hayata karşı askerleridir.