İyileşme sürecinin en kötü yanı anılarla baş başa kalmak.
- Henüz kategori yok.
-
Arnold Schwarzenegger'dan The Running Man Remake'ine T…08.11.2025
-
Beşiktaş'ta Rafa Silva'nın Geleceği Belirsiz: Saha İçi…08.11.2025
-
Cengiz Ünder'den 8 Milyon Liralık Göz Kamaştıran Evlil…08.11.2025
-
Uzun Süreli Melatonin Kullanımının Kalp Sağlığına Olas…08.11.2025
-
Körfez'in Nefes Kesen Derbisi: Al-İttihad ve Al-Ahli K…08.11.2025
-
Yeşil Vatan Seferberliğiyle Geleceğe Nefes: Sinop ve S…08.11.2025
-
Arteta'dan Sunderland Maçı Öncesi Arsenal Değerlendirm…08.11.2025
-
Beşiktaş'ta Yeni Futbol Komitesi Göreve Başladı: Tammy…08.11.2025
-
Bundesliga'da Büyük Çalkantı: Bayern Serisi Bitti, HSV…08.11.2025
-
Juventus-Torino Derbisi: Serie A'da Zirve Mücadelesi v…08.11.2025
- Tahir Musa Ceylan 534
- Abdülkâdir Geylânî 488
- Yalçın Küçük 436
- Recep Tayyip Erdoğan 253
- Adolf Hitler 252
- Schopenhauer 200
- Johann Wolfgang von Goethe 197
- Haruki Murakami 191
Liste
Benzer Sözler
Anılarını ustaca bir yerlere saklasan, iyice derine gömmüş olsan bile, o anıları yaratan geçmişi silemezsin.
Sanki bu şehrin başına bir felaket gelmişti. Sanki herkes apar topar göçmeye hazırlanmış, o telaş içinde, başkalarının gözünde hiçbir değer taşımayan, yalnızca kendi geçmişini diri tutan ufak tefeğini alelacele elden çıkarmıştı.
Çok sevip de hiçbir zaman geri döndüremeyeceklerinin en kötü tarafı, onları her hatırladığında, seni tekrar tekrar terk etmeleridir, aniden.
İnsanlar tarihi pek merak etmediler ya da merak ettirilmediler. Daha ziyade halının altına doğru süprüldü mevzular. Bu ülkenin kendi geleceğini, gelecek nesillerin yaşantısını karartmak demek. Karanlıkta bırakmayı tercih ettiler. Aman bilinmesin dendi. Biz kendimizden, hatalarımızdan memnun değiliz. Hataları halının altına süpürdüğümüz zaman kurtulduğumuzu sanıyoruz. Ne kadar karşı çıkarsak çıkalım, ne kadar ayrı olursak olalım, bu kadar ayrılık içinde tek ortak noktamız aslında geçmişimiz ve geleceğimiz olacak. Herkes şimdinin derdinde oysa. Halının altına o kadar çok süprülüyor ki, önce pot oluyor, sonra dağlar. Ve herkes o dağlara takılıp tökezliyor. Siyasetçiler, gazeteciler ve ilgili kişiler 30 yıldır televizyonda bir masanın etrafında toplaşıp son derece sıkıcı ve itici şekilde 12 Eylül’ü tartışıyor. 30 sene öncenin magazinini yapmaya çalışıyorlar. Bu bence tam bir patinaj. Hiçbir şekilde hareket etmeyen, ısı yaratan, dumanlar çıkaran bir patinaj. Geleceğe bunu yapmaya hakkımız yok.
Yarınlardan umudunu kesince kişi, beklemenin boş olduğunu anlayınca arkaya dönüp dünlere sarılmak, dünlere tutunmak istiyor.
Geçen sene Cihangir'de bir kafede dostlarla otururken, arkamdan biri seslendi; Ooo, Nejat Bey burdaymış, tanımaz şimdi bizi. O'ydu... Arkamı dönmeden adı çıktı ağzımdan. Hâlâ güzeldi. Kocasıyla tanıştırdı. Çocukları varmış, bizimki bir üniversite de öğretim görevlisi olmuş, iyiymiş. Öğrencileri benimle bir zamanlar okul arkadaşı olduğuna inanmıyormuş. Üst kata çıkmak için merdivenlere doğru hamle yaptığında, bir an durdu ve dönüp şöyle dedi; Senin başarılarını görünce gurur duyuyorum arkadaşım. Gülümsedim, belli belirsiz; Hâlâ mı? diye sordum. Ya anlamadı ya da anlamazlıktan geldi. 26 yıl evvel ona aşıkken boyum 1.80, kilom 70'ti. Hâlâ öyle. Bazı şeyler değişmiyor.
Hiçbir şey kendi başına acı değildir. Acı, yanlış düşüncelerin sonucudur. Acı, düşünce hatasıdır. Usta, en müthiş acıyı bile yok edebilir. Bu yolla usta iyileşir.
Eğer hayallerinin yerini anılar almaya başlamışsa, yalnızlığın başlamış demektir.
Benim hayat algım büyük ölçüde fabrikada, oradaki işçinin düşünceleri ve özlemleriyle, hayata yaklaşımıyla şekillendi. O yılların hatıralarını hiç unutamadım.
Günün birinde her şeyin yoluna girecek olması, o zamana kadar gerçekleşmiş olan onca kötü şeyi kabullenmemizi sağlayamaz.