İnsanlar hayvanlara şiddet uyguladığında birbirlerine de şiddet uyguluyor; hayvanları kendi tüketimleri için basit kaynaklar gibi kullanarak bir araç haline getirirken aslında kendi psikolojik büyümelerini baltalıyor, şefkat kapasitelerini yok ediyorlar; hayvanların yaşam alanlarını yıkıp yok ederken aslında kendilerinin de ihtiyaç duyduğu ekolojik sistemleri sakat bırakıyorlar; hayvanları yemek için katlettiklerinde aslında dünyadaki açlık sorununun çoğalmasına sebep oluyor, birçok şekilde çevre krizini şiddetlendiriyor, kendi sağlıklarını mahvediyor, insan kaynağı bütçelerini buharlaştırıyorlar.
- Henüz kategori yok.
-
Uzun Süreli Melatonin Kullanımının Kalp Sağlığına Olas…08.11.2025
-
Körfez'in Nefes Kesen Derbisi: Al-İttihad ve Al-Ahli K…08.11.2025
-
Yeşil Vatan Seferberliğiyle Geleceğe Nefes: Sinop ve S…08.11.2025
-
Arteta'dan Sunderland Maçı Öncesi Arsenal Değerlendirm…08.11.2025
-
Beşiktaş'ta Yeni Futbol Komitesi Göreve Başladı: Tammy…08.11.2025
-
Bundesliga'da Büyük Çalkantı: Bayern Serisi Bitti, HSV…08.11.2025
-
Juventus-Torino Derbisi: Serie A'da Zirve Mücadelesi v…08.11.2025
-
Marsilya'nın Gözü İsmail Yüksek'te: Fenerbahçe Satışa …08.11.2025
-
Atletico Madrid, Metropolitano'da Levante'yi Ağırlıyor…08.11.2025
-
Sunderland - Arsenal Karşılaşması Öncesi Kapsamlı Bakı…08.11.2025
- Tahir Musa Ceylan 534
- Abdülkâdir Geylânî 488
- Yalçın Küçük 436
- Recep Tayyip Erdoğan 253
- Adolf Hitler 252
- Schopenhauer 200
- Johann Wolfgang von Goethe 197
- Haruki Murakami 191
Liste
Benzer Sözler
Septisemi, verem, kanser hep boş lakırdı. İnsanı öldüren illet: SIKINTI. Öteki hastalıklar bunların görünüşleridir.
Katledilmiş hayvanların vücut parçalarını her gün yiyen insanlar yanlış bir şey yaptıklarına inanmakta zorlanıyor, başka ne yiyebileceklerini hayal bile edemiyorlar.
Sağlıklı insan duygularını ve düşüncelerini açıkça ifade eden insan demektir. İfade eden diyorum, bastıran değil.
İçimizdeki bir vahşi köpek gibi sürekli karşımızdakileri ısıran iktidar tutkusunu kontrol edebilirsek, ikili ilişkilerimizi de daha sağlıklı bir noktaya taşıyabiliriz.
Hayvan sömürüsü ve hayvanların öldürülmesi insanların kitlesel olarak öldürülmesi için bir emsâl oluşturuyor, ve bunu daha mümkün kılıyor; çünkü bizi bizden farklı olan ötekilere empati, şefkat ve hürmetle yaklaşmamaya şartlandırıyor.
Kediler, o özlem duyduğumuz şefkat hissini yaşamamıza izin veren hayvanlar. Çok sempatik, yumuşak ve sevgi dolu bir hayvan. Benim tamamıyla, uzman olmayarak, düşündüğüm bir şey ama özellikle erkeklerin, o şefkati kedilerden görmeleri durumu buna bağlıyorum. Kedilere bakan kişinin, bir işe yarayabilme ihtiyacı da var.
Bizler vegan beslenmeye geçerek, şirket kârları uğruna milyarlarca hayvanın işkenceden geçirilmesine suç ortaklığı yapmayı reddedebiliriz ve buna ilaveten, özellikle kalp hastalığı ve kanser konularında yararı ayrıntılı olarak belgelenmiş olan bitkisel beslenmenin getireceği sağlık kazanımlarını elde edebiliriz.
Artık Tayyip Erdoğan'ın pek çok davranış ve konuşmasının yalnızca nörologları ilgilendirdiği konusunda bir ittifaka yaklaşıyoruz.
Neresi olursa olsun ya da hangi şehrin sahnesi… İçeride ister 100 kişi olsun ister 3 bin kişi, psikolojim hep aynıdır.
4 yaşından beri, büyüdüğüm Ataköy’de hayvanların peşinde koştum, böcek koleksiyonu yaptım. 14 yaşında İstanbul’da kuş gözlemeye başladım. 18 yaşında bursla başladığım Harvard Üniversitesi’nde entomoloji ve ornitoloji koleksiyonlarında çalıştım. Lisans tezimi Uganda kuşları üzerine yapmaya karar verdim ve tek başıma 20 yaşında üç ay Uganda ormanlarında kaldım. Kendim tasarladığım ve 4 ayrı araştırma fonundan destek aldığım lisans tezi projem, 15 yaşından beri atıf yaptığım Prof. Paul Ehrlich’i etkiledi ve beni o sene öğrenci almayacak olmasına rağmen özel bursla Stanford’da doktoraya kabul etti. Doktoram esnasında, dünyanın en kapsamlı “Tropik Kuş Radyo Takip Projesi”ni gerçekleştirdim ve tüm dünya kuş türlerini kapsayan en büyük kuş ekolojisi veri tabanını oluşturdum.
Bir şeye çok dikkat kesilip biraz korku veya stres duyduğumda kafamda hemen müzik çalmaya başlar. Sanki beni rahatlatacakmış gibi...