siyaset

Biz eskiden sokağa çıkardık, taraftarımız bizi çok severdi. Karşıdaki muhalifler de saygı duyardı. Şimdi bir nefretle bakış seziyorum. Kemikleşme, kamplaşma var. Bu bizim yüzde 50 oyumuza engel olmaz. Ama Türkiye yönetilebilir bir ülke olmaktan çıkabilir. Biz yumuşatmalıyız. Siyasette yumuşak dil çok önemlidir. Bağırarak, çağırarak, küçülterek, onu güçsüz kılarak bir noktaya getirdiğiniz zaman, misal doğru mudur bilmiyorum ama kediyi çok sıkıştırırsanız sonunda yüzünüzü cırmalar.

Danimarkalı aşırı sağcı siyasetçi Paludan'ın Kur'an-ı Kerim yakma alçaklığı çok yönlü bir "İslam karşıtlığı, Batı ve Türkiye" tartışması başlattı. Öncelikle İsveç devleti, Stockholm'deki Türk büyükelçiliği yakınında gerçekleştirilen bu nefret suçuna BM ve Avrupa Konseyi Sözleşmeleri'ne aykırı olarak izin vermiştir. Özgürlükler ve demokrasi ile ilgisi olmayan bu tavır Avrupa'da son yıllarda ana akım siyaseti dönüştüren İslam karşıtlığını teşvik etmektedir. Nitekim iki gün sonra Hollandalı bir aşırı sağcı siyasetçinin de Kuran-ı Kerim'i yırtma alçaklığında bulunması, İslam karşıtlığının Avrupa güvenliğini ve iç barışını ne kadar kırılgan hale getirdiğini göstermektedir. İsveç'in bu sorunlu yaklaşımına Türkiye ve diğer İslam ülkeleri gibi Avrupalı devlet adamlarının da tavır koyması gerekirdi.

Hegemonya insanlık kadar eskidir. Ama Amerika'nın var olan küresel üstünlüğü, ortaya çıkışının hızlılığı, dünya çapındaki faaliyet alanı ve uygulanış biçimiyle diğerlerinden ayrılır. Tek bir yüzyıl içerisinde Amerika kendini, Batı Yarıküre'de oldukça soyutlanmış bir ülkeden dünya çapında örneği görülmemiş bir erişim ve kontrol gücüne sahip bir ülkeye dönüştürmüş ve aynı zamanda uluslararası dinamikle dönüştürülmüştür.

Şu anki (Bulgar) nüfusunun tabanı nedir?: Bir milyon Roman, 700.000 Türk ve 2½ milyon emekli. Bu GERB'in karşı karşıya olduğu durumdur. Ha bir de (AB'ye) kaçan bir 1½ milyonunuz? Oy vermeye ve kadroda yer almaya kalan "insan materyali" gerçekten de o kadar fazla değil. "Biz sana güveniyoruz" demek çok kolay.

Bahsettiğiniz bu iddiaların hiçbiri somut değil, hepsi iddia. Herhangi birinden fotoğraf getirebilir ve bunun işkence olduğunu söyleyebilirsiniz. Fotoğrafları kim çekti? O kim? Kimse bilmiyor. Bu kanıtların hiçbirinin doğrulaması yok, bu yüzden hepsi kanıtsız iddialar... Katar tarafından finanse ediliyor ve anonim bir kaynak olduğunu söylüyorlar. Yani hiçbir şey net ya da kanıtlanmış değil. Resimlerin hangi kişiyi gösterdiği belli değil. Sadece kafataslarıyla birlikte bir kafa resmi var. Bunun isyancılar tarafından değil de hükümet tarafından yapıldığını kim söyledi? Bunun Suriyeli bir kurban olduğunu, başka biri olmadığını kim söyledi? Örneğin krizin başında yayınlanan fotoğraflar Irak ve Yemen'den geliyordu.

Liste
Yükleniyor…