Özetlersek diyebiliriz ki, düş, düşü görenin kafasının bir sorunla meşgul olduğunu, ayrıca bu sorun karşısında ne gibi bir tutum takındığını ortaya koyar. Düşte düşü görenin çevresine karşı tutumunu etkileyen toplumsallık duygusu ve güçlülük eğilimi gibi iki etken özellikle rol oynar, en azından bunların düşte hafiften izlerini ele geçirmek mümkündür.
- Henüz kategori yok.
-
Kral Kaybederse 25. Bölüm: Kenan ve Fadi Arasındaki Ge…12.11.2025
-
Irak'ta Seçimler: Liderlerden Katılım, İstikrar ve Şef…12.11.2025
-
2026 Ocak Ayı Emekli ve Memur Zammında Son Gelişmeler:…12.11.2025
-
Oscar Adayı ve Golden Globe Sahibi Aktris Sally Kirkla…12.11.2025
-
Cüneyt Özdemir'den Muhalif Akademisyenlere ve CHP'ye Y…12.11.2025
-
Eşref Rüya'da Heyecan Yükseliyor: 22. Bölüm Fragmanı v…12.11.2025
-
Kral Kaybederse 26. Bölüm: Kenan'ın Reddedilme Şoku ve…12.11.2025
-
12 Kasım Tarot Falı: Aşk, Kader ve Duygusal Dönüm Nokt…12.11.2025
-
Morgan Stanley Özel Şirketlere Yönelik Kapsamlı Araştı…12.11.2025
-
Güneş'teki Şiddetli Patlamalar Sonrası Dünya'yı Kapsam…12.11.2025
- Tahir Musa Ceylan 534
- Abdülkâdir Geylânî 488
- Yalçın Küçük 436
- Recep Tayyip Erdoğan 253
- Adolf Hitler 252
- Schopenhauer 200
- Johann Wolfgang von Goethe 197
- Haruki Murakami 191
Liste
Psikoloji
Hayatın tek tek olayları bakımından sıklıkla gözlemlediğimiz bir şey var ki, o da bazı kimselerin yaşam konusunda kendilerinde varolan yeteneklerden haberlerinin bulunmayışı ve ilgili yetenekleri küçümsemeleridir.
Kendilerini ezik durumda hissedenlerin yaşamın küçük bir kesitinden dışarı çıkamayanlar arasında yer alacağını, hayattan biraz yüz çevirmiş kişilerin yaşamın sorunlarını, yaşama gereği gibi ayak uyduranlar kadar açık seçik göremeyeceğini söyleyebiliriz.
Dikkat, ilgi duyulan bir nesnenin belirli bir amaçla ele geçirilmesini sağlayan bir araçtır.
Her ruhsal yaşamın başında az çok bir aşağılık duygusunun yer aldığını kabul etmek gerekecektir.
Sanrı, ruhsal gerilimin alabildiğine büyük boyutlara ulaştığı, insanın amacından itilip uzaklaştırılacağı korkusuna kapıldığı durumlarda ortaya çıkmaktadır.
Her isteyiş, bir yetersizlik duygusuyla ilgilidir, insanda bir doyum, bir hoşnutluk, bir yeterlilik sağlama eğilim ve dürtüsünün doğmasına yol açar.
Bir insanın devinimlerinin yöneldiği amaç, o insanın çocukken dış dünyadan aldığı izlenimlerin etkisi altında gelişip ortaya çıkar.
İnsan iradesi özgür değildir. İşin doğrusu, bir amaca bağlanır bağlanmaz insan iradesi özgürlüğünü yitirecektir.
Dini inançlar, en çılgın düşünce, duygu ve davranış türlerini teşvik eder ve nevrozun, sınırda kişilik durumlarının ve hatta bazen psikozun şiddetli tezahürlerini destekler.
İnsanlar başarısız olabileceklerini veya reddedilebileceklerini kendilerine söyledikleri için diğer insanlardan veya zor projelerden korkarlar.
Çoğu terapinin sorunu, daha iyi hissetmenize yardımcı olmasıdır. Ama iyileşmiyorsun. Bunu eylem, eylem, eylem ile yedeklemelisiniz.
İnsanların ne düşündüğünü fazla önemsemeyerek, kendi adıma düşünebiliyorum ve insanların ne düşündüğü umrumda değil.
Benlik saygısı bir hastalık mı? Bu, onu tanımlama şeklinize göre. Her zamanki gibi insanlar ve psikologlar tarafından tanımlanır.
Pek çok durum hakkında endişelenmenin, onları iyileştirmekten çok daha kötü hale getireceğine kendinizi ikna edin.
Sevilme gereksiniminiz ne kadar fazla olursa , insanların size saygı duyma ve sizi önemseme eğilimleri o kadar azalır.
İnsanlar kendilerini neyin rahatsız ettiğine dair içgörüler elde ettiler, ancak değiştirmek için hiçbir şey yapmadılar.
Geçmişi değiştiremeyiz, bu yüzden insanların bugün düşünme, hissetme ve davranış biçimlerini değiştiriyoruz.
Hata yapmak insandır; İnsanları ve kendinizi kötü davranışlar için affetmek mantıklı ve gerçekçi olmaktır.
Koşulsuz kendini kabul etme tutumu, muhtemelen uzun vadeli iyileşmelerindeki en önemli değişkendir.
Büyük ölçüde depresyonunuzu inşa ettiniz. Sana verilmedi. Bu nedenle onu parçalarına ayırabilirsiniz.
İnsanlar irrasyonel inançlarını mantıksız esnek tercihlere dönüştürdüklerinde daha az rahatsız olurlar.