Biliyor musun Meg, kötü olanla, bize kötü olduğu öğretilenler farklı şeyler olabilir?
- Henüz kategori yok.
-
Galatasaray, Şampiyonlar Ligi'nde Ajax Deplasmanında K…09.11.2025
-
Louvre Müzesi'ndeki Büyük Soygun: Yeni Gelişmeler ve G…09.11.2025
-
Karaağaç'ta Yaşlıların Kaybolma Riskine Karşı Teknoloj…09.11.2025
-
Fenerbahçe'de Szymanski İçin Ayrılık Rüzgarları: PSV D…09.11.2025
-
Göztepe, Trendyol Süper Lig'de Kasımpaşa'yı Deplasmand…09.11.2025
-
Ederson'dan Avrupa'da Destansı Performans: Fenerbahçe'…09.11.2025
-
Guardiola'nın 1000. Maçında Manchester City, Liverpool…09.11.2025
-
İspanya La Liga'da Mallorca - Getafe Karşılaşması Canl…09.11.2025
-
Eredivisie'de Kritik Randevu: Go Ahead Eagles - Feyeno…09.11.2025
-
Fenerbahçe'nin Yıldızı Talisca, Flamengo Transferi İçi…09.11.2025
- Tahir Musa Ceylan 534
- Abdülkâdir Geylânî 488
- Yalçın Küçük 436
- Recep Tayyip Erdoğan 253
- Adolf Hitler 252
- Schopenhauer 200
- Johann Wolfgang von Goethe 197
- Haruki Murakami 191
Liste
Ahlak Felsefesi
Ateistler şimdi insanlara ahlaklı olmayı öğretirlerdi, çünkü Tanrı yavaş yavaş bir teşvik ödülü olarak sunduğundan değil, erdemli eylemin kendisi anında iyilik yapana ve onu çevreleyen çevreye sigortalandığı için.
Sana yapılan bir yanlışın intikamını almak, sana yapılan adaletsizliği gönül rahatlığıyla dile getirme özgürlüğünü ortadan kaldırmaktır.
Vicdan. Onu herkes yüreğinde taşımaz; dilinde, midesinde ve hatta cüzdanında taşıyanlar vardır.
Ahlak; temelde kendine yapılmasını istemediğin bir şeyi başkasına yapmamakla, zalim olmamakla ilgilidir.
Kişi inanmadığı şeylere inanır görünmeyi meslek haline getirecek denli değer yitimine uğramış ve aklının saflığına tecavüz etmişse, her türlü diğer suçu işlemeye de kendini hazırlamış demektir.
Allah’a atıf yapmayanlar ahlaklı olabilir ama rasyonel bir ahlaki yapıyı temellendiremezler.
Albert Einstein ve Leo Tolstoy ahlâkın temel özünün, gücümüzü masum ve zayıflara karşı nasıl kullandığımızla ilgili olduğunu söylemişti. Tolstoy, durumu “vejetaryenizm insancıllığın köküdür” diyerek özetliyordu. Einstein bizi diğer türlerden daha üstün gören insanın kendini beğenmişliğinden dem vurarak diğer canlıları sömürmemize yönelik meşrulaştırmalara ”bilince yönelik optik bir yanılsama” adını veriyordu. Einstein, görevimizin, merhamet çemberimizi büyüterek kendimizi bu hapisten kurtarmak olduğunu biliyordu. Gerçekten özgür olmak için toplumumuzun şu anda geçerli olan etik normlarının ötesine geçmek zorundayız. Kendini savunamayan bir kurbanın cesedini yemeye devam ederken iyi bir insan olduğumuzu nasıl iddia edebiliriz ki?
Önyargının ve zalimliğin asıl kaynağı korkudur. Korkunun üstesinden gelmek bilgeliğin ilk adımıdır.
İnsanlığın iki tür ahlak anlayışı vardır; Biri sözünü edip uygulamadığımız; diğeri, uygulayıp sözünü etmediğimiz.
Benim dinim şudur: Her görevi yapmak ve bunun için hem burada hem de buradan sonra bir ödül beklememek.
Ahlak değerlerinin öznelliğine ilişkin savlar nasıl çürütülebilir bilmiyorum, ama keyfi bir zalimliğin yanlış olmasının tek nedeninin bundan hoşlanmayışım olduğuna da kendimi inandıramıyorum.
Düşlemlerin imgetanrılarından kurtulmak; özgür olmak, insanlığı bilmek, insanca yaşamak demektir. Kutsal kitaplar töreden söz ederler bol bol! İmgetanrılara töreler biçimleten, din sözcüleridir. İnsel töre, bilinmeyenle değil, bilinenle belirlenir. Peki, töreyi insanlara bir Tanrı belirlemişse, eski çağ Sumerlerinde, daha başkahaklarda uygulanan tapınak fahişeliği nedir? O zaman Tanrı yok muydu? Sonradan mı çıktı?