Müdür, din uğruna ölmek büyük bir onurdur, diyor. Babam ise, İrlanda uğruna ölmek büyük bir onurdur, diyor. Hiç yaşamak isteyen yok mu, diye düşünüyorum.
- Henüz kategori yok.
-
Kral Kaybederse 25. Bölüm: Kenan ve Fadi Arasındaki Ge…12.11.2025
-
Irak'ta Seçimler: Liderlerden Katılım, İstikrar ve Şef…12.11.2025
-
2026 Ocak Ayı Emekli ve Memur Zammında Son Gelişmeler:…12.11.2025
-
Oscar Adayı ve Golden Globe Sahibi Aktris Sally Kirkla…12.11.2025
-
Cüneyt Özdemir'den Muhalif Akademisyenlere ve CHP'ye Y…12.11.2025
-
Eşref Rüya'da Heyecan Yükseliyor: 22. Bölüm Fragmanı v…12.11.2025
-
Kral Kaybederse 26. Bölüm: Kenan'ın Reddedilme Şoku ve…12.11.2025
-
12 Kasım Tarot Falı: Aşk, Kader ve Duygusal Dönüm Nokt…12.11.2025
-
Morgan Stanley Özel Şirketlere Yönelik Kapsamlı Araştı…12.11.2025
-
Güneş'teki Şiddetli Patlamalar Sonrası Dünya'yı Kapsam…12.11.2025
- Tahir Musa Ceylan 534
- Abdülkâdir Geylânî 488
- Yalçın Küçük 436
- Recep Tayyip Erdoğan 253
- Adolf Hitler 252
- Schopenhauer 200
- Johann Wolfgang von Goethe 197
- Haruki Murakami 191
Liste
#yaşam
İnsanlar ancak hayalleriyle yaşar ve biraz yaşamaya başlayınca tüm hayallerini kaybederler...
Yaşam hemen hemen her bakımdan molekül düzleminde tasarlanmıştır, bu nedenle molekülleri anlamazsak yaşamın kendisini ancak baştan savma ve eksik anlayabiliriz.
En güzel manzaranın olduğu yerde bile, ağaçların, yaprakların altında böcekler birbirini yer. Şiddet yaşamın bir parçasıdır.
Vegan olmak şiddetsiz bir yaşam sürmek için gereklidir. Yeterli değildir; çünkü eğer şiddetsizliği kucaklıyorsak, veganlığın ötesine geçip eylemlerimizde, sözlerimizde ve düşüncelerimizdeki tüm şiddeti geride bırakmalıyız. Fakat veganlık kesinlikle gereklidir ve vegan değilseniz, her hayvan yiyişinizde veya giyişinizde şiddeti kutluyorsunuz demektir.
Sevgi insanlığın taçlanan zarafeti, ruhun en kutsal hakkı, bizleri sorumluluk ve gerçekliğe bağlayan altın bağlantı, yüreğin yaşamla arasını uzlaştıran başlıca kefaret ve sonsuz iyiliğin doğru çıkan kehanetidir.
Müslüm baba'ya acil şifalar diliyorum, en derin hislerimle; dayansın ve yaşamak kazansın, hayata dönsün isterim. En sert tartışmalarda en ağır sözleri karşılıklı söylemiş olsak bile, bu hayatta bambaşka müzik kulaklarımız, bambaşka gelecek hayallerimiz olsa bile, sonuçta bütün kavgalar da insanidir, bir insanın yaşama dönmesini istemek de insanidir, sonuçta insanız, ölümden değil, yaşamaktan yanayız, hayata dön Müslüm baba.
Akan ve akmakta olan yaşamı, bilinçaltından ve bilinçten geçirip dışa vurma işidir roman. Hem bireysel, hem toplumsal boyutları olan bir yazı türü. Bir imbikleme... pembe beyaz yapraklardan gül suyu ve gül yağı çıkarmak gibi.
Yaşam, bilinçten bilinçaltına iner. Orada mayalanır, dinlenir, değişir. Etkisi derin, yankısı geniş toplumsal olayların 8-10 yıl geriden gelerek romanlaşması bu yüzdendir. Bilinçaltı birikiminin değişerek bir biçim bulması, bir sanatsal anlatım biçimine erişmesi şipşak olmaz. Hatta sadece bir fışkırma da sayılmaz, “birdenbire”lik yoktur onda.
“Hareket noktam çoğunlukla ‘yaşam’dır. Yaşam’dan aldığım ‘deney’ ve etkilenimleri, düşüncelerim ve inançlarımla emiştirerek yazmaya yönelirim.”
Dünyada insan birbirini sevmeli! Sevmezse günler tükenmez! Sevmezse dünya zindan olur. Sevmezse yaşadığının farkına varamaz. Sen somurt, komşun somurtsun, ne olacak sonu? İnsan dediğin dünyada sevmeli .
Yoruldum, çok yoruldum. Biraz değil çok yoruldum o şehirde. Çokları çok aldı yaşamda benden. Kimine emeğimi, kimine zamanımı vermekten yoruldum.
Ölmek için çok uğraştım, fakat öyle anlaşıyordu ki beni büyülü bir yaşam bekliyormuş.