- Henüz kategori yok.
-
Haluk Bilginer ve Feyyaz Yiğit'in Başrolündeki 'Yan Ya…10.11.2025
-
Yatsı Namazının İslam'daki Yeri ve Kılınış Rehberi10.11.2025
-
PFDK'dan Zorbay Küçük Hakkında Kritik Karar: İdari Ted…10.11.2025
-
Çanakkale'de Yoğun Yağış Dönemi Başlıyor: Hafta Ortası…10.11.2025
-
Zuhal Topal'la Yemekteyiz'in Renkli Yarışmacısı İman D…10.11.2025
-
Başkent EDAŞ'tan Ankara Elektrik Kesintisi Duyurusu: H…10.11.2025
-
Futbol Bahis Soruşturması Kapsamında Eyüpspor Başkanı …10.11.2025
-
Giresun Bulancak Belediyesi Hangi Partinin Yönetiminde?10.11.2025
-
İstanbul'da 10 Kasım Pazartesi Elektrik Kesintileri: B…10.11.2025
-
Konya'da Duyulan Şiddetli Patlama Seslerinin Nedeni Be…10.11.2025
- Tahir Musa Ceylan 534
- Abdülkâdir Geylânî 488
- Yalçın Küçük 436
- Recep Tayyip Erdoğan 253
- Adolf Hitler 252
- Schopenhauer 200
- Johann Wolfgang von Goethe 197
- Haruki Murakami 191
Liste
#yaşam
Aslında aklın sınırlarını zorlayan bilimsel gelişmeler ölüleri diriltecek boyutlara ulaşmış durumda. Mesela kalbi duran bir hastanın öldükten sonra kalbine pil takılıp yaşatılmasını hiç garipsemiyoruz. Yumurtalıklarını donduran bir kadın, artık çocuk sahibi olabilme sınırını çoktan aştığı halde bebeği olabiliyor. Çaresi olmayan bir hastalıktan ölmek üzere olan bir adam bedenini dondurup 20-30 sene sonra hastalığın ilacı bulununcaya kadar tekrar hayata dönmek üzere süresiz bir uykuya yatabiliyor. (Kimbilir, belki de 'Yedi uyuyanlar' efsanesi, böyle bir teknolojinin ürünüdür.)
Hafızasız bir yaşam, yaşam değildir.... Hafızamız bütünlüğümüz, düşüncelerimiz, duygularımız hatta hareketlerimizdir. Onsuz, hiçbir şeyiz.
Yaşamınızı oluşturan temelin hafıza olduğunu fark etmeniz için ufaktan ufağa hafızanızı kaybetmeye başlamanız gerekiyor.
Ölümden sonraki yaşama ilişkin esas soru onun gerçek olup olmadığı değil, gerçekse bile bunun ne gibi sorunları çözdüğüdür.
Her gün onları tekrar tekrar kazanmayan insan, ne özgürlüğü ne de yaşamayı hak eder.
Her kim yaşamayı ölüme, mutluluğu çile çekmeye, huzuru ızdıraplara tercih etmekte ise üretim araçlarındaki özel mülkiyeti hiç tavizsiz savunmalıdır.
Akıl yoksa yaşam, karanlıkta bir çabalama. Kör karanlıkta nasıl ürkerse çocuklar. Üstlerine bir şeylerin yürüdüğünü sanırlarsa. Bizler de o kadar temelsiz korkuların. Pençesinde buluruz kendimizi duru gün ışığında. Ne günün ilk ışıkları işler bu kuşkulara. Ne ergen gün. Alt edilebilir bunlar ancak. Akıl erdirmekle doğanın işleyişine ve yapısına.
Doğanlar hem yaşamayı hem de ölümü kabullenirler ve arkalarında çocuklar bırakırlar; böylece ölüm yeniden doğar.
Toprak... Evrensel ana, ortaklaşa mezardır da. Bir yandan aşınırken, bir yandan tazelenir.
Ben bir politikacı değilim, ben bir müzisyenim. Ben, insanlara hoşnutluk hissettirecek ve yaşamaya yeniden başlayacakları bir yer vermeye çalışıyorum. İnsana ruh vermelisiniz, ona ruh verdiğinizde, her şeyi başarmışsınızdır.
Evren asimetriktir ve bildiğimiz şekliyle yaşamın, evrenin asimetrisinin ya da dolaylı sonuçlarının doğrudan bir sonucu olduğuna inanıyorum.
Bazıları vardır hemen ölür, bazıları ise yirmi yıl önce, bazıları daha doğmadan ölmüşlerdir. İşte o insanlar bu dünyanın düşkünleridir.
Biliyoruz ki somut bir dünyada, doğumumuzdan ölümümüze kadar somutun içinde, somutun egemenliği altında yaşıyoruz. Bu kadarı bile çekilmez!
Yaşayan bir insan için ölüm hiçbir şeydir, çünkü adam yaşıyor; ölmüş biri için de ölüm hiçbir şeydir, çünkü artık onun hakkında hiçbir şey bilemez.
İnsanın bilmek için çalışmaya ihtiyacı olmadığı gibi yaşamak için de çalışmaya ihtiyacı olmadığı fikri.