Toplumsal aydınlanma dogmanın dışlanmasıyla kazanılabilir. Dolayısıyla daha uzun yıllar bekleyeceğiz gibi görünüyor.
- Henüz kategori yok.
-
Avustralya'da Asbestli Oyun Kumu Paniği: Eğitimde Kesi…19.11.2025
-
Nico Williams'ın Barcelona Maçı Öncesi Sakatlık Durumu…19.11.2025
-
Volkan Demirel Gençlerbirliği İçin Fenerbahçe'nin Yıld…19.11.2025
-
İspanya, Gürcistan Galibiyeti Sonrası Türkiye Maçı Önc…19.11.2025
-
Senne Lammens: Manchester United'ın Yeni Kaleci Yıldız…19.11.2025
-
19 Kasım Gündemi: Siyaset, Spor ve Astrolojik Öngörüler19.11.2025
-
Dünya Kupası Elemeleri'nde Kritik Randevu: İspanya-Tür…19.11.2025
-
Dean Huijsen'in Sağlık Durumu Netleşti: Real Madrid El…19.11.2025
-
Sunderland'dan Fermín López İçin 80 Milyon Avroluk Şaş…19.11.2025
-
Yusuf Sarı: Milli Takım'a Dönüşü ve Başakşehir'deki Yü…19.11.2025
- Tahir Musa Ceylan 534
- Abdülkâdir Geylânî 488
- Yalçın Küçük 436
- Recep Tayyip Erdoğan 253
- Adolf Hitler 252
- Schopenhauer 200
- Johann Wolfgang von Goethe 197
- Haruki Murakami 191
Liste
#toplum
Bir ülkede yapılan her türlü yanlışın ya da ihanetin önlenme şansı olabilir. Ancak eğitimde atılan yanlış bir adımın sonuçlarını ortadan kaldırma yüzyıllar alır. Bu coğrafyanın bu ülkeye çok ihtiyacı var; bu coğrafyaya kötülük etmeyin derim.
Değişmez dini kuralları yaşam tarzı olarak kabul eden toplumlar çoğunlukla merak duygularını bastırır. Çocukken anne babamıza, “Tanrı var mı yok mu” diye sorduğumuzda ya bize vurmuş ya ağzımızı kapatmışlardır.
Kuran yaratılışla ilgili bütün bilgileri Tevrat’tan almıştır. Tevrat da Sümer mitolojisinden esinlenmiştir. Aradaki çelişkiyi halka açıklamadığınız sürece evrim kavramını hiçbir surette yerleştiremezsiniz. Bunu yapamayınca da toplumun değişikliklere uyumunu sağlayamazsınız.
Gençlerini doğru eğitemeyen ve onların zamanını heba edenler, bulundukları toplumu çıkmaza sürükleyenlerdir.
Bir görme özürlünün çeşitli yöntemlerle görmesi sağlanabilir; ancak iki eliyle gözünü ısrarla kapatmayı sürdüren bir kişiyi ya da toplumu körlükten kurtaramazsınız.
Değişmez dini kuralları yaşam tarzı olarak kabul eden toplumlar çoğunlukla merak duygularını bastırır. Çocukken anne babamıza, “Tanrı var mı yok mu” diye sorduğumuzda ya bize vurmuş ya ağzımızı kapatmışlardır. Eğer bir çocuk, daha o çağda bazı şeylerin yasak olduğu için düşünülmemesi gerektiğine alıştırılmış ise o çocuğun artık ileride bir doğabilimci olarak yetişmesi mümkün değildir. Değişmez inanç kurallarını ilke kabul eden bir düşünceyle bilim yan yana yürüyemez.
Çok boyutlu düşünebilmek için dogmatik düşünceleri bir kenara bırakmak gerek. Ama şunu söyleyeyim: Eğer biz değişmeye açık bir toplum olsaydık, kesinlikle Schröder ülkemize “Türkiye’ye girebilmek için” gelecekti.
IŞİD ve Boko Haram gibi terör gruplarının sadece bir ayeti alıp sloganlaştırıp, 'Bak Allah şunu dedi' deyip onun arkasından kılıç çekmek tam bir cehalet örneği. Allah onu diyor, onların dediği ayet Kur'an'da var. O anlamda doğru olabilir ama bu ayet niçin dendi? Kime dendi? Nerede ve hangi ortamda dendi? Bunu denmesinin amacı neydi? Tüm bunları sormamız gerekiyor? Yani Kur'an-ı Kerim'i bir bütünlük içinde okumamız gerekiyor. Tarih ve toplum içerisinden okumamız gerekiyor. Tarihin akışını göz önüne almazsanız Peygamberimizi de anlamak mümkün değildir.
Dünya dört şey üstünde durur: Bilgisiyle amel eden, halka da öğreten bilgin; öğrenmekten utanmayan, çekinmeyen bilgisiz, varlığında nekeslikte bulunmayan cömert, âhiretini dünyasına satmayan yoksul. Bilgin, bilgisini yitirirse, bilgisiz de öğrenmekten çekinir. Zengin, malında nekeslik ederse yoksul da âhiretini dünyasına satar.
Bir toplumun yaptığına razı olan, onlardan sayılır. Onlardan sayılan her kişinin de iki suçu vardır: O işi işlemek suçu, o işe razı olmak suçu.
Faşizm, kendi kişisel çıkarlarını bir tarafa bırakan, faşizmin birliğinde ve geçmiş ile gelecekle olan ilişkisinde göz önünde bulundurulan toplumsal bütünlük arzularını gerçekleştirebilecek adamlara hükümetin teslim edilebileceğini savunur. Bu nedenle, faşizm, sadece popüler egemenlik dogmasını reddetmekle ve bunu devletin egemenliği ile değiştirmekle kalmaz, aynı zamanda, büyük vatandaş kitlelerinin toplumsal çıkarları doğru biçimde savunamayacağını iddia eder. Bunun sebebi, bireylerin kişisel çıkarlarını, toplumun daha yüksek talepleri ve tarih adına görmezden gelebilme becerisinin çok az kişinin sahip olduğu ender bir nitelik olmasıdır.
Faşizm, böylelikle, liberal ve demokratik doktrinlerin temelinde yer alan eski atomistik ve mekanik devlet teorisini, organik ve tarihsel bir kavramla değiştirir. Organik dediğimde toplumu, “devletin organik teorileri” denilen tarzda bir organizma olarak kabul ediyormuşum izlenimini vermek istemem. Bununla kastettiğim, türlerin fraksiyonları olarak sosyal grupların, kendilerini birbiri ardına gelen nesillerin tarihi ve nihayetleri olarak tanımlayan bireylerin hayat ve etki alanını aşan bir hayat ve etki alanı elde etmeleridir.
İhtiyacımız olan şey, yasaklayıcı evlilik yasaları değil, ıslah edilmiş bir toplum, bu konularda bireysel görevi öğretecek eğitimli bir kamuoyu.
Hem ahlak hem de zeka açısından, hayatta başarılı olan ve en hızlı şekilde çoğalan, düşük olmasa da, tartışmasız vasattır.
Gerçek bu dünyada yalnızca sancılarla ve sıkıntılarla doğar ve her yeni gerçek isteksizce alınır.
Başkalarının saygısı olmadan kendine saygı, gün ışığına dayanmayacak bir mücevher gibidir.