- Henüz kategori yok.
-
Arnold Schwarzenegger'dan The Running Man Remake'ine T…08.11.2025
-
Beşiktaş'ta Rafa Silva'nın Geleceği Belirsiz: Saha İçi…08.11.2025
-
Cengiz Ünder'den 8 Milyon Liralık Göz Kamaştıran Evlil…08.11.2025
-
Uzun Süreli Melatonin Kullanımının Kalp Sağlığına Olas…08.11.2025
-
Körfez'in Nefes Kesen Derbisi: Al-İttihad ve Al-Ahli K…08.11.2025
-
Yeşil Vatan Seferberliğiyle Geleceğe Nefes: Sinop ve S…08.11.2025
-
Arteta'dan Sunderland Maçı Öncesi Arsenal Değerlendirm…08.11.2025
-
Beşiktaş'ta Yeni Futbol Komitesi Göreve Başladı: Tammy…08.11.2025
-
Bundesliga'da Büyük Çalkantı: Bayern Serisi Bitti, HSV…08.11.2025
-
Juventus-Torino Derbisi: Serie A'da Zirve Mücadelesi v…08.11.2025
- Tahir Musa Ceylan 534
- Abdülkâdir Geylânî 488
- Yalçın Küçük 436
- Recep Tayyip Erdoğan 253
- Adolf Hitler 252
- Schopenhauer 200
- Johann Wolfgang von Goethe 197
- Haruki Murakami 191
Liste
#süreç
Keşif araştırması gerçekten sisin içinde çalışmak gibidir. Nereye gittiğini bilmiyorsun. Sadece el yordamıyla. Sonra insanlar daha sonra öğrenir ve ne kadar basit olduğunu düşünür.
Doğal seçilim iki basamaklı bir süreç olarak incelenebilir: Varyasyon ve uygun olanın seçilimi.
Küreselleşme bir süreçtir, bir olgudur. İyiliği ya da kötülüğü belki tartışılabilir ama kaçınılmazlığı ortadır.
Hayata bir anlam yüklemek için yaşarken, sonuna gelindiğinde hayatın kendisinin bir anlam olduğunu anlayacağız...
İnsanı değerli yapan, bir gerçeği elde etmiş olması değildir. O gerçeğe varmak için olanca gücünü, çabasını harcamış olmasıdır.
Benim için büyük angarya hep aynı: Bir cümleye nasıl başlanır, nasıl devam edilir, nasıl tamamlanır.
Bir mektup, bir vaaz, bir rapor, bir nutuk, bir makale, ya da bir öyküdeki fikirler bir kazıda bulunan vazo parçaları gibidir. Eğer parçalar yerlerine konacak sırayı izleyerek ortaya çıksalardı olağanüstü bir kazı olurdu bu.
Hedefler her zaman ulaşmak için değildir, çoğunlukla sadece daha güçlü tırmanmaya yardım eder.
Ben hiçbir zaman kendine yöntemler falan bulmuş biri olamadım. Ben her yeni oyun yazmaya başladığımda "acaba nasıl oyun yazılıyor" diye düşünüyorum. Her seferinde hiç oyun yazmamışım gibi bir havaya giriyorum sonra kendi kendime "saçmalama, yazdın bir sürü oyun, biliyorsun işte" diyorum. Ama genelde okyanusun ortasına uçaktan atılmışsın gibi bir durum oluyor.
Bir metodum yok. Her zaman dağınık bir süreç, her zaman bitmeyen bir dağınıklık zaten. Kendi içinde bir düzeni her zaman var ama yine de kocaman bir dağınıklık.
Oyun yazma süreciyle ilgili alışkanlıklarım ya da belirgin bir düzenim, kullandığım bir metot, her seferinde çalıştığını düşündüğüm bir yöntemler bütünü falan yok yani. Zaten çok kusursuz bir şuur hali içinde de yazmıyorum. Oyun değil, ne yazarsam yazayım yani. Biraz kalabalık iş, yazı yazmak benim için. Bir odaya zor sığdığı bile oluyor bazen o kalabalığın, bazı şeyleri yazarken.
Mutluluk, büyük ölçüde bir şeylere ulaşmada değil, bir hedefe doğru çabalarken yaşanır, çünkü doğamız her zaman bir sonraki çabaya devam etmek istemektir.