Parçalanmış insanı bütünleyecek, bozulmuş uygar insanı gene yetkin kılacak güç güzelliktir.
- Henüz kategori yok.
-
Kamu Borçlarında Faiz Oranları Düşürüldü: Resmi Gazete…13.11.2025
-
Livakovic'in Girona Macerası Çıkmaza Girdi: Ocak Ayınd…13.11.2025
-
Tayfun Kahraman Davasında Anayasal Çıkmaz: AYM Kararı …13.11.2025
-
Galatasaray, CW Enerji ile Stratejik Forma Sponsorluğu…13.11.2025
-
Şenay Gürler ve Semih Saygıner'in On Yıllık Aşkı: Roma…13.11.2025
-
Fenerbahçe'nin Orta Saha Güçlendirme Planı: Almanya ve…13.11.2025
-
Miss Universe 2025 Türkiye Temsilcisi Ceren Arslan'a Y…13.11.2025
-
Jeffrey Epstein Skandalında Prens Andrew'dan Yeni E-po…13.11.2025
-
The Economist'ten 2026 Yılı İçin Küresel Beklentiler v…13.11.2025
-
13 Kasım Tarot Falı: Aşk, Kader ve Yeni Başlangıçlar S…13.11.2025
- Tahir Musa Ceylan 534
- Abdülkâdir Geylânî 488
- Yalçın Küçük 436
- Recep Tayyip Erdoğan 253
- Adolf Hitler 252
- Schopenhauer 200
- Johann Wolfgang von Goethe 197
- Haruki Murakami 191
Liste
#insan
İnsan, duyularının uykusundan uyanınca, kendine gelir, kendini insan olarak görür.
Doğa ancak, bizim ona kısa bir zaman için verdiğimizle etkiliyor, hayran bırakıyor.
Tabiatın çocuğu, yolundan çıkınca, bir çılgın; medeniyetin çocuğu ise bir sefil olur.
Konuşabilen bir hayvan şöyle demiş: “İnsancıllık, en azından biz hayvanların acısını çekmediği bir önyargıdır.”
İşte biz insanlar birbirimizden korktuğumuz için devletler kuruyoruz. Polisler, askerler, kamuoyu. Ama tüm bunlar neye yarıyor ki?
İnsan akıbetinin efendisi değildir ve hiçbir zamanda olmayacaktır. İnsanın aklı onu daima bilinmeyen ve öngörülmeyen yeni şeyler öğrenmeye doğru götürecektir.
Sevildim, sevildim, sevildim... Yine de yeterince değil, zira insan asla yeterince sevemez, bir ömür buna yetmez.
Hayvan bize insandan daha yakın. Parmaklık, burada. Hayvanla yakınlık kurmak, insanla kurmaktan daha kolay.
İnsanlarla kuyruksuz maymunlar arasında ya da kuyruksuz maymunlarla kuyruklu maymunlar arasında keskin sınırlar olduğunu varsayarak yola çıkıyoruz ama aslında uğraştığımız, bilginin denizi üzerlerinden geçtiğinde ayakta durma kabiliyetini yitiren kumdan kaleler. Önce tepelere dönüşüyorlar, git gide daha da düzleşiyorlar ta ki evrim teorisinin bizi her zaman götürdüğü yere varışımıza kadar: Hafif eğimli bir kumsal.