Yalnız açığa çıkan ışığı görebiliyorsan, Yalnız söylenen sesi duyabiliyorsan, Ne görebiliyorsun, Ne duyabiliyorsun.
- Henüz kategori yok.
-
İstanbul'da 10 Kasım Pazartesi Elektrik Kesintileri: B…10.11.2025
-
Konya'da Duyulan Şiddetli Patlama Seslerinin Nedeni Be…10.11.2025
-
Müge Anlı'da Şoke Eden Vurgun: Kızları Ev ve Araba Sat…10.11.2025
-
Ede'de Acil Ambulans Sevkıyatı10.11.2025
-
Gelin Evi'nde 150 Bin TL'lik Büyük Ödül Sahibini Buldu…10.11.2025
-
Güntekin Onay'ı Hedef Alan Şüpheli, BeIN Sports Binası…10.11.2025
-
Cemre Baysel'in Aşk Hayatında Yeni Gelişme: Blok3 Sonr…10.11.2025
-
10 Kasım 2025 Pazartesi Tüm Kanalların Yayın Akışı: Sh…10.11.2025
-
ATV Canlı Yayın Rehberi: Frekanslar, Dijital Platforml…10.11.2025
-
Elle Fanning Başrollü 'Predator: Badlands' Gişede Seri…10.11.2025
- Tahir Musa Ceylan 534
- Abdülkâdir Geylânî 488
- Yalçın Küçük 436
- Recep Tayyip Erdoğan 253
- Adolf Hitler 252
- Schopenhauer 200
- Johann Wolfgang von Goethe 197
- Haruki Murakami 191
Liste
#farkındalık
Deme ki, "Ruhun yolunu buldum." Onun yerine de ki, "Yolumun üstünde yürüyen ruhu buldum." Bütün yolların üstünde yürüyen ruhlar için.
Zamanın, dolayısıyla yaşamanın şuuruna varabilmenin en iyi yolu, saatler ortasında yaşamaktır.
İnsanlar güncel yaşamın zorunluluklarıyla elleri kolları bağlı duruma sokmuşlardı kendilerini. Sanki sonsuz zamanları varmış gibi ,ertelemelerde yaşayıp durmuşlardı.
Benden 30 yaş büyük, annemin arkadaşı, Türkiye’nin ünlü ve sayılan bir yazarı olan o kadınla yaşadığımız o unutulmaz gecenin sabahında! ("Ne zaman fark ettiniz, erkeklerin zerre kadar ilginizi çekmediğini?" sorusu üzerine.)
Başka canlılara ‘ille ben’, ‘önce ben’ aymazlığımızda yaptıklarımızın yeni farkına varıyoruz. Acıtıyor, utandırıyor, öfkelendiriyor. Buradan yola çıkıp, türümüz olmasaydı dünya kurtulurdu demek kolay. Kolay olduğu kadar bizi umutsuz kılan, kötümserliği besleyen bir tutum. Salgın hastalıklar gibi yayılan, bizi edilgenliğe sürükleyen, totaliter rejimlerle güçlü liderlere kucak açmamıza neden olan, benden sonra tufan anlayışına çanak tutan bir tutum. Tarihimiz boyunca kabile, aile, din, devlet, cinsel aitliklerimizle taraflaştık. Hepsinde ‘öteki’ne karşı ayrı ‘biz’ler yarattık. Sıra tür aitliği oluşturmamızda. ‘Biz’ sözcüğünü biz insanlar anlamında kullanmamızda. Umudu öldürerek, kendimizden utanarak yaşayacaksak canlıları, dünyayı kucaklayan bir gelecek yaratamayız. Evrende başka olası hayatlara bizi düşmanlaştıracak ötekini beklemeden ‘Biz insanlar’ bilincine varabilmeliyiz.
Gösteri, insanların olup bitenleri görmezlikten gelmelerini ve yine de anlaşılabilen bir şey varsa bunu derhal unutturmayı büyük bir ustalıkla başarır.
Herkes büyük işler, büyük şahsiyetler, büyük sevinçler talep ederken, kendisini ve çevresindeki hayatı alışılmış bayağılığın,aptallığın ve hiçliğin hiç olmazsa bir milim üzerine çıkararak yükseltmek çok az kişiyi düşündürüyor.
İnsanlar şahsi sorumluluklarının farkına varmadığı sürece, ülkelerinin kalkınması da mümkün olmayacaktır. Her vatandaş yaşamın yaratıcısı olmalı.
Düşüncesiz olmayınız ! Kurtlar gibi kendi küçük , kişisel işleriniz ve kaygılarınızın çöplüğüne sokulmayınız .
Bu dünyayı bir hava kabarcığı bir serap gibi düşün. Dünyayı böyle gören kişiyi ölüm görmez.
Başkalarının kusurları kolayca görülür ama kendi kusurumuz görülmez; kişi komşusunun kusurlarını ayıklar bulur, kendi kusurlarını ise kumarda hile ile zar saklar gibi saklar.
Samimi olarak söylüyorum bir kadının iki seçeneği vardır, ya bir feministtir ya da bir mazoşist.
Feminizmden sonra aniden fark ettim: herkes aynı şekilde yaşamak zorunda değil. Hayal et!
İnsanlar bir şeyleri önce fark etmeden hissederler, sonra iç sıkıntı ve rahatsızlıkla fark ederler ve nihayet berrak bir zihinle düşünürler.
Bangladeş'i yaptığımda birkaç ay boyunca sabah akşam insanları arayıp buna katılıp buna bağlanmalarını sağlamaya çalıştım. Bugünlerde birini arıyorsun ve hayatın kabullenilmiş bir gerçeği olarak genelde bir şey bağışlıyorsun.