#cehalet

Bilgi artık insanların cebine kadar girdi. Herkesin elindeki akıllı cep telefonunda, insanlığın bugüne kadar sahip olduğu bilginin, internete aktarılmış büyük bölümü var. Yani bu çağın özelliği, herkesin bilgiyi cebinde, elinde taşıması. Ona ulaşıyor mu, o ayrı bir konu. Ama istediği an ulaşabilir. Daha önce yazmıştım, ama paradoksal olarak, bilgiye ulaşım kolaylaştıkça cehalet de artıyor. Çünkü insanlar ellerindeki akıllı telefonu genellikle sosyal medyaya girmek için kullanıyorlar. Ya da oyun oynamak için. Bilgi için kullanan çok az. En fazla gazete okuyorlar. Üstelik çağın sorunu, bilgiye ulaşmak değildir. Bilgi insanların ceplerine girmiştir. Esas olan o bilgiyi, analiz edip yorumlayabilmektir. İşte gerçek değişim ve dönüşüm, güç budur günümüzde. Olayları yorumlamak kolaydır. Ya da en azından çok zor değildir. Olguları yorumlamak daha zordur. Kavramları yorumlamak ise bundan da zordur. En zor olanı ise, olaylar, olgular ve kavramlar arasında bir korelasyon, diyalektik ilişki kurarak yorum yapabilmektir. İşte en zor olan ve günümüzde eksikliği çekilen budur.

Aslında öğrenirken, daha temelde yanlışlık yapıyoruz. Bildiğimizi sandığımız çoğu temel ve basit bilgiyi bile, doğru olarak bilmediğimizi görebiliriz şöyle bir kendimizi yoklarsak. Bizim asıl trajedimiz her şeyi bildiğimizi düşünürken, aslında daha alfabelik çocuk olduğumuzu fark edemememizden kaynaklanmaktadır. Bildiğimizi düşündüğümüz temel bilgiler eğer doğru kurulmazsa, onun üzerine eklediğimiz bilgiler de sağlam temeller üzerine oturmayacak ve eklektik olarak kalacaktır. "Ben bunu biliyorum." diyerek o bilgiyi bildiğimizi farz ediyor ve bir daha ona geri dönmüyoruz. İşte ana yanılsamamız, çeşitli konular arasında diyalektik bir ilişki kuramayışımızdan geliyor. Bunun sonucu ise sorgulamaktan kaçmamız oluyor. Sorgulamaktan kaçtığımız gibi, sorgulayanları da engellemek istiyoruz. Çünkü aslında kendi bilgimize, ya da inancımıza, düşüncemize güvenimiz yok. Einstein'ın dediği gibi, "Evrendeki en büyük ziyan sorgulama yeteneğini yitirmiş bir beyindir." Hepsi çürük temeller üzerinde yükseliyor. Kendi inancını, ideolojisini, dünya görüşünü tam olarak ortaya koyabilecek kaç tane insan vardır? Şu bir gerçek ki, bu tür insanların sayısı çok azdır. Bu psikolojik deneylerle kanıtlanmıştır. Çünkü insanların çoğu bilmeden inanırlar. Ta ki bir gün bilgi evimiz kafamızın üzerine çökene dek böyle de gidecek.

Liste
Yükleniyor…