#adalet

Bizim akrabalarımızla aramıza yapay sınırlar çekenler bizi burada açlığa yoksulluğa mahkûm edenler, bizi burada sınır ticaretine mecbur edenler yetmiyormuş gibi, savaş uçaklarıyla çocuklarımızı parçalayacaklar, arkasından bize hakaretler edecekler. "Tazminatı ödedik, daha ne istiyorsunuz?" diyecekler. Bunların hepsi onların burnundan fitil fitil gelecek. Sanmasınlar ki Pensilvanya'daki hocalarının dualarıdır. Bu, anaların beddualarıdır, âhıdır.

Bu halkın devleti yok diye zulüm politikaları dayatacaksanız, eksiklik bu ise artık Kürt halkı bu eksikliği gidermelidir. Kürt’ün Kürdistan’ı olmalı ki Roboski’nin hesabı sorulabilsin, bundan başka yolu yok. Hiçbir savcıdan, hiçbir mahkemeden adalet dilenmiyoruz. Olay çok açık. Bir yıldan beri neyi araştırıyorsunuz? Kürdistan köylüleri kendi arasında ticaret yapıyor. Burada kaçakçılık yok, kaçak olan sınırın kendisidir.

Birkaç yıl önce Times'da verilen bir haberi doğrusu içim ferahlayarak okumuştum. Kapısının önünde tasmaya vurulmuş, iri yarı bir köpek besleyen bir İngiliz lordu'nun bir gün bahçede yürürken köpeğine bakmak aklına gelmiş, yanına gidip hayvanın başını okşamış. Bunun üzerine köpek bir atılışta lordun kolunu parçalamış: Hayvan gayet haklıydı, sanki bununla şunu söyler gibiydi: 'Sen benim efendim değilsin, benim şu kısa hayatımı cehenneme çeviren şeytanımsın'. Dileyelim, köpekleri zincire vuran bütün insanların akıbeti olsun bu.

Bütün ihtilalat ve fesadın asıl madeni ve bütün ahlâk-ı rezilenin muharrik ve menba'ı tek iki kelimedir: Birinci Kelime: "Ben tok olsam, başkası açlıktan ölse bana ne!" ... İkinci Kelime: "İstirahatim için zahmet çek; sen çalış, ben yiyeyim."

Liste
Yükleniyor…