- Henüz kategori yok.
-
Güller ve Günahlar 5. Bölümde Berrak'ın İntihar Girişi…08.11.2025
-
Monaco-Lens Maçı Öncesi Kadrolar Netleşiyor: Pogba Yok…08.11.2025
-
Espanyol, Villarreal'ı Ağırlıyor: Gerard Moreno Dönüş …08.11.2025
-
Chelsea - Wolverhampton Maçı Öncesi Sakatlıklar ve Enz…08.11.2025
-
Le Havre-Nantes Karşılaşması: Erken Gol ve Kaleci Carl…08.11.2025
-
Rhein Derbisi'nde Mönchengladbach, Köln'ü Üç Golle Geç…08.11.2025
-
Dilek Kaya İmamoğlu'ndan Ekrem İmamoğlu Vurgusu ve İBB…08.11.2025
-
Rhein Derbisi: Mönchengladbach - Köln Maçında Goller v…08.11.2025
-
Uluslararası İş Birliğiyle Portekiz, Dev Uyuşturucu Se…08.11.2025
-
Vince Gilligan'ın Pluribus Dizisi Apple TV+'ta Başladı…08.11.2025
- Tahir Musa Ceylan 534
- Abdülkâdir Geylânî 488
- Yalçın Küçük 436
- Recep Tayyip Erdoğan 253
- Adolf Hitler 252
- Schopenhauer 200
- Johann Wolfgang von Goethe 197
- Haruki Murakami 191
Liste
#abartı
2012'de İngiltere'ye attığım golü babamdan daha çok seviyorum. Aslında "karımdan daha çok seviyorum" demek isterdim ama Helena beni eve almaz.
İnsan yalan söylediği anda, beyin kanamasından ölse, dünya öyle boşalırdı ki dinozorlara yeniden yer açılırdı.
Yedi tane Dünya Güzeli ile birlikte olduğumu söylüyorlar… Bu yanlış; sadece dört tanesiyle birlikte oldum. Üçünü reddettim.
Kızışmış bir kadının eline düşmektense, bir katilin eline düşmek daha iyi değil mi?
Kadınların, toplam on dakika sürmüş bir olayı bir saatte anlatma yeteneklerine öteden beri hayran olmuşumdur.
Fazla abartmayın. Çünkü yerlere göklere sığdıramadığınız aşk, Bir gün bir hoşçakala sığacak.
Japonca öğrenmek için en iyi yol, Japonya'da, Japon ailesi tarafından yetiştirilen bir Japon bebek olarak doğmuş olmaktır.
Abartı, insanın bilgisinin veya zevkinin sığlığını gösteren bir muhakeme savurganlığıdır.
Bir şeyi çok fazla öven insan ya kendisiyle ya da karşısındakilerle dalga geçiyordur.
Girdik bile. Bakıyoruz. 12. sorunun cevabı... Maalesef Londra. Yıl 1825. İngiltere topraklarındayız. Dün gibi hatırlıyorum. Soğuk bir ilkbahar günü, yıl 1825. İlk hayatımdayım. Bundan önceki ilk yaşamımdayım. Londra sokaklarında su satıyorum. Karşılığında ekmek alıyorum. Bir baktım birileri tuhaf giysilerle yürüyorlar. Böyle ayaklarının altına böyle sivri sivri bir şeyler takmışlar. "Hayrola?" dedim, "Ne oluyor?" Dediler ki koşacağız. "Nerede?" dedim. "Şu arka sokağın orada bir geniş alan var." Koştular. Biz akşamları o sahada futbol oynardık. Olay Londra'da oldu.
Hayır yok öyle bir şey, attıysam da ben attım, Zidane ortaladı, Dakika 85...Ancelotti'yle Costacurta'nın arasından kalktım, kafayı vurdum...Tamam!