Dindarlığım işlerimin ilerlemesine engel olmadı, bana büyük bir güç sağladı. Bazı işlerimde günlerce, aylarca, hatta yıllarca çalıştıktan sonra başarılı olamadım. Aklımın erdiği kadar uğraştım, başarılı olamadım. “Allah böyle istedi“ dedim ve rahat ettim.
- Henüz kategori yok.
-
Erbaaspor - İnegölspor Maçı: Tarih, Saat ve Canlı Yayı…08.11.2025
-
Süper Lig: Trabzonspor - Alanyaspor Maçı Öncesi Son Du…08.11.2025
-
Yasemin Ergene'nin Boşanma Sonrası Yeni Yaşamı: Sosyal…08.11.2025
-
Girona Küme Düşme Hattından Çıkış Arayışında: Alavés M…08.11.2025
-
Adanalı Genç İş İnsanı Mehmet Hanifi Kalo Hayatını Kay…08.11.2025
-
Irmak Ünal'dan Kanserle Mücadele Sürecine Dair Samimi …08.11.2025
-
Schalke ve Elversberg Zirve Yarışında: Gençler Sahne A…08.11.2025
-
Premier Lig'de Büyük Heyecan: Tottenham - Manchester U…08.11.2025
-
Şanlıurfaspor'dan PFDK Kararına Sert Tepki: İtiraz Red…08.11.2025
-
Gaziantep'te Umre Yolcusunu Karşılamaya Giden Aile Tra…08.11.2025
- Tahir Musa Ceylan 534
- Abdülkâdir Geylânî 488
- Yalçın Küçük 436
- Recep Tayyip Erdoğan 253
- Adolf Hitler 252
- Schopenhauer 200
- Johann Wolfgang von Goethe 197
- Haruki Murakami 191
Liste
Vehbi Koç
Babamın babası Koçzade Hacı Mehmet Efendi Vilayet Meclisi Umumi azalığı yapmış, Ankara'da iyi tanınmış, zaman zaman taahhüt işlerine girmiş, buğday ticaretiyle uğraşmış, hareketli bir insandı. Babam Koçzade Hacı Mustafa Efendi'yse medreseye devam etmiş, hoca olmuş, fakat hiçbir iş yapmamıştı. Babasından kalan binalardan gelen paralarla ailesini geçindirirdi. Hayatı sadeydi; erken yatıp erken kalkar, zamanının büyük bir kısmını evde geçirirdi. Boş kaldığı zamanlarda dini kitaplar okurdu.
Ekonomisi kuvvetli olan memleketlerde demokrasi vardır. Demokrasisi olan memleketlerde de özel sektör vardır.
Bir grup veya şirketin muvaffakiyetinde çalışanların payı yüzde 60, sermayenin payı yüzde 40’tır.
Yeni bir işe girmeden önce konuyu iyice incelemek ve o işten anlayan bir veya birkaç kişiyi yanına alarak birlikte çalışmak başarılı olmanın en başta gelen şartlarındandır.
İşadamının çalışmasında dengeli olması, çalışmayla birlikte sporunu, eğlenmeyi, dinlenmeyi bırakmaması gerektiğini 1935 yılında öğrenmiş oldum. Bunu öğrenmeden önce en genç yaşlarımı zevksiz ve neşesiz geçirmiştim. Şimdi o günleri hatırladığım zaman ne kadar akılsızca düşünmüş olduğumu görüyorum. Doktora gitmek şart, ama doktorun dediğine inanmalı, sinirleri bozmadan çalışmak için dengeli bir hayat yaşamaya dikkat etmeli.
Japonya'da siyasal ve ekonomik hayatta istikrarı koruma bahsinde herkesin kendini sorumlu hissetmesi, orada gördüğüm en ibret verici hususiyetti. Politikacı, bürokrat, aydın, işadamı, işçi ve tümüyle halk, bana imrendirici bir dayanışma içinde göründü. Birbirimizi yemekle kaybettiğimiz zamanlara acıdım.
Japonları ben şöyle tanıyorum: Çalışkan insanlardı. İmrenilecek bir çalışma disiplinleri vardı. Her kademedeki Japon, görevini ve sorumluluğunu çok iyi biliyordu. Onlar kadar yaptıkları işe sevgiyle bağlanan insanlar görmemiştim. Adeta ibadet eder gibi çalışıyorlardı.
Özel sektör, benim çalışma hayatım süresince doğdu, büyüdü ve bugünkü hüviyetini kazandı. Onu biraz da kendi çocuğum gibi görüyorum.
Bir gün bana iş hayatımda karşılaştığım en büyük güçlüğün ne olduğu sorulursa vereceğim cevap şu olacaktır: Çalışma hayatımda iş yapmaktan, iş bulmaktan, para kazanmaktan hiç sıkıntı çekmedim. En çok adam idare etmekten sıkıntı çekmişimdir.
Her insana şu öğütlerde bulunuyorum. Çalışmak için zaman ayırın. Çalışmak, muvaffakiyetin bedelidir. Düşünmek için zaman ayırın. Bu, kudret ve kuvvetin kaynağıdır. Eğlenmek için zaman ayırın. Bu, genç kalmanın sırrıdır. Okumak için zaman ayırın. Okumak, bilginin temelidir. İbadet için zaman ayırın. Bu yücelmenin yolu, gözlerden ve ruhtan dünyevi kir ve tozların yıkanmasıdır. Başkalarına yardım için zaman ayırın. Bu, saadetin kaynağıdır. Sevmek için zaman ayırın. Bu, hayatın kutsallıklarından biridir. Hayal için zaman ayırın. Bu, ruhu yıldızlara eriştirir. Gülmek için zaman ayırın. Gülmek, hayatın yükünü hafifletir. Plan için zaman ayırın. Bu, diğerlerini yapabilmek için lüzumlu zamana sahip olmanın sırrıdır.
Ben varlıklı ve tanınmış bir çok kişinin itibar ve servetlerini kaybettiklerine tanık oldum. Lüks merakı, bol paralar harcanan şatafatlı yurtdışı gezileri, gereksiz borçlanmalar bu çöküşlerin başlıca sebepleriydi. Bu inançladır ki, gençlere çeşmenin suyunun her zaman gür akmayacağını hesaba katarak tedbirli olmalarını hatırlatmayı görev saymışımdır. Bana "çok tutumlu" hatta "cimri" diyenlere güler geçerim.
Bir insanın sağlığını koruması için şu dört hususu dengeli bir şekilde ayarlaması gerekir: çalışma, eğlence, dinlenme ve spor.
İlerlemek istiyorsanız, büyük çapta işler kurmak kararındaysanız iyi öğrenim göreceksiniz, alçak gönüllü olacaksınız, çok çalışacaksınız, adam yönetme sanatını her gün biraz daha öğrenmeye çabalayacaksınız, dürüstlükten ayrılmayacaksınız.
Doğru iseniz, azimli iseniz, her çareye başvurmanız ve hakkınızı aramanız gerekir, iş düzelir.
Ne kadar varlıklı olursanız olun, en büyük makama geçseniz bile kibir insana pahalıya mal olur. Servetine, mevkiine dayanarak yüksekten atanları, kafa tutanları, karşısındakini küçük görenleri de tanıdım. Birçoklarının sonradan işleri bozulduğu zamanki durumlarını da gördüm.
Şahsi düşüncelere, kaprislere kapılarak beceriksiz, kabiliyetsiz adamları iş başına getirmeyiniz. Bütün şirketler kabiliyetli insanların omuzlarında yükselmektedir. Bugün çalıştığımız Ford, Siemens, General Electric gibi müesseseler en büyük misaldir.
Bazı insanlar ödünç bir şey alır, günlerce unutur, geri vermezler. Karşısındaki utanır, isteyemez, sesini çıkaramaz, fakat o kimse hakkında olumsuz bir kanıya sahip olur. Bunun için ödünç şeyin zamanında geri verilmesine çok dikkat etmenizi tavsiye ederim.
İnsan ne olursa olsun, kendinden küçüğüne ve büyüğüne, karşısındakinin mevkiine, işine, sanatına bakmadan, ayrım gözetmeden, güler yüz göstermeli, tatlı sözden ayrılmamalıdır.
Beni ve kuruluşumu ayakta tutan şey, Allah'tan başka hiç bir güce dayanmamak oldu. “Duvara dayanma yıkılır, insana dayanma ölür“ atasözünü bunun için çok beğenirim.