Devlet kaprisleri, merkezileşmeleri, tarifeleri, üniversiteleri, devlet dinleri, enflasyonist ya da tekelleştiren bankaları, kısıtlamaları, kısıtlamaları, ahlaki durumları ve vergilendirmeyle eşitlemeleri! Ve şimdi, pek çok sisteme boşuna toplumsal bedene zarar verdikten sonra, onların, tüm sistemleri reddetmeleri gerektiği yerde bitmelerine izin verin.
- Henüz kategori yok.
-
9 Kasım Günlük Burç Yorumları: Gezegenlerin Etkisiyle …09.11.2025
-
TOKİ Yüzyılın Konut Projesi Başvuruları Başladı: E-Dev…09.11.2025
-
İrem Derici ve Melih Kunukçu Aşkında Son Perde: Ayrılı…09.11.2025
-
Aynadaki Yabancı 6. Bölüm: Gerçekler Açığa Çıkıyor, Te…09.11.2025
-
Portekiz Ligi: Santa Clara, Sporting Karşısında Erken …09.11.2025
-
MasterChef Türkiye'de Haftanın Eleme Heyecanı: 7 Kasım…09.11.2025
-
8 Kasım 2025 Çılgın Sayısal Loto Sonuçları Belli Oldu:…09.11.2025
-
Ben Leman'da Gerilim Dorukta: Kaybolan Çocuklar İçin U…09.11.2025
-
Parma - Milan Maçı Ne Zaman, Hangi Kanalda? İşte Serie…09.11.2025
-
Hertha Berlin'in Genç Yıldızı Kennet Eichhorn Avrupa D…09.11.2025
- Tahir Musa Ceylan 534
- Abdülkâdir Geylânî 488
- Yalçın Küçük 436
- Recep Tayyip Erdoğan 253
- Adolf Hitler 252
- Schopenhauer 200
- Johann Wolfgang von Goethe 197
- Haruki Murakami 191
Liste
Frédéric Bastiat
Yanlış yönlendirilmiş kamuoyu, aldatıcı olanı onurlandırır ve onurlu olanı umutsuzlaştırır, erdemi cezalandırır ve yardımseverliği ödüllendirir, zararlı olanı teşvik eder ve yararlı olanı cesaretlendirir, aldatmacayı alkışlar ve ilgisizlik veya hakaret altında gerçeği boğar sadece korkunç felaket dersleri ile restore edildi.
Bir ulusun yozlaşan bütün toplumsal güçleriyle beraber kirlenern hukuk da -dengeleyici rolünden ziyade- kendi asli amacının tersine hareket eden doymak bilmez bir unsura dönüşür. Suçu denetim altına almasını beklediğimiz hukukun bizzat kendisi, cezalandırılması gereken bir zorba haline gelir.
Özgürlük nedir? Özgürlüklerin toplamıdır. Özgür olmak, kendi sorumluluğunda olmak, düşünmek ve hareket etmek, konuşmak ve yazmak, çalışmak ve ticaret yapmak, öğretmek ve öğrenmek, yalnız olmak özgür olmaktır.
Çalışmanın zahmetli bir süreç olması ve insanın acıdan kaçınma eğilimi sebeblerinden ötürü insanın yönelenebileceği en kolay yöntem gasptır. Tarih boyunca ne din ne de genel ahlak bu eğilime engel olamamıştır.
Yasanın niteliği adaleti sağlamaktır. Öyle ki, insanların kafasında hukuk ve adalet aynı ve aynı şeydir. Hepimizin içinde yasal olan her şeyin meşru olduğuna inanmak için güçlü bir önerme var.
Bunun adı kardeşlik: ‘Sen ürettin, ben üretmedim; biz dostuz; haydi paylaşalım’, ‘sen bir şeye sahipsin; ben bir şeye sahip değilim; biz kardeşiz; haydi paylaşalım.
Kanunun bir yağma aracına dönüştürülmesi. Böyle bir sapkınlığın sonuçları nelerdir? ilk olarak, adalet ve adaletsizlik arasındaki ayrımı herkesin vicdanından siler.
Bireyselliğine saygı gösterildiği, emeğini özgürce kullanabildiği ve emeğinin karşılığı da kuruma altında olduğu sürece hiç kimse yönetime karşı gelmeyecektir.
Modern dünyada , sosyal adalet ya da keyfi olarak belirlenmiş bir gelir seviyesi yasa koyucuların hedefi olmuştur. Bu sadece verimsiz değildi; ahlaksızcaydı da.
Şimdiye kadar yasa yapma hakkı hep küçük bir kesimin elinde olduğu için , yasal gasp küçük bir azınlığın çoğunluğa uyguladığı zulüm olarak karşımıza çıkmıştır.
Madem insanlar kendi kendilerine karar almakta bu kadar yetersizdirler, öyleyse demokratik seçme hakkı konusundaki bunca ısrar ve gevezelik neden?
Yasa koyucular ve atanmışları da insan ırkına ait değil mi? Yoksa kendilerinin insanlığın geri kalanından daha ince bir kilden yapıldığına mı inanıyorlar?
Ödedigimiz vergilerin büyük bir kısmı imtiyaz yasaları ve sübvansiyonlarla [devlet tarafından para yardımı (destekleme)] zengin kesime geçiriliyor.
Hukuk ve ahlak birbiriyle çelişiyorsa, vatandaş ahlaki anlamını kaybetme veya hukuka olan saygısını kaybetme konusunda acımasız bir alternatiftir.
Bireysellik, özgürlük ve mülkiyet, insanlar yasa yaptığı için var değildir. Bilakis, halihazırda bulunan bu üç unsur insanı yasa yapmaya sevk etmiştir.
Ey kendini bu kadar büyük insanlığı bu kadar küçük sayan, her şeyi düzeltmek isteyen sefiller; Siz önce kendinizi düzeltin, bu size yeter de artar.
Sonunda, suçu denetim altına alarak azaltılması beklenen hukukun kendisi, cezalandırılması gereken kötülüklerin kaynağı haline getirilmiştir.
Acaba, yağmacılık nasıl durdurulabilir? Bunun yanıtı açıktır: O, ancak, çalışmaktan daha ıstırap verici ve tehlikeli kılındığı zaman durdurulabilir.
Tarihten beri barbarlığın gölgesi medeniyet çağını karartmıştır ve medeniyet, cehalet ve barbarlığın varlığını koruduğu zamanda serpilmiştir.
Yağmalamanın, ahlaksızlaştığı anda ahlaksızlığını yitirdiğini düşünen insanlar var. Şahsen daha endişe verici bir durum düşünemiyorum.
Yağma bir yaşam tarzı olduğunda, erkekler kendileri için onu yetkilendiren yasal bir sistem ve onu yücelten ahlaki bir kod oluştururlar.
Yanlış bir yolda tutarsızlık kaçınılmazdır; öyle olmasaydı insanlık feda edilirdi. Sahte bir prensip asla gerçekleşmedi ve asla olmayacak.
En acil ihtiyaç, Devletin öğretmesi değil, eğitime izin vermesidir. Tüm tekeller tespit edilebilir, ancak hepsinden kötüsü eğitim tekeli.