Yozlaşmış toplumlarda yaşamak durumunda olmak öyle bir şeydir ki, insan kazara bir çukurun içine düşse ve -tesadüf bu ya - düştüğü yer bir lağım çukuru olsa ama nasılsa üstüne bir damla bile pislik sıçratmadan bir kenarda durmayı başarıp imdat istese ve birileri gelip onu oradan kurtarsa gene de kolay kolay atamaz üstüne sinen pis kokuyu
a0! ..
- Henüz kategori yok.
-
Aleyna Solaker'den 'Güller ve Günahlar' Rolü ve Kadın …08.11.2025
-
Altınkılıç, Kenan ve Zayn Sofuoğlu ile Sağlıklı Yaşam …08.11.2025
-
Chelsea ve Wolverhampton Karşı Karşıya: Liam Delap ve …08.11.2025
-
Güller ve Günahlar 5. Bölümde Berrak'ın İntihar Girişi…08.11.2025
-
Monaco-Lens Maçı Öncesi Kadrolar Netleşiyor: Pogba Yok…08.11.2025
-
Espanyol, Villarreal'ı Ağırlıyor: Gerard Moreno Dönüş …08.11.2025
-
Chelsea - Wolverhampton Maçı Öncesi Sakatlıklar ve Enz…08.11.2025
-
Le Havre-Nantes Karşılaşması: Erken Gol ve Kaleci Carl…08.11.2025
-
Rhein Derbisi'nde Mönchengladbach, Köln'ü Üç Golle Geç…08.11.2025
-
Dilek Kaya İmamoğlu'ndan Ekrem İmamoğlu Vurgusu ve İBB…08.11.2025
- Tahir Musa Ceylan 534
- Abdülkâdir Geylânî 488
- Yalçın Küçük 436
- Recep Tayyip Erdoğan 253
- Adolf Hitler 252
- Schopenhauer 200
- Johann Wolfgang von Goethe 197
- Haruki Murakami 191
Liste
Celal Yalınız
Cennet, cehennem hikayeleriyle yıkanmış beyin doğru düşünme yetisini kaybeder. Boş inançlara saplanıp kalır, gerçeklere ulaşamaz. Bir kez sakatlandıktan sonra beynimizi sağlığına kavuşturmak çok zordur. Ancak, çok okumakla, kültürümüzü genişletmek ve derinleştirmekle belki sağlanabilir.
Bir kere hayatta hiçbir göreve zirveden başlanmaz! Basamaklar, hak edildikçe ağır ve emin adımlarla çıkılır. Hemen zirveye oturanlar veya oturtulanlar basamakları tanımadıkları için kolayca aşağı yuvarlanır ama emin adımlarla hedefe ulaşanlar yerlerinden edilemezler kolay kolay.
Çünkü bizler, tıpkı demokrasi gibi, sosyal adalet gibi komünizmi de komünisti de bir türlü bilemiyor, anlayamıyor, öğrenemiyoruz. Bundan dolayı “komünist” lafını bir meyhane küfrüne, “komünizm"i de çocuk masallarının umacısına benzettik…
“Ben doğal bir insanım” İhtirasım yok. Paraya önem vermem. Mevkileri takmam. Bunun için sizlerin katlandığınız nice maskaralıklardan uzağım. Sizin burjuva kalıplarınıza metelik vermem. Hepinize de içimden kıs kıs gülerim.
Büyük adam, kendisine sunulmuş olan çeşitli bilim dallarından birine kendini kaptıran ve böyle yaptığı için de diğer bilim dallarını ihmal ederek seçtiği dalda ilerleyen adamdır!
Büyük adam, kendisine sunulmuş olan çeşitli bilim dallarından birine kendini kaptıran ve böyle yaptığı için de diğer bilim dallarını ihmal ederek seçtiği dalda ilerleyen adamdır!
Memlekete hizmet etmek istiyorsan, bunu, kimseye duyurmadan, belli etmeden yapacaksın. Aksi halde, ne yapar eder engellemeye çalışırlar.
Türkiye’de on kişinin tabanca taşıma hakkı varsa biri de benim! Cumhuriyet’e karşı görevimi yapmak için tabanca taşıma ruhsatımı istiyorum!..
Benim gibi adam dolandırılır mı?’ diyecek değilim” der. “Ben bu parayı, kenefte işimi görürken kubur deliğinden içeri düşürdüm ve unuttum!..
Türkiye’de ‘aydın’ geçinenler ‘Doğu’ya doğru seyreden bir geminin güvertesinde ‘Batı’ yönünde koşturarak ‘Batılılaştıklarını’ sanırlar!
Eğer sizin aklınız matematiğe eriyorsa artık coğrafyadan iyi sonuç almanız beklenemez. Çünkü aklınızı hep matematiğe yorarsınız…
Nice köpekler selâmet sahiline yüzerken lüzumlu talim ve terbiyeyi almayan bir insan olarak ben dalgalarda boğuluyorum…
İstanbul sokaklarında kolu bacağı acayip bir şekilde çarpılmış dilencilere rastlıyordum. Doğa, böylesine ucubeler yaratmaz.
Elli yaşındaki biri iki defa yirmi beş yaş hayatını mı yaşamıştır sanıyorsunuz? İnsan hayatı dilimlere bölünmez bir bütündür.
Türkiye Doğu’ya yol alan bir büyük gemi. Bu geminin içinde Batı’ya koşanlar var.” Ve biz de bunu “Batılılaşmak” sayıyoruz…
Tanzimat ilan ettik, olmadı. Meşrutiyet ilan ettik, olmadı. Cumhuriyet ilan ettik, olmadı. Yahu, biraz da ciddiyet ilan etsek!
Evinde yapılan arama esnasında polis duvarda duran Karl Marx portresini sorunca “Rahmetli babam” diye cevaplamıştır.
Bunların hepsi bilirsin ki rolden ibarettir. İşte bizim cumhuriyetimiz de ‘Yaşasın cumhuriyet’ rolünden ibarettir.
Yalnız, demokratikleşmenin Türk toplumu içinde ‘yozlaşmaya’ yol açabilir. Çok dikkatli davranılması gerekir.
Hiçbir kadını kendi yaşadığı ortama çekip mutsuz etmeye hakkı olmadığını” düşündüğü için bekâr kaldım.
Hiç bir yoğurtçunun yoğurt olduğu görülmediği gibi, hiç bir Türkçünün de Türk olduğu görülmemiştir.
Sen ilkbaharsın, ben ise sonbahar. Bunların ikisi de bahardır ama bir araya gelmezler, gelemezler
a0!..
Ben hangi yolu seçeyim? Hangi mesleğe geçeyim? Dişçi, ateşçi, memur… Bir sakallı bilmeceyim!