Yeniliyor, tüketiliyor olmanın da bir zevki vardır.
- Henüz kategori yok.
-
Erbaaspor - İnegölspor Maçı: Tarih, Saat ve Canlı Yayı…08.11.2025
-
Süper Lig: Trabzonspor - Alanyaspor Maçı Öncesi Son Du…08.11.2025
-
Yasemin Ergene'nin Boşanma Sonrası Yeni Yaşamı: Sosyal…08.11.2025
-
Girona Küme Düşme Hattından Çıkış Arayışında: Alavés M…08.11.2025
-
Adanalı Genç İş İnsanı Mehmet Hanifi Kalo Hayatını Kay…08.11.2025
-
Irmak Ünal'dan Kanserle Mücadele Sürecine Dair Samimi …08.11.2025
-
Schalke ve Elversberg Zirve Yarışında: Gençler Sahne A…08.11.2025
-
Premier Lig'de Büyük Heyecan: Tottenham - Manchester U…08.11.2025
-
Şanlıurfaspor'dan PFDK Kararına Sert Tepki: İtiraz Red…08.11.2025
-
Gaziantep'te Umre Yolcusunu Karşılamaya Giden Aile Tra…08.11.2025
- Tahir Musa Ceylan 534
- Abdülkâdir Geylânî 488
- Yalçın Küçük 436
- Recep Tayyip Erdoğan 253
- Adolf Hitler 252
- Schopenhauer 200
- Johann Wolfgang von Goethe 197
- Haruki Murakami 191
Liste
Benzer Sözler
Kendini hafifçe korkutma ve öylece tutmayla, şiddetle korkarak ondan kurtulmanın verdiği bir mutluluk vardır.
Toplum, kadının teslimiyetini bir kurban ayini olmaktan çıkarıp özgürleştirirken bir yandan da her defasında yine aynı deneyime mahkûm eder onu.
Mayayı keşfettiğinde ekmekten önce şarap yapmış bir soydan geliyoruz; insan hakkında biraz daha düşünmemiz ve duyguyu doymaktan önceye almamız gerekiyor.
Çünkü bir insan ancak kendi nesnel tutkularını bilir. Ve tesadüfen bir resimden tanıdık bir yüz çıktığı zaman bu ona büyük bir haz verir.
Yalnız başıma sürünerek kendime döndüm, sadece eskisinden daha da mutsuz olduğumu gözlemlemekten memnun oldum, çünkü yalnızlığıma yeni bir tür sıkıntı ve gerçek duyguya benzeyen bir şey getirmiştim.
Kopernik de bir Aristotales müridi idi, ama, bir yola çıktı ve sonunda, Aristotales fiziğini yıktı. İstemeden yıktığından emin olabiliriz. Mustafa Kemal'in de yola çıkarken, bu yolculukla, yıktığını yıkacağını bildiğini söyleyemeyiz.
Paradoks mu yoksa tarihli toplum ile fiziksel toprağın baskısı mı; Balzac kralcı idi ve ancak burjuva ve cumhuriyetçi romanlar yazıyordu.. Çernişevski narodnik idi, ama, naif sosyalist romanlarını okumaya hiç doyamadık.
Travesti'lerin eski hallerini anlayabildiklerini sanmıyorum. Yine de daha iyi bir benzetme ile anlatamadığım için özürlerimi yazabiliyorum; hal şu ki, teslimiyetçilerin, teslim ettikleri ile şiirsel bir münasebet içinde olmaları mümkündür, bu teslim edenlerin teslim alanlarla özdeşleşmeleri halidir. Bir başka açıdan yaklaşacak olursak, bakırcının yaptığı ibriğe tapınması halidir.
Mükemmel, dört başı mamur, bir çöküş tablosunun önündeyiz; her çöküş, dirijanları babında bir miyobi veya aymazlık halidir, bunu da tekraren müşahede edebiliyoruz. O halde Cumhuriyet'in zıddı kadroları yetiştirmeyi ve Cumhuriyet'i zıddına teslim etmeyi, teslimiyetçilerin anlamaları imkansızdır; buna 'anlaşılmazlık' teoremi' diyebiliriz.
Şimdi 'Cumhuriyet' çökmektedir; kendi zıddını, temel yıkıcılarını yaratabilmiş ve kendini, kendi devamından koruyabilmek tutuculuğuyla, kendi eliyle, zıddına teslim etmiştir.
En şiddetsiz toplumlar, geçmişi ve geleceğinde, en yoğun şiddet içeren toplumlardır.(1986)
Beni ancak bir âmâ gördü, göremeden anladı neler hissettiğimi. Dertsize zevâl olmaz. Bana ancak dilsiz anlattı dili olanın dile getiremediklerini. Teşbihte kusur olmaz.