Samilerin görüş perdesinde ara tonlar yoktu. Onlar, dünyayı her zaman dış hatlarıyla gören, temel renklerin daha doğrusu siyah ile beyazın egemen olduğu bir halktı. Kuşkuyu —bizim modern dikenli tacımızı— hor gören dogmatik bir halktı. Bizim metafizik zorluklarımızı, içe bakışla ilgili sorgulamamızı anlamazlardı. Bizim daha ince nüanslar hakkında tereddüt eden heyetimize aldırmaksızın sadece doğruyu ve yalanı, inanç ile inançsızlığı biliyorlardı.
- Henüz kategori yok.
-
Uzun Süreli Melatonin Kullanımının Kalp Sağlığına Olas…08.11.2025
-
Körfez'in Nefes Kesen Derbisi: Al-İttihad ve Al-Ahli K…08.11.2025
-
Yeşil Vatan Seferberliğiyle Geleceğe Nefes: Sinop ve S…08.11.2025
-
Arteta'dan Sunderland Maçı Öncesi Arsenal Değerlendirm…08.11.2025
-
Beşiktaş'ta Yeni Futbol Komitesi Göreve Başladı: Tammy…08.11.2025
-
Bundesliga'da Büyük Çalkantı: Bayern Serisi Bitti, HSV…08.11.2025
-
Juventus-Torino Derbisi: Serie A'da Zirve Mücadelesi v…08.11.2025
-
Marsilya'nın Gözü İsmail Yüksek'te: Fenerbahçe Satışa …08.11.2025
-
Atletico Madrid, Metropolitano'da Levante'yi Ağırlıyor…08.11.2025
-
Sunderland - Arsenal Karşılaşması Öncesi Kapsamlı Bakı…08.11.2025
- Tahir Musa Ceylan 534
- Abdülkâdir Geylânî 488
- Yalçın Küçük 436
- Recep Tayyip Erdoğan 253
- Adolf Hitler 252
- Schopenhauer 200
- Johann Wolfgang von Goethe 197
- Haruki Murakami 191
Liste
Benzer Sözler
İnançlı bir Hristiyan'a karısının onu aldattığını, ya da yoğurt yerse görünmez olacağını söyleseniz o da herkes gibi bunların doğru olup olmadığını anlamak için deliller arayacak ve bunlara herkes ne kadar inanırsa o ölçüde inanacaktır. Ama aynı adama, başucunda tuttuğu kitabın, içinde yazan her türlü inanılmaz iddiayı kayıtsız şartsız kabul etmediği takdirde onu cehennem ateşinde yakacak görünmez bir tanrısal varlık tarafından yazıldığı söylenmiştir ve bu kişi göründüğü kadarıyla bunu doğrulayacak hiçbir kanıt aramamaktadır.
Din, hiçbir insanın emin olmasının mümkün olmadığı şeyler hakkında eminmiş gibi davranmanın saygıdeğer bir davranış kabul edildiği tek tartışma alanıdır.
İnsanın hayattan zevk alabilmesi, dünya nimetlerini anlayabilmesi ve çalışma azmine sahip olarak yaşayabilmesi için 'bir şeylere inanması' şarttır. Biz Türkler için din, aile bağı, atalarımızdan gelen örf ve adetler çok önemlidir. Bunlara sahip çıkın.
Din, denenmemiş inancı, kurumların gücü ve zamanın geçişi aracılığıyla sarsılmaz gerçeğe dönüştürmekle ilgilidir.
Şüphecilik olmazsa, kutsal kabul edilen, ancak gerçekte gerçeklere dayanan hiçbir temeli olmayan, incelenmemiş inanç sistemlerine saplanıp kalabiliriz.
Yalnızca kendi kültürüne saplanırsan başka kültürlerdeki binlerce güzel şeyi kaçırırsın ve bundan da önemlisi pek çok gerçeği atlarsın!
Tanrı var ama ben inanmıyorum ya da Tanrı yok ama ben inanıyorum önermeleri paradoksal bir şekilde eğer Tanrı varsa inanmak anlamsızdır, eğer Tanrı yoksa inanma bir zorunluluğa dönüşmektedir anlamına gelirler. Eğer bir şey yoksa ona inanmak lazımdır. Öyleyse Tanrı'ya inanmak o'nun varlığından, belirginliğinden ve şu anda buradalığından kuşkulanmak demektir.