Ne çocukluğum vardı ama. Bir keresinde benim yaşlı adam doğum günümde bana yarasa hediye etmişti. Onunla oynadığım ilk gün uçup gitmişti.
- Henüz kategori yok.
-
Fransa Ligue 1'de Marsilya - Brest Maçı: Kritik Randev…08.11.2025
-
Mevsimlik Lezzetlerle Sonbahar Sofralarına Özel Risott…08.11.2025
-
Galatasaray'ın Şampiyonlar Ligi Hedefi ve Mali Zaferle…08.11.2025
-
Sevilla'dan Tarihi Zafer: 14 Yıllık Hasret Guadalquivi…08.11.2025
-
Suudi Arabistan Pro Lig: Al Fayha - Al Akhdoud Karşıla…08.11.2025
-
Lando Norris Sao Paulo Sprint'i Domine Etti, Piastri'n…08.11.2025
-
West Ham United, Burnley Karşısında Kritik Maça Çıkıyo…08.11.2025
-
Türk Telekom - Karşıyaka Maçı Öncesi: Yükselişteki Baş…08.11.2025
-
Bundesliga: Union Berlin, Zirvedeki Bayern Münih'in Ye…08.11.2025
-
Amedspor Taraftarından Hatayspor'a Sıcak Karşılama, Gö…08.11.2025
- Tahir Musa Ceylan 534
- Abdülkâdir Geylânî 488
- Yalçın Küçük 436
- Recep Tayyip Erdoğan 253
- Adolf Hitler 252
- Schopenhauer 200
- Johann Wolfgang von Goethe 197
- Haruki Murakami 191
Liste
Benzer Sözler
Ben küçükken Superman'i örnek alırdım. Benle onun arasında birçok ortak nokta olduğunu düşünürdüm. O, her zaman telefon kulübelerine gidip bütün kıyafetlerini çıkarırdı.
Kırgınlığım lunaparkta unutulmuş bir çocuğun nefreti kadar. Sorun atlı karıncalar değil, arkamdan dönüp duran dönme dolaplar.
Küçük bir çocukken, hiçbir zaman Disneyland'a gitmek istemedim. Benim yaşlı adam Mickey Mouse'un bir kanser deneyinde öldüğünü söylemişti.
Sevgilime gelecek yılın Sevgililer Günü hediyesini bu yıl verdim. Bir avuç gül tohumu. Eksin büyütsün gelecek yıla gül olur.
Bir erkekle evlenmek; uzun suredir vitrinde gözünüze takılmış bir şeyi satın almaya benzer. Çok hoşunuza gider, ama eve gelir gelmez evdeki hiçbir şeye uymadığını fark edersiniz.
Mahallede biriyle kavga ettiğimde annem benim için değil öteki çocuk için endişelenirdi.
Okul kilisesinde çocukların bize dağıttıkları, İsa'nın nasıl çocuklara merhamet ettiğini, onlara nasıl güler yüz gösterdiğini belirten o renkli resimler de yalanmış.
İnsanın çocukluğu, derdini söylemekle ona çare bulmanın aynı şey olmadığını anlayınca biter.
Sizin hiç babanız öldü mü? Benim bir kere öldü kör oldum.. Yıkadılar aldılar götürdüler, babamdan ummazdım bunu kör oldum!
Evet, 7 yaşındaydım. Ben mahkeme tarafından babaya verildim. Annem yalnızdı çünkü. “İstediğim gibi bakamam ben” demiş. Babaanne de evde var diye mahkeme babaya vermiş. Babaannemle dedem baktı bana. Annemi çok az görebildim. Aralarındaki kavgadan kaynaklanan problemlerden de çok etkilendim. Babam müzisyendi, onunla gezdim.
Hapishanelerimizin tarihi, bir açıdan mizahımızın tarihidir. Ve mizah en barışçıl silahımızdır.
Doğru mu; peki, 'muhalif' olmayan mizahçı hiç oldu mu, cevabı buluyoruz. Öyleyse, isyan yoksa mizah yoktur. Mizah yoksa isyan yoktur. Ve çok acı, mizah yoksa aydın yoktur.
Mizahı kurumuş bir toplum aptallaşmaya mahkumdur. Aptallar mizah yapamazlar. Mizah yapmayanlar aptallaşırlar. Bu arada eklemek gerekiyor, solcu olamazlar.
Mizah çelişkiyi görme yeteneğidir. Özellikle gülünçlü çelişkiyi sezebilme işidir. Bu da eleştirinin kaynağı anlamındadır. Bunun için mutlaka zeka gerekiyor, ama tersi de doğrudur; mizah yapa yapa zeka gelişiyor.
Türk aydını, Türk tarihinin ürünüdür (*). Türk tarihsel eyleminin çocuk kalmış çocuğudur. Bu haliyle hem sevgi kaynağıdır, hem endişe. Güzelliği çocukluğundadır; hep sevilmeli. Endişe verici yanı ise hep çocuk kalmasında. Çocuk ne kadar güzelse, çocuk en büyük sevgilerin objesi olsa da, çocuğun hep çocuk kalması sürekli bir üzüntü ve endişe kaynağıdır. Türk aydımnın hep çocuk kalması ise, başka nedenlerle birlikte ancak pek önemli olarak, Türk aydınının düşün ile eylem orasında bir kimyasal bileşim kuramamasından kaynaklanıyor. Çok büyük bir doğallıkla; aydın bir düşünsel sığlıkta büyüyemez.