Benzer Sözler

“Ben yaptım” demek hiç doğru değil, yediğimiz ekmekten içtiğimiz suya kadar her şeyden vergi topluyorsun. Benim paramla yapıyorsun. Sonra karşıma çıkıp ben yaptım diyorsun. Hayır efendim, asıl ben yaptım. Sen sadece konuştun.

Bütün devrimlerde, eski rejimler devrilir devrilmez hizipler arasında iktidar mücadeleleri başlar. Bu mücadeleler hep halkın gözünden uzakta sürdülür ve doğal olarak giderler de halkın cebinden karşılanır.

Halk uzun vadeli eğilimler yerine, kendi endişelerini yansıtan veya yalnızca kriz belirtilerini gören liderlere uzun vadede pek değer vermezler. Bir liderin rolü , olayların yönlerini değerlendirmekte ve onları etkilemekte kendi değerlendirmelerine güvenerek hareket etme yükünü sırtlamaktır.

Esas aktörün yanında, iktidarın nimetlerinden, kemiklerinden yararlanan, ikinci, üçüncü sınıf insanlar vardır. Bunlar yüksek düzeyde yöneticilerdir. Bunların Kral'ın soytarısından farklı bir işlevleri yoktur, onun ağzına bakar, dediklerini eksiksiz yerine getirirler. Bunlar, Kralları için yaşarlar. Onunla bütünleşmişlerdir. Çünkü kendilerine özgü işlevsel bir yanları yoktur. Biri gider, öteki gelir. Fark yoktur aralarında. Francis Bacon diyor ki, bu tür insanlar için, "Kişiliklerinde özgür değillerdir." Ben de Nietzche'nin deyişiyle yanıt vereceğim: "Bir de kişilik yoksa..." Kişilik yoktur bu tip insanlarda, eğilip bükülürler sürekli. Ve hep harcanırlar, sonları kaçınılmaz olarak çöplüktür. Onları çöpe atan da, her şeyini adadıkları Krallarıdır.

Bu memleketteki zulüm devri İsmet Paşa ile onun iktidardan düşmesiyle kapanmıştır. (İsmet Paşa) hırsı için bu memleketi bir baştan öte başa ateşe vermek isteyen adamdır. Paşa yeter artık! Bu memleketi bizim gibi memleketin içinden gelmiş olan insanlar idare etsin!

Peki ne görüyoruz; sonsuz tamahkar bir plütokrasi ile karşı karşıyayız. Şunu ileri sürebiliyorum, her sömürgeci Türkiye büyük zenginlerinden daha az sömürgecidir. Artık bunlar için 'halkım' demek çok yersiz, her sömürgeci sömürdüğü halka bunlardan daha yakın ve insaflıdır. Her sömürgeci bunlardan çok daha 'kalıcı' ruh halindedir ve bunları, kesinlikle 'kaçıcı' tarif etmek zorundayız.

Sadece iki gazeteyi ve yalnızca bir temel niteliğiyle ele almak yeterlidir. Hürriyet ve Cumhuriyet'in kısa ve temel işlevleri, bozmaktır; Hürriyet, halkı ve Cumhuriyet de aydını bozmakla görevlidirler. Buradaki 'görev' sözcüğü, her iki gazetenin de bunu bir tür varlık nedeni ve 'devlet görevi' saymaları nedeniyle uygun düşmektedir. Cumhuriyet, 1968-1976 dönemini ayrı tutarsak, içinde bir de 12 mart kesintisi var, hep aydını bozuyordu. Hürriyet için ayrık bir zaman göremiyoruz.

Liste
Yükleniyor…