Kızılderililer Dünyada onlar kadar tatlı dilli insanlar yoktur. Her zaman gülüyorlar.
- Henüz kategori yok.
-
Uzun Süreli Melatonin Kullanımının Kalp Sağlığına Olas…08.11.2025
-
Körfez'in Nefes Kesen Derbisi: Al-İttihad ve Al-Ahli K…08.11.2025
-
Yeşil Vatan Seferberliğiyle Geleceğe Nefes: Sinop ve S…08.11.2025
-
Arteta'dan Sunderland Maçı Öncesi Arsenal Değerlendirm…08.11.2025
-
Beşiktaş'ta Yeni Futbol Komitesi Göreve Başladı: Tammy…08.11.2025
-
Bundesliga'da Büyük Çalkantı: Bayern Serisi Bitti, HSV…08.11.2025
-
Juventus-Torino Derbisi: Serie A'da Zirve Mücadelesi v…08.11.2025
-
Marsilya'nın Gözü İsmail Yüksek'te: Fenerbahçe Satışa …08.11.2025
-
Atletico Madrid, Metropolitano'da Levante'yi Ağırlıyor…08.11.2025
-
Sunderland - Arsenal Karşılaşması Öncesi Kapsamlı Bakı…08.11.2025
- Tahir Musa Ceylan 534
- Abdülkâdir Geylânî 488
- Yalçın Küçük 436
- Recep Tayyip Erdoğan 253
- Adolf Hitler 252
- Schopenhauer 200
- Johann Wolfgang von Goethe 197
- Haruki Murakami 191
Liste
Benzer Sözler
Mutluluk, bilinç susuncaya değin, belleğinden avuntu çıkarabilenlere özgü olsa gerek.
Öyle bir şeydir ki bu kibir, insanı kendi elindekiyle değil başkasının sefaletini görerek mutlu olmaya iter.
Tartışmacıların fikirleriyle birbirlerini ikna etmeyi başardığı bir münakaşaya daha hiç tanık olmadım.
Emosyon konusunda en yanıltıcı kişiler Hintlerdir. Sanki orada herkesin sadece kendine yönelik bir dili var.
Elimde olmadan duraklayıp uyuyan kızı fırsattan yararlanarak, bir tablo gibi izledim. Aslında onu, o güne dek iyice görememiştim. Çünkü bütün alıngan insanlar gibi, o da uzun uzadıya incelensin istemiyordu.
Cinsel eğilimlerin temeli hazdır. İnsan sevince aptallaşır. Aşk yoktur, libido vardır. Bir objeye duyulan sevgi, ona sahip olma isteğinden gelir. Hiçbir erkek birlikte olmak istemeyeceği bir kızla yakın arkadaş olmak istemez. İnsan mutlu olmak ister; bu yüzden berbat haldedir.
Yalnız kalan insan acı çeker, bir tür endişe içindedir, çünkü düşüncesini, duygularını başkalarıyla paylaşamaz. İnsan büyük bir sevinç duyduğunda, başkalarına varolduğunu, hissettiğini, sevdiğini, yaşadığını, savaştığını, mücadele ettiğini bildirmek ister.
Hayat, içinde bazılarının ticaret ve alış-veriş, bazılarının eğlenmek, bazılarının ise diğerlerinin arasında olsalar bile sadece oradaki yaşamı filozofça ve sanatçı gözüyle izlemek için dolaştıkları büyük bir fuar gibidir.
Hayat, hep bir çelişkilerle baş etme, hep bir karar verme, seçim yapma zorunluluğunda bırakıyor insanı. Çelişkiler bazen gerçekten çok yorucu ve yıpratıcı olabiliyor. Bir karar vermek gerekiyor hayatta ve o kararı her zaman o kadar kolay veremeyebiliriz ama ciddi bir baskı da var. Çelişkili olmama talebi var reel hayatta. Bu çelişkilerden yorulduğumuz an da kendimizi biraz daha emniyette, daha az sorgulanacak, daha az yargılanacak bir alana almaya çalışıyoruz. Ama o emniyetli köşeler de şu açıdan pek emniyetli değil; orada hiçbir iletişiminiz olmadığı için, insanlardan size, sizden insanlara hiçbir akış olmadığı için de bir nevi hayattaki bağışıklık sisteminiz çökebilir. Aslında o yüzden de sadece mecburen değil belki de o gidiş gelişler. Bir şekilde ne kadar tehlikeli görürseniz görün oraya dahil olmanın size getirdiği bir takım konforlar var. Rahatlamalar var, onay alma ihtiyaçları var.
İnsan, kendi dünyasının dışında gezinmek ister; mükerrer denetimlere, hırslı, çılgın deneyimlerine bakmaksızın, hâlâ imkânsız olana kalkışır; araştırmalarını görünen dünyanın ötesinde gerçekleştirmeye gayret eder ve sefaleti hayali diyarlarda arar. Pratik bir filozof olmadan önce metafizikçi olur. Hayaller üzerine meditasyon yapmak için gerçekler üzerinde düşünmeye son verir. Varsayımda bulunmak, hipotezlere kendini vermek için deneyimi ihmal eder. Aklını geliştirmemeye cüret eder, çünkü ilk günlerinden beri onun suçlu olduğunu düşünmesi öğretilmiştir. Yaşadığı dünyada mutlu olduğu imkânları düşünmeden önce, başka bir hayatın belli belirsiz yerlerindeki kaderini biliyormuş gibi davranır; kısacası, insan doğanın çalışmasını küçümser.
Azıcık mutluluk... Herkes için iyi olur. Ama hiç kimse azıcık mutluluk istemez. Ve mutluluk fazla büyük oldu mu, değeri azalır.
Hiç kimse saf iyi ya da saf kötü değildir. Salt kötülükleri görmek bir süre sonra şüphe, depresyon ve umutsuzluk denizinde boğar insanı. Nefret dolu bir yaşam, mutsuz bir yaşamdır.
En yüksek saadete erenler bile, başka arzular peşinde deli gibi koşarlar.