Karnizm, bizi belirli hayvanları yemeye şartlandıran, görünmez bir inanç sistemi veya ideolojidir. Karnizm veganizmin zıddıdır; inançlarını yemek masasına getiren insanların sadece veganlar ya da vejetaryenler olduğunu düşünmeye meyilliyiz.
- Henüz kategori yok.
-
Lando Norris Sao Paulo Sprint'i Domine Etti, Piastri'n…08.11.2025
-
West Ham United, Burnley Karşısında Kritik Maça Çıkıyo…08.11.2025
-
Türk Telekom - Karşıyaka Maçı Öncesi: Yükselişteki Baş…08.11.2025
-
Bundesliga: Union Berlin, Zirvedeki Bayern Münih'in Ye…08.11.2025
-
Amedspor Taraftarından Hatayspor'a Sıcak Karşılama, Gö…08.11.2025
-
LaLiga'da Kritik Randevu: Sevilla ve Osasuna Düşüşü Du…08.11.2025
-
Hull City Zirve Takibinde: Art arda Gelen Galibiyetler…08.11.2025
-
Rochester Adams, Stoney Creek'i Yenerek Bölge Şampiyon…08.11.2025
-
Kompany'nin Rekor Peşindeki Bayern Münih'i Union Berli…08.11.2025
-
Ankara'da Elektrik Kesintileri: Başkent EDAŞ'tan Şebek…08.11.2025
- Tahir Musa Ceylan 534
- Abdülkâdir Geylânî 488
- Yalçın Küçük 436
- Recep Tayyip Erdoğan 253
- Adolf Hitler 252
- Schopenhauer 200
- Johann Wolfgang von Goethe 197
- Haruki Murakami 191
Liste
Benzer Sözler
Birçok ilerici insanın karnizmin normal, doğal ve gerekli şeklindeki 3 değerini reddetmemesinin sebebi, karnizmin yapısal olmasından kaynaklı; karnizm toplumun en temel yapısı üzerine inşa edilir, bu yüzden de kurumlaşmış bir baskıdır.
Gerekli dediğimiz şey, baskın kültürü sürdürmek için gerekli olan şeylerdir. Bugün hayvan ürünlerinin dahil olmadığı bir beslenme biçimi besinsel anlamda sağlıklı, hatta karnistik beslenme biçiminden daha sağlıklı, bu konuda kanıt çok. Ekonomik ve coğrafi anlamda yediğimizi seçebilecek durumda olanlarımız için hayvan eti yemek ancak karnistik statükoyu sürdürmek için gereklidir.
Dinselleştirme sürüleştirmenin yoludur. Şiddet bir ideolojinin yıkılması ve bir diğerinin yerleştirilmesidir. Yetmişli yıllarda çok büyük bir yoğunluk kazanmış olan aydın katliamını böyle anlamak durumundayız; anti-laik ve anti-entelektüel bir savaştır. Şöyle de söyleyebilirim; aydın katliamı bir dezentellektüalizasyon savaşı idi ve dinselleştirme ile sürüleştirme açısından zorunludur.
Doğrular, güçlü yürüyüşler içindir. Yozluk, ideolojik planda, bir yanlışlıklar kokteylidir.
Ulusalcı olmadan Cumhuriyet Halk Partili olmak mümkün değildir. Ulusalcılık Cumhuriyet Halk Partisinin temelidir. Biz ulusalcılar bu partinin taşıyız, kumuyuz, onlar yarın gider biz kalırız. CHP’nin, CHP düşmanlığı yapanların ideolojik hâkimiyetine girmesine izin vermeyiz.
Darwin adı geçen her yerde ya bilimsel bir yaklaşım, ya ideolojik bir savaşım, ya da ikisi birden vardır.
Bütün ulusal hareketler sınıfsal olarak ayrışır. Fakat Kürt ulusal hareketinin Türkiye kesiminde sınıfsal değil ideolojik ve erken bir ayrışma/ayrışmışlık hali; yanı sıra, derinlerden gelen, AKP'nin de desteklediği geniş ve güçlü bir dini-politik kuşatma girişimi var gibi. Geniş Ortadoğu’nun her yerinde ümmetçilik ile ulusalcılık karşı karşıya...
İdeoloji, fikirleri maskelere dönüştürür; kendini taşıyan insanı saklar ve aynı zamanda gerçeği görmekten alıkoyar. Hem başkalarını hem kendimizi aldatır.
Hayvanlara gaddarlıkla davranmama zorunluluğuna işaret eden bütün ateşli itirazlara rağmen onlar söz birliği etmişcesine istisnai durumlar dışında (mesela meşru müdafaa gibi durumlar dışında) hayat almamak gibi bir sorumluluğumuz olduğunun altını çizmiyorlar. Aslında gerçek şu ki; eğer bu akşam yemekte et yiyorsanız sizin için bir inek öldürülmüş demektir. İneğin ne kadar “insancıl” ortamlarda yetiştirildiği başka, öldürülürken ineğin yaşama hakkının ihlal edilip edilmediği ise bambaşka bir şey. Hayvan haklarını savunan her ciddi insan aradaki farkı bilir; bu insanlar hem çiftlik hayvanları kaçınılmaz olarak acı çektiği için, hem de onlar için en son zarar noktasının ölüm olduğunu bildikleri için hayvan eti yemekten uzak duruyorlar.
Basitçe söylemek gerekirse, bitkisel gıdaları hayvansal gıdalarla ne kadar çok değiştirirseniz, o kadar sağlıklı olursunuz.
Şehir dediniz mi gericisiniz, Osmanlıcayı tutuyorsunuz, Türkçenin yani Türklüğün düşmanısınız. Kent deyince de ilerici olursunuz, devrimci olursunuz, Atatürkçü olursunuz, Türkçeden, Türkiye’den yana olursunuz. Höst! Sövmeye bile değmez bu sersemlere elbette. Ama çileden çıkıveriyor insan. (…) Aralarında bir tek sanatçı yok. Şiir değil de ‘yır’, hikâye yerine de ‘öykü’ deyiverince şair veya hikâyeci olacaklarını sanırlar.