İnsanın yaratıldığı böyle yamuk odundan düzgün hiçbir şey yapılamaz.
- Henüz kategori yok.
-
Güller ve Günahlar 5. Bölümde Berrak'ın İntihar Girişi…08.11.2025
-
Monaco-Lens Maçı Öncesi Kadrolar Netleşiyor: Pogba Yok…08.11.2025
-
Espanyol, Villarreal'ı Ağırlıyor: Gerard Moreno Dönüş …08.11.2025
-
Chelsea - Wolverhampton Maçı Öncesi Sakatlıklar ve Enz…08.11.2025
-
Le Havre-Nantes Karşılaşması: Erken Gol ve Kaleci Carl…08.11.2025
-
Rhein Derbisi'nde Mönchengladbach, Köln'ü Üç Golle Geç…08.11.2025
-
Dilek Kaya İmamoğlu'ndan Ekrem İmamoğlu Vurgusu ve İBB…08.11.2025
-
Rhein Derbisi: Mönchengladbach - Köln Maçında Goller v…08.11.2025
-
Uluslararası İş Birliğiyle Portekiz, Dev Uyuşturucu Se…08.11.2025
-
Vince Gilligan'ın Pluribus Dizisi Apple TV+'ta Başladı…08.11.2025
- Tahir Musa Ceylan 534
- Abdülkâdir Geylânî 488
- Yalçın Küçük 436
- Recep Tayyip Erdoğan 253
- Adolf Hitler 252
- Schopenhauer 200
- Johann Wolfgang von Goethe 197
- Haruki Murakami 191
Liste
Benzer Sözler
İnsana gelince tüm söyleyebileceğimiz şuydu : 'Mükemmelleşebilir canlılar olarak doğduk ve asla mükemmel olamayacağız.'
Ortaçağ'da insan, doğayı etkileyemediği ve kontrol edemediği için kendine güvenden yoksundu. Bitkisel bir yaratıktı. Tekelsi düzende ise insan, toplumu etkileyemediği ve kontrol edemediği için kendisine güven duyamıyor. İnsanı insan yapan nehrin akışını değiştirmektir; bunun için çaba ve ortak çaba gerekiyor. Ortak çaba başarıya ulaştığı ölçüde insan yükseliyor.
İnsan doğaya ne kadar yabancılaşırsa o kadar toplumsallaşır, ne kadar toplumsallaşırsa da o kadar kendine yabancılaşır.
İnsanlar yalnızca doğa durumunda saftır; doğadan ayrıldıkları anda kendilerini alçaltmaya başlarlar.
Aklı ve gerçekleri kullanan bir insan mükemmele erişecektir. Doğa insanın akıl gücüne bir sınırlama getirmemiştir.
İnsan doğaya ne kadar yabancılaşırsa o kadar toplumsallaşır, ne kadar toplumsallaşırsa da o kadar kendine yabancılaşır.
İnsanlar güneşin yolunu, rüzgârın esişini, suyun akışını değiştirmeğe, başlamış gibiydiler.
İnsanlara bakıyorum ve dehşete düşüyorum. Sanki içlerindeki hayvan sürekli dalgalanıp kabarıyormuş gibi geliyor.
Sorun, kendimizi doğanın parçası olarak görmememiz. Kertenkele, dut ağacı, domuz kadar doğalız. Doğa bizden öteymiş, ayrı canı varmış, hatta canı yokmuş gibi davranıyoruz. On binlerce yıl süren avcı toplayıcı dönemimizde, kısmen de tarım toplumunda böyle değildik. Sanayileşmeyle birlikte doğayı ötekileştirdik. Canına kıyar olduk. Yaşadığımız bir geçiş dönemi.
Tabiatın çocuğu, yolundan çıkınca, bir çılgın; medeniyetin çocuğu ise bir sefil olur.
İstanbul sokaklarında kolu bacağı acayip bir şekilde çarpılmış dilencilere rastlıyordum. Doğa, böylesine ucubeler yaratmaz.
(...) bu kadar insan neden doğanın mükemmel bir düzen içinde işlediğine inanıyor? İlk olarak empati yoksunluğundan. Çünkü başkasının kusuru, eksikliği ve derdi onu ilgilendirmiyor.