Hep soruyordum gezdiğim yerlerde, 'Denizler neden bizim de balıklar başkasının?' diye.
- Henüz kategori yok.
-
Fransa Ligue 1'de Marsilya - Brest Maçı: Kritik Randev…08.11.2025
-
Mevsimlik Lezzetlerle Sonbahar Sofralarına Özel Risott…08.11.2025
-
Galatasaray'ın Şampiyonlar Ligi Hedefi ve Mali Zaferle…08.11.2025
-
Sevilla'dan Tarihi Zafer: 14 Yıllık Hasret Guadalquivi…08.11.2025
-
Suudi Arabistan Pro Lig: Al Fayha - Al Akhdoud Karşıla…08.11.2025
-
Lando Norris Sao Paulo Sprint'i Domine Etti, Piastri'n…08.11.2025
-
West Ham United, Burnley Karşısında Kritik Maça Çıkıyo…08.11.2025
-
Türk Telekom - Karşıyaka Maçı Öncesi: Yükselişteki Baş…08.11.2025
-
Bundesliga: Union Berlin, Zirvedeki Bayern Münih'in Ye…08.11.2025
-
Amedspor Taraftarından Hatayspor'a Sıcak Karşılama, Gö…08.11.2025
- Tahir Musa Ceylan 534
- Abdülkâdir Geylânî 488
- Yalçın Küçük 436
- Recep Tayyip Erdoğan 253
- Adolf Hitler 252
- Schopenhauer 200
- Johann Wolfgang von Goethe 197
- Haruki Murakami 191
Liste
Benzer Sözler
Mülkiyetin meşru niteliğini belirleyecek tek bir sözcük bile söylemediniz. Öyle, ki, bildiriniz, insanlar için yapılmış görünmüyor; zenginler, soyguncular, borsa simsarları ve zorbalar için yapılmış görünüyor.
Toplumsal kötülüğün kaynağı "Bu benim!" diyen kişi değil, "Sen benim eşitim değilsin," demeyi ilk akıl eden kişidir.
Milyonlarca insan derin, akıllara durgunluk veren bir yoksulluk içinde doğarak yaşamakta ve ölmekte. Bu böyle mi olmalı..?
Mülkiyetin tabanında korku vardır. Korkunun kaldırıldığı bir toplumda cimri de özel mülkiyet de olmaz. Korkak mutlaka cimridir. Özel mülkiyet, biriktirilmiş cimriliktir.
En yoksul halklar en zengin yöneticilerin emrindedirler. Geri kalmış ülkelerde köylü ilkel sabanı, ağa Cadillac'ı sürer. En lüks Avrupa mallarını tüketenlerle asker postalını ömür boyu giyenler aynı toplumun insanlarıdır. Kurtuluşları topraktan ayrılmalarına bağlı kişiler, bir avuç toprak için birbirlerini öldürürler. Ve daha bir yığın tutarsızlık
Bugün dünyanın her yanında bunalım; eşitsizlikten, adaletsizlikten ve sömürüden üremektedir. Çağdaş insan bu gerçeği bildiği için yeryüzünün bunalımına şaşmaz; tersine bugün dünyada bunalım olmasaydı mutluluğumuz derinleşir; umutsuzluğumuz yoğunlaşırdı. Oysa ilerici insanın umudu gerçekçilikten kaynaklanmakta, savaşımına güç vermekte, mutluluğunun gerekçesini yaratmaktadır.
İnsanlık olarak, büyük uğraşlar sonucu ulaşıp “tarihin sonu” ilân ettiğimiz bu derin ahlâksızlık çağında en şahane pozisyon sanırım liberal olmak. Hangi koşullarda, hangi temel dertle ortaya çıktığından bütünüyle soyutlanmış bir liberalizm, global ve demokratik bir dünya tasavvurunun temel taşları olabilecek değerleri mermi haline getiriyor, eşitsizlik ve adaletsizlikleri gidermek için eğri doğru bir şeyler yapmak isteyenlere ateş açıyor. Daha vahimi, kendi de açmıyor. Liberal, “bakın, bunlardan da bir tüfek imal edilebilir” diyerek malzemeyi ve krokileri temin ediyor, eli tetiğe alışık birileri de tüfeği yapıp hedeflere doğrultuyor.
Felsefeyi okuyun, anlayın. Felsefe okumayan toplumlar sorgulamaz, kandırılır, sefil olur, aç kalır.
Karın tokluğuna çalışan çok sayıda genç var. Bir de, pek çalışmadan lüks hayat yaşayan kimseler var. Normal bir toplum değiliz.
Bir hırsız yaratmak için, bir sahip yaratın; suç yaratmak istiyorsanız, yasalar koyun.
Şu istikrarlı toplum safsatası da nedir? Dalga geçiyorsunuz herhalde. Doğa istikrarlı değil. Yaşam istikrarlı değil. İstikrar doğal değil.
Malın mülkün kişisel bir hak olduğu, her şeyin parayla ölçüldüğü bir yerde toplumsal adalet ve rahatlık hiçbir zaman gerçekleşemez.
Bütün zenginliğin bir avuç açgözlü insanın elinde bulunduğu ve çoğunluğun sefalet içinde yaşadığı bir toplumda kimse mutlu olamaz.
Çalışkanlarla sosyaller haksız, ölçüsüz biçimde öne çıkıyor; duyarlı onca insandan dünya faydalanamıyor.