Henüz ulaşamayacağımız şeyleri özlüyoruz, hala beşikteyiz. Özlemlerimizden yorulunca arzu yine uykuya dalar; ölüm döşeğindeyiz.
- Henüz kategori yok.
-
Bundesliga'da Büyük Çalkantı: Bayern Serisi Bitti, HSV…08.11.2025
-
Juventus-Torino Derbisi: Serie A'da Zirve Mücadelesi v…08.11.2025
-
Marsilya'nın Gözü İsmail Yüksek'te: Fenerbahçe Satışa …08.11.2025
-
Atletico Madrid, Metropolitano'da Levante'yi Ağırlıyor…08.11.2025
-
Sunderland - Arsenal Karşılaşması Öncesi Kapsamlı Bakı…08.11.2025
-
ASKİ'den Ankara İçin Güncel Su Kesintisi Duyuruları ve…08.11.2025
-
Yatsı Namazı: Vakitleri, Kılınışı ve Manevi Önemi08.11.2025
-
Juventus-Torino Derbisi: Spalletti'nin İlk Sınavı ve R…08.11.2025
-
Süper Lig'de Kasımpaşa Göztepe Maçı Heyecanı: Detaylar…08.11.2025
-
Fransa Ligue 1'de Marsilya - Brest Maçı: Kritik Randev…08.11.2025
- Tahir Musa Ceylan 534
- Abdülkâdir Geylânî 488
- Yalçın Küçük 436
- Recep Tayyip Erdoğan 253
- Adolf Hitler 252
- Schopenhauer 200
- Johann Wolfgang von Goethe 197
- Haruki Murakami 191
Liste
Benzer Sözler
İnsan geride bıraktıklarını özler, elinin altındakilerden sıkılır, ulaşamadıklarına tutulur.
Yaşlı bir adam hala genç kadınlarla ilgilendiği için kınanınca şöyle demişti: ‘ Bir insanın kendini gençleştirmesinin tek yolu budur ve bunu yapmayı herkes ister.’
Hayattan daha iyisi, kaybettiğinde hayata nefret ettiğin şeydir. Ölümden daha kötüsü ise, başına geldiğinde ölümü arzuladığın şeydir.
Küçük bir serçe hiçbir zaman bir fil gibi ölemez. Zaten arzuları da hayalleri de vazgeçilmez şekilde irileşip içine çöreklenmemiştir.
Şöhret o kadar tatlıdır ki, onunla ilgili olması kaydıyla, her şeyi severiz—ölümü bile.
Bakacağım tek yön önüm, doğru rotayı izler gözüm. Rüzgâra emânet sözüm, hasretlerle yandı gönlüm. Yalnızlığım kalbime zulüm, korkutmakta her an ölüm. Ben bir pembe diziyim, her günüm bir bölüm.
Makam arabalarna yol ver geçsin, emri vâki olmuş her yolcu. Açılan çenelere çekici ver çaksın, yazılı kuralların kuramları aştı. Parmakları kırılan bu yazar yılmadı, kaç yazar âlim olsan? Amacını yamacında boğarak yok oldu Sezar, dedelerin toprak oldu bak orada mezar... Yalanla savunan dürüstle tanıştı, tekmeyle kovulan kiniyle yarıştı, paradan uzak olan silahla tanıştı, hayatla darılan ölümle barıştı.
Kaç tabut gömülecek yeraltına ve kaç kişi gidecek habersiz uzaklara? Kaç yalan yıkacak güvenleri? Kaç satır yazılacak kader kitabına ve kaç dua edeceksin tanrına, kaç damla gözyaşı dökeceksin?
Hayata ‘evet’ deme aynı zamanda acıya, işkenceye, eksikliklere, açlıklara, ölüme de ‘evet’ demektir.
Aşk mesti fârig olmuşdur hayât u mevtden
Gülşen ü kül-hen ana hoşdur yâ cennet yâ sakar
(Aşk sarhoşu olan âşık, hayat ve ölümden uzaktır; onlar için gül bahçesi ile külhan veya cennet ile cehennem aynıdır.)
Bunlar hepimizin yaşadığı ya da yaşayacağı şeyler. Ölümleri kabullenmek elbette kolay değil, çok kısaca anlatılabilecek bir konu da değil. Ancak hayatın parçası. İnsan her gün bir şeyler öğreniyor ve hayatın öyle garip bir dengesi var ki siz isteseniz de, istemeseniz de devam ediyor. Ve daha çok güçleniyorsunuz. Kırılganlığa gelince; ben zaten kırılganlığın sonradan ortaya çıkan bir şey olduğuna inanmam, belki bazı faktörler sebebiyle artıyordur; ama bence herkes biraz kırılgandır, herkes biraz hassastır.
Sabah mezarlığa vardım, baktım herkes ölmüş yatar, her biri çâresiz olup, ömrünü yitirmiş yatar.
Zaman içine atıldığımız şiddetli ve değişmez bir debisi olan azgın bir nehirdir ve kaybolmak mutlaktır bir yerinde zamanın. İşte ölüm diye bildiğimiz şey de bundan başka bir şey değildir.
Ölümü engellemez seni sevmek evet
Ama seni tanımak hayatı engellerdi.
Eksik kalırdım tanımasam
Unutulmaması gereken, hayatın her evresinin kendine özgü güzellikleri olduğudur, oysa öldüğünüz zaman elektrik düğmesini bulmak zordur.