- Henüz kategori yok.
-
Lando Norris Sao Paulo Sprint'i Domine Etti, Piastri'n…08.11.2025
-
West Ham United, Burnley Karşısında Kritik Maça Çıkıyo…08.11.2025
-
Türk Telekom - Karşıyaka Maçı Öncesi: Yükselişteki Baş…08.11.2025
-
Bundesliga: Union Berlin, Zirvedeki Bayern Münih'in Ye…08.11.2025
-
Amedspor Taraftarından Hatayspor'a Sıcak Karşılama, Gö…08.11.2025
-
LaLiga'da Kritik Randevu: Sevilla ve Osasuna Düşüşü Du…08.11.2025
-
Hull City Zirve Takibinde: Art arda Gelen Galibiyetler…08.11.2025
-
Rochester Adams, Stoney Creek'i Yenerek Bölge Şampiyon…08.11.2025
-
Kompany'nin Rekor Peşindeki Bayern Münih'i Union Berli…08.11.2025
-
Ankara'da Elektrik Kesintileri: Başkent EDAŞ'tan Şebek…08.11.2025
- Tahir Musa Ceylan 534
- Abdülkâdir Geylânî 488
- Yalçın Küçük 436
- Recep Tayyip Erdoğan 253
- Adolf Hitler 252
- Schopenhauer 200
- Johann Wolfgang von Goethe 197
- Haruki Murakami 191
Liste
Benzer Sözler
Damla biraz daha küçük veya büyük olamayacağı gibi ben de biraz daha şöyle biraz daha böyle olamam.
Nasıl ışık retinaya düşünce bir dizi değişiklik sonunda mucize bir görüntü ortaya çıkarsa, duyu ruha girince de aynısı olur; diyelim açlık ve beraberinde görülen şiddet bir evrilmeden sonra insanlığa karşı intikamcı bir ruh yaratır.
Kimliğimiz, kendimizi algılama ile toplumun algılaması arasındaki uzlaşma çabalarının tümüdür.
Göz göze temas uzadıkça algısızlık oluşur, çünkü o zaman karşıdaki nesne olmaktan çıkarak içe girip ikinci bir “ben” olur. Benlik iki "ben"i bir arada tutamayacağı için dağılır; benliği dağıtmanın kısa yolu onu nesneye boğmaktır.
İnsan kendi içinde kesinlikle bir bütün değildir, homojen değildir; içinde ne var ne yok karışır, bir an bir insandır bir an sonra başka bir insan.
İyi veya kötü her şeyin değişerek yok olduğu bir dünyada yaşıyoruz. Dünya sanki bizi sırf canı istediğinde midesine indirmek için yaşatıyor. Anne babalar çocuklarını, çocuklar anne babalarını yitiriyor.
Elbet bir gün başı dönecek dünyanın dönmekten. Ağzının suyuna batmışlar için henüz saat erken. "Ben bir ağacım yeşermekte dallarım ya" derken, yere düşen yapraklar ayrılmakta gövdemden.
Hayatın bana öğrettiği her şeyi, sadece üç sözcükle özetleyebilirim: her şey geçer.
Çocukken gördüklerimizi ve hissettiklerimizi kendimizden ayırt etmek şimdiki gibi alışkanlık haline gelmemişti henüz. Sanki tümü tek bir kütle meydana getiriyor gibiyidi.
Kendi benliğine eken, benlikten ölüm biçecektir. Ruh’a eken, Ruh’tan sonsuz yaşam biçecektir.
Aynı kişi olmanı bekliyorlar: Aynı düşman. Aynı sevgili. Aynı çocuk. Aynı yazar. Aynı esnaf. Aynı isyancı. Aynı çizer. Aynı arkadaş. Aynı amatör. Aynı tanıdık. Aynı yabancı... Seni "öyle" tanımış olanlar, seni hep "öyle" görmek istiyor: Hâlbuki eski düşmanların bile en temel stratejik hatasıdır "seni hâlâ o kişi sanmaları".
Önem verdiğimiz, kendimizden ötekilere ve ortamımıza uzanan ilişki uçları değil, her seferinde farklı bir bakış açısından -ötekilerden bize doğru, ya da ortamımızın çeperlerinden bizim yerimize doğru- uzanan ilişki uçlarının oluşturduğu konumumuzdur.
Annem bana hep derdi ki benliğini doğada ara. Mesela; bir ağaca bak, her mevsim değiştiği için büyüyor. İnsanda öyle, sen her zaman aynıysan büyüyemezsin.
Zaman, olaylardan meydana gelen coşkun bir nehir ya da sel gibidir. Fakat her şey onu gördüğümüz anda aslında geçip gitmektedir.