Elinizden geldiğince çevrenizi kendi benliğinden, egosundan uzaklaştırmaya çalışın. Eğer bir gün o ideal nesil, ütopyalarda resmedilen nesil, isbat-ı vücut edecekse, o, bencilliği olmayan, 'ben' davasından geçmiş, 'ene'yi bırakmış, hatta şirkin en hafifi olan 'biz'i de aşarak, 'Hüve'de/'O'nda tevhidi yakalamış, 'ene'yi yırtıp, 'Hüve'yi göstermiş nesil olacaktır. (Amerika'da Bir Ay, 2001 / s. 183)

Benzer Sözler

Bir okumuşum tam 15 sene sürece... Ve okulumu kırmışım, kırılmışım dünümde. Şimdilerde ezbere büyüdüğümü anladım, tekdüze. Bilgilerimi çöpe attığım defterlerimde bıraktım ve soru kâğıtları artık yok önümde, tıpkı sorulan sorulara cevap olamadığı gibi. Verilen cevaplara kayıtsız kalanım. Ben talanım, ortadayım, çevremde bu koca şehir; elimde dumandan ibâret bir zehir, kibirle yıkanan insancıklar ortasında binlerce çocukluğum, çantalarına koymak için bekliyor geleceğini. Ben işte oydum, şimdi buyum! Önümüze bakıp da yönümüzü bulamadık, gözümüzü açıp da yolumuza varamadık, sözümüzü tutup da ileriye adım atamadık, adımızı karaladık ama temize çıkaramadık. Atamıza rüsvâyız, şimdi ben soruyorum sayın hocam; pişman mısın? Gelecek sizin eserinizdir, ezbere nesiller yoldalar; kırmızıda geçtiler. Yeşili beklemeden meydanı boş bulan her hergele mengene oldu, ülkemi yedi âfiyetle beni de. Siz diplomasına imzalarınızı attınız. Şimdi yine soruyorum sayın hocam, pişman mısın? İmzâlarınız ateşe verdi kibritin torpilini ve yandı okul önlükleri. Üniformalarda saklanan büyük teröristleri yarattınız, kararttınız; 25 senedir beklediğim aydınlık geleceğimi, biraz abarttınız!...

Bir okumuşum tam 15 sene sürece... Ve okulumu kırmışım, kırılmışım dünümde. Şimdilerde ezbere büyüdüğümü anladım, tekdüze. Bilgilerimi çöpe attığım defterlerimde bıraktım ve soru kâğıtları artık yok önümde, tıpkı sorulan sorulara cevap olamadığı gibi. Verilen cevaplara kayıtsız kalanım. Ben talanım, ortadayım, çevremde bu koca şehir; elimde dumandan ibâret bir zehir, kibirle yıkanan insancıklar ortasında binlerce çocukluğum, çantalarına koymak için bekliyor geleceğini. Ben işte oydum, şimdi buyum! Önümüze bakıp da yönümüzü bulamadık, gözümüzü açıp da yolumuza varamadık, sözümüzü tutup da ileriye adım atamadık, adımızı karaladık ama temize çıkaramadık. Atamıza rüsvâyız, şimdi ben soruyorum sayın hocam; pişman mısın? Gelecek sizin eserinizdir, ezbere nesiller yoldalar; kırmızıda geçtiler. Yeşili beklemeden meydanı boş bulan her hergele mengene oldu, ülkemi yedi âfiyetle beni de. Siz diplomasına imzalarınızı attınız. Şimdi yine soruyorum sayın hocam, pişman mısın? İmzâlarınız ateşe verdi kibritin torpilini ve yandı okul önlükleri. Üniformalarda saklanan büyük teröristleri yarattınız, kararttınız; 25 senedir beklediğim aydınlık geleceğimi, biraz abarttınız!...

Hakikatte şehir bir yer veya insanlar topluluğundan ibaret değildir. Şehir olmanın gerekleri vardır. Bunlar halkının kanun kabul eder olması gerekir. İlahi bir idarecisinin bulunması, halkının da övülüp beğenilecek bir takım huyları ve adetlerini görülmesi, coğrafyasının halkın ihtiyaçlarını sağlayacağı zaruri şeylerin temininine imkan verecek elverişli tabiatı olmalıdır.

Öyle bir düzen istiyoruz ki bütün bayağı acımasız tutkular, zincirlensin; bütün cömert ve iyiliksever tutkular yasalarla desteklensin. Tutku, vatana hizmet etme ve onura yaraşır olma arzusu olsun. Vatan her bireyin refahını sağlasın ve her birey gururla vatanın ününden ve refahından faydalansın. Herkes cumhuriyetçi duyguların sürekli beraberliği içinde ve büyük bir halkın takdirine yaraşır olarak büyüsün. Her türlü sanat, kendilerini soylulaştıran özgürlük nişanları, sadece birkaç evin korkunç lüksünün değil, kamu zenginliğinin kaynağı olsun…

Liste
Yükleniyor…