Duvarlar, ezilmiş hayvanların kan lekeleri ve rengini kaybetmiş, köpeklerin bile yatmayacağı pis hücrelerde geçen haftalarım içinde bir ışık sızacak kadar küçük deliği olmayan, tavanı basık bir inde, hayır bir in değil, mezarda, ışığa güneşe ve hayata hasret çekerek geçirdiğim günlerim, uykusuz gecelerim, yarın benim için acı fakat övünçlü hatıralarım olacaktır.
- Henüz kategori yok.
-
Uzun Süreli Melatonin Kullanımının Kalp Sağlığına Olas…08.11.2025
-
Körfez'in Nefes Kesen Derbisi: Al-İttihad ve Al-Ahli K…08.11.2025
-
Yeşil Vatan Seferberliğiyle Geleceğe Nefes: Sinop ve S…08.11.2025
-
Arteta'dan Sunderland Maçı Öncesi Arsenal Değerlendirm…08.11.2025
-
Beşiktaş'ta Yeni Futbol Komitesi Göreve Başladı: Tammy…08.11.2025
-
Bundesliga'da Büyük Çalkantı: Bayern Serisi Bitti, HSV…08.11.2025
-
Juventus-Torino Derbisi: Serie A'da Zirve Mücadelesi v…08.11.2025
-
Marsilya'nın Gözü İsmail Yüksek'te: Fenerbahçe Satışa …08.11.2025
-
Atletico Madrid, Metropolitano'da Levante'yi Ağırlıyor…08.11.2025
-
Sunderland - Arsenal Karşılaşması Öncesi Kapsamlı Bakı…08.11.2025
- Tahir Musa Ceylan 534
- Abdülkâdir Geylânî 488
- Yalçın Küçük 436
- Recep Tayyip Erdoğan 253
- Adolf Hitler 252
- Schopenhauer 200
- Johann Wolfgang von Goethe 197
- Haruki Murakami 191
Liste
Benzer Sözler
Neler mi yaptılar, kısa kişisel tarih şudur: a) Tağmaç, darbe yaptığında, Orta Doğu Teknik Üniversitesi’nde öğretim üyesiydim. Kovdular. Hakim Yarbay, askeri savcı, Mustafa Deniz, beni, hapsanenin kapısından döndürdü, adını sevgiyle anıyorum. b) Evren, darbe yapınca, hem Gazi Üniversitesi’nden çıkarttılar ve hem hapse koydular. c) Özkök Darbe yapınca, Gazi’den iki kez kovdular ve hep pencereden tekrar girdim. Hapse atmaktan yorulmuşlardı, ayrıca hapishaneden pek taze çıkmıştım, atmadılar.
Toplum; devrimcilere, akıllı ve inatçı şizofrenler olarak bakıyor. Hep hapse koyuyor ve fırsat buldukça başlarını vücutlarından ayırıyor.
Suçluların cezaları müebbet hapse çevrilmelidir. Nihayet bunlar genç, tecrübesiz, taşkın insanlardır. Taşkınlıklarının hiçbir netice veremeyeceği kendilerine ve emsallerine öğretilmiştir.
Bende bu cehennem gibi yürek olmasa,
Bende deli rüzgâr gibi hasret olmasa,
Bir de cana can katan o sevdan olmasa,
Ah bu hayat çekilmez.
Bende bu cehennem gibi
yürek olmasa,
Bende deli rüzgâr gibi
hasret olmasa,
Bir de cana can katan o
sevdan olmasa,
Ah bu hayat çekilmez.
Zaferleri ve mazisi insanlık tarihinde başlayan kahraman Türk ordusu, Mehmetçik, tarih yolculuğuna altın sayfalarla bir zafer, bir destan daha yazmıştır ve Çanakkale geçilememiştir. Bugün gelecek nesiller için canlarını feda eden o büyük kahramanların aziz hatıraları bizlere emanettir. Onlara bizler için, bugünler için inandıkları kutsalların tehlikeye düştüklerini hissettikleri için canlarını seve seve ortaya koymuşlardır. Onları anlayan ve onları idrak eden torunları olarak, onların hatıralarını her daim canlı tutmak, onları hatırlatmak hepimizin görevi, borcudur. Çünkü unutmak, kaybetmektir. Unutmak, eksilmektir. Biz onları hatırlayarak bugünü dünle besleyeceğiz.
Ey Aşık..!! Sevgilinin hasretiyle, seherlerinde âh ederek gözyaşı döktüğün geceler miktarınca, aşkın sana kutlu olsun..!
O kadar çok tanımı var ki şiirin. Neredeyse herkes için farklı bir anlamı, farklı bir duruşu var. Yine de insanın kalbinden geçenleri, içinden geldiği gibi ortalığa dökmesi diye bir tanım getirebiliriz belki.. Benim içinse şiir, kendimi ifade etme yöntemi. Bir çeşit konuşma. Ya da hatıralara uğrama metodu. Hayatın koridorlarında savrulup giderken , "bir dakika ben de buradayım" diyebilmektir diye düşünüyorum.
Kadınların en yücesine, Daima tertemiz kalasınız. Oğlumun gözlerinden de öperim. Sonsuz selamlar ve en kalbi duygularımla, size karşı olan özlemimi bildiririm. Lütfedip beni soracak olursanız çok şükür sağlığım yerinde. Gece ve gündüz size kavuşmak için dua etmekteyim. Allah’tan dileğim, kavuşmamızın bir an evvel gerçekleşmesidir. Nerde olduğumu merak etmişseniz söyleyeyim. Şu an Diyarbakır’a doğru ilerliyoruz. Etraftan yine zafer haberleri geliyor. Ümid ederim ki hayır dualarınız eksik olmuyordur. Sağlığınızdan ve iyiliğinizden beni haberdar etmeyi unutmayınız. Sizden iyi haberler geldikçe kalbimiz aydınlanıyor. Dualarım sizinledir. Sizi seven ve özleyen İbrahim.
Canım, sevdiğim, Oğlumuzun iki gözünden öperim. Inşallah iyicedir. Size de en derin selamlarimi ve candan ve gönülden iyi dileklerimi bildiririm. Sevgi ve özlem içinde kalmış bu aşığın iyi soracak olursanız sıhhat ve selametteyim. Daima hazır dualarinizla meşkul olduğumu bilesiniz. Malumunuz olduğu üzere hala Halep’teyim. Yüce sultanımız sayesinde her taraftan zafer haberleri gelmeye devam ediyor. Inşallah bütün işlerimiz hayırlarla tamamlanacaktır. Siz de iyilik haberlerinizi bildirmeyi unutmayınız. Ancak sanıyorum ki bu kulunuza biraz küsmüşsünüz. Sevdiceğim, Allah bilir ya sizi canımdan çok severim. Elbette ben günahkâr bir kulunuzum. Size karşı mutlaka bir hatam olmuştur. Fakat üzülmenizi asla istemem. Ancak bunca zaman geçti sizden hiçbir haber alamadım. Size ne yaptım ki bana küstünüz?
Annem Âmine'den sonra, annem benim Ümm-ü Eymen'dir; Ümm-ü Eymen benim ailemden kalan yâdigârdır.
Yıl bindokuzyüzkırkaltı Ankara'da Şükran Lokantası Köşede bir masa Masanın üstünde bir tabak Tabakta marul salatası Bir sandalyede sen vardın Orhan Veli Bir sandalyede ben Yıl bindokuzyüzkırkaltı Ankara'da Şükran Lokantası Köşede bir masa Masanın üstünde bir tabak Tabakta marul salatası Bir sandalyede sen vardın Orhan Veli Bir sandalyede ben, Kadehlerimizde Kulüp rakısı Ve dudaklarımızda yarım kalmış mısralar Hala gözlerimin önündedir O sarhoş gecenin hatırası. Şimdi mahzun kaldı şiirlerin Gittin "Sereserpe" "Hürriyete doğru" "Kitabe-i sengi mezarın" "Altındağın rüyası" Hey! koca Orhan Veli hey! Ne sana kaldı, ne bana kalır Bu gözünü sevdiğim dünyası.
Bir gün gelir de unuturmuş insan En sevdiği hatıraları bile Bari sen her gece yorgun sesiyle Saat on ikiyi vurduğu zaman Beni unutma.
Son kadeh içilmiş, Son söz edilmişti. bir düşünce sardı hepsini.. Bir hatıra, Bir hırs, Bir kıskançlık, Bir yanıltı, Bir kardeşlik, Bir yanlışlık, Bir kin, Bir ümid, Bir şey.. İnsana ait.