Benzer Sözler

İntikamın faydalı bir tarafı vardır. Yaptığı kötülüğün yanına kalmadığını gören kimse (hiç olmazsa acısını unutuncaya kadar) sizi rahat bırakır. Bu da doğru. Fakat unutmamalı ki bu neticeye varmak için daha yumuşak yollar da vardır. Meselâ yalvarmak. Benim o zaman bana sataşan çocuklara yaptığım gibi: "İki gözüm kardeşim. Bilirim sen benim başımı yarabilirsin. Hiç ben, seninle başa çıkabilir miyim? Başım yanlırsa yazık değil mi bana... Vesaire..." Hele bunu söylerken biraz da boynunu bükmesini, sesini titreyerek sızıldanmasını bilirsen hiç mesele yoktur. Meslek icabı olarak gayet iyi bilirim: Oldukça dişe dokunur bir maddî menfaate dayanmayan meselelerde rica ve niyaz en kuvvetli bir silâhtır. Yalvarmasını, amma usul ve âdabına göre yalvarmasını bilen insan için açılmayacak kapı, erilmeyecek mertebe yoktur. Nitekim ben, daha o yaşta gayet ustalıkla kullanmağa başladığım bu silâh sayesinde kendimi yalnız sokak çocuklarının şerrinden korumakla kalmıyor, onları burnu halkalı Arap köleler gibi tepe tepe kullanıyordum.

Sizi açıkça uyarmam gereken kötü bir alışkanlığınız var. Kürsüye kim çıkarsa çıksın, ne söylerse söylesin, hepsini yürekten bir alkışla karşılıyorsunuz! Yaşasın özgürlük deniyor, alkışlıyorsunuz. Yaşasın devrim deniyor, alkışlıyorsunuz. Bu elbette çok doğru bir şey. Ama birisi çıkıp da kahrolsun silahlar dediği zaman gene alkışlıyorsunuz. Acaba silahsız bir devrimin başarıya ulaşma şansı olabilir mi? Kahrolsun silahlar diye bağıran bir kimse acaba nasıl bir devrimcidir? Bunu söyleyen bir konuşmacı devrimci değil, bir Tolstoycu olsa gerek. Ama neci olursa olsun, bir devrim düşmanıdır, halkın özgürlüğünün düşmanıdır. Kazanmak için gerçekten neye gereksinimimiz var? Üç şeye. Bunu iyi kavrayalım ve akıldan çıkarmayalım: Birincisi silah, ikincisi silah, üçüncüsü gene silah.

Bir korkak adamın eline on tabanca verseniz, o korkak gerektiği anda bir tanesini bile kullanamayacağı için tek kurşun bile atamaz. Dolayısıyla bu korkağın elindeki tabancalar, yiğit birinin elindeki topuzdan daha az değerlidir.

Marx, büyük bir kütüphane ve yaşadığı zamanda, dünya biliminin en yaratıcı sentezidir. Ancak Marx, yazdığı zamanları, dünya biliminden kesin bir sıçramayı temsil etmiyor; bilimin içindedir ve o zamanki bilimin, güçlü yanları kadar bazı zayıflıklarını da içinde barındırıyor. Dünya gericiliği, Marx'ın çıkışıyla birlikte bilimin ne büyük bir silah olduğunu görüyor ve Marx'ın omuzlarının üzerinden, dünya bilimine savaş acıyor. Marx, ne eksik ve ne fazla, yazdığı zamanın dünya bilimidir.

Hegel'in belki de en büyük katkısı, düşünceye büyük bir hız takması ve sonsuz bir güç yüklemesidir. Hegel'de, düşüncenin kendisi büyüleyicidir. Marx, bu hızda, Hegel ile aynı yerdedir ve düşüncenin gücüne kütle giydirmektedir. Aydın mı, bu noktada hem hegelyen ve hem marksist olandır. Aydın, düşüncenin hızına ve gücüne inanan saftır.

Liste
Yükleniyor…