Bej renkli pantolonumun fermuarı bozuldu. Yolculukta en korktuğum şeydir bu... Ceketimi çıkarıp sürekli kucağımda tutup durdum, bozuk fermuarım görünmesin diye.
- Henüz kategori yok.
-
Fransa Ligue 1'de Marsilya - Brest Maçı: Kritik Randev…08.11.2025
-
Mevsimlik Lezzetlerle Sonbahar Sofralarına Özel Risott…08.11.2025
-
Galatasaray'ın Şampiyonlar Ligi Hedefi ve Mali Zaferle…08.11.2025
-
Sevilla'dan Tarihi Zafer: 14 Yıllık Hasret Guadalquivi…08.11.2025
-
Suudi Arabistan Pro Lig: Al Fayha - Al Akhdoud Karşıla…08.11.2025
-
Lando Norris Sao Paulo Sprint'i Domine Etti, Piastri'n…08.11.2025
-
West Ham United, Burnley Karşısında Kritik Maça Çıkıyo…08.11.2025
-
Türk Telekom - Karşıyaka Maçı Öncesi: Yükselişteki Baş…08.11.2025
-
Bundesliga: Union Berlin, Zirvedeki Bayern Münih'in Ye…08.11.2025
-
Amedspor Taraftarından Hatayspor'a Sıcak Karşılama, Gö…08.11.2025
- Tahir Musa Ceylan 534
- Abdülkâdir Geylânî 488
- Yalçın Küçük 436
- Recep Tayyip Erdoğan 253
- Adolf Hitler 252
- Schopenhauer 200
- Johann Wolfgang von Goethe 197
- Haruki Murakami 191
Liste
Benzer Sözler
Yaşadığım yoksulluk utanç verici. Ayşe'den, çocuklardan ve bütün köyden utanıyorum. Bu yaşam katlanılır değil. Bu yaşam, insanı her aşamada rencide ediyor. Onca beceriksiz ve sümüklü insan, çoluk çocuğuyla hovardaca bir lüks içinde yaşıyor. Bu düzeni asla affetmeyeceğim. Bu ülkede, bu koşullarda yaşamak ağrıma gidiyor.
Cilt ameliyatımdan 15 gün sonra aynaya ilk baktığımda artık o izleri görmek istemiyorum. Çünkü şuna da inandım, onların her birinde birer kötü anım var. O yüzden onlarla birlikte hepsi gidecek. Yeni bir hayat başlayacak benim için. Bu bir arınma gibi, yenilenme gibi. O izlerin gitmesiyle birlikte kötü olan hiçbir şeyi hatırlamayacağım.
Acısıyla Tatlısıyla Türker İnanoğlu Yeşilçam'ı Anlatıyor, kitabını yazıyorum. Türk sinemasını, acısıyla tatlısıyla, yaşananları, içinde draması ve komedisiyle hiç kimsenin özeline girmeden hazırladığım bir kitap bu. Tatlı ama dramatik olanlar da var içinde. İntihar edip ölen arkadaşlar da var. Daha devamı var yazıyorum. Yarısı bitti.
Yurdumda otuz milyon insanın belki de yirmi milyonundan çoğu benimkine çok benzer olayları yaşamıştır, daha da yaşamaktadır. Dahası çok daha ağır, kötü koşullar içinde yetişen de pek çoktur.
Yoksulluğun kötülükten daha fazla utanç veren bir özellik olduğu bir toplumda ahlak diye bir şeyden söz edilebilir mi?
Bir şiir, sadece bir şiir olarak kalmaz. Aynı zamanda bir duygu, bir anı, bir insanın hayatıdır.
Anı yoktur. Anıların kendisinden kaynaklanan, başka bir kişilikle yaşanmış, bir başka hayat vardır. Gerçek zaman, eşit saatlere bölünmüş, mekanik bir yapı değildir. Tüm bunların sonunda burnunuza gelen şey, "katmerli papatyaların ateşte yanan kalplerinin kokusu" olacaktır.
Nuri Bilge Ceylan, benim hep şikayet ettiğimi söylüyor. Benim bir günlük yaşamımı öğleye kadar götürebilecek mi bakalım?
Havalar olabildiğine soğudu. Artık kollarımı yorganın dışında tutamadığım için kitap da okuyamıyorum. Kendimi bildim bileli şöyle sıcacık odalarda yaşayamadım. Pencerelere ihmal etmeyip naylon raptiyelemeliyim. Oda çift cam takılı gibi sıcacık oluyormuş.
Gerçekten insanın başının üstünde akmayan bir damın bulunması öyle ucuz mutluluk değil. Bunun kıymeti bilinmeli.
Kitap imzalıyordum, bir yaşlı beyefendi geldi, kulağıma eğildi, neden kalpak, dedi ve ben de 1918 yılındayız ve o zaman devrimciler kalpak giyiyorlardı, cevabını verdim. Çok sevindi, ben de öyle düşündüm, diyordu. Çocuklar misali sevinçle ayrıldı ve arkasından baktım, on sekiz yaşında gidiyordu.
En utanılacak yönümüz tarih yaptığımız halde tarih öğrenmemek, tarih yazmamak konusundaki cahilce ısrarlarımız.