Balina avcılarına barbar diyorum; çünkü balina öldürmek barbarlıktır. Balina avcılığına vahşiliktir diyorum; çünkü balina avcılığı vahşiliktir; balina avcılarına psikopat diyorum, çünkü davranışları son derece psikoz barındırıyor. His ve duyguları olan canlıların acı çeke çeke ölmesine göz yuman ya da bunu hayata geçiren hiçbir kültüre saygı duymuyorum, hiçbir zaman saygı duymayacağım.
- Henüz kategori yok.
-
Fransa Ligue 1'de Marsilya - Brest Maçı: Kritik Randev…08.11.2025
-
Mevsimlik Lezzetlerle Sonbahar Sofralarına Özel Risott…08.11.2025
-
Galatasaray'ın Şampiyonlar Ligi Hedefi ve Mali Zaferle…08.11.2025
-
Sevilla'dan Tarihi Zafer: 14 Yıllık Hasret Guadalquivi…08.11.2025
-
Suudi Arabistan Pro Lig: Al Fayha - Al Akhdoud Karşıla…08.11.2025
-
Lando Norris Sao Paulo Sprint'i Domine Etti, Piastri'n…08.11.2025
-
West Ham United, Burnley Karşısında Kritik Maça Çıkıyo…08.11.2025
-
Türk Telekom - Karşıyaka Maçı Öncesi: Yükselişteki Baş…08.11.2025
-
Bundesliga: Union Berlin, Zirvedeki Bayern Münih'in Ye…08.11.2025
-
Amedspor Taraftarından Hatayspor'a Sıcak Karşılama, Gö…08.11.2025
- Tahir Musa Ceylan 534
- Abdülkâdir Geylânî 488
- Yalçın Küçük 436
- Recep Tayyip Erdoğan 253
- Adolf Hitler 252
- Schopenhauer 200
- Johann Wolfgang von Goethe 197
- Haruki Murakami 191
Liste
Benzer Sözler
Balina öldürmek iğrenç, ahlâksızca, sapıkça ve sadist bir eylemdir, bu eyleme ve Faroe Adaları'ndaki balina katliamına destek veren herkes benim açımdan iğrenç, ahlâksız, sapık ve sadist insanlardır.
Sevgiye, saygıya, ahlaki değerlere ve kuvvetler ayrılığına duyulan inançla, daha iyi insan olmak için çabalarsak dünya daha iyi bir yere gider.
Zihnimde nesnelerle gövdeler parçalanabilir ama yüzler asla, yüzü parçalayan henüz insan olmamıştır.
Hayvanların hakları olmadığı ve onlara davranışımızın ahlaken önemsiz olduğu iddiası Batı barbarlığının ve ilkelliğinin mükemmel bir örneğidir.
Etik ilke, "dünya toplumundaki tüm insanların haysiyetine ve değerine saygı duyma ihtiyacıdır."
Ama biz kendimizi biliyoruz kardeşim. Kanunlara saygılıyız. Allah'tan korkarız. Önemli olan herkesin bu duygular içinde olması. Kanunlara saygılı olacaksın. Başkalarının haklarına saygılı olacaksın ama maalesef işte. Çok zor günler bekliyor ülkeyi.
Edep nedir bilir misiniz? Edep hadlere riayet etmektir. En büyük edep de Allâh(Celle Celâlühü)’nün ilahi hududu olan şeriatı muhafaza etmektir.
Babasını, canını kaybetmiş bir adamın o halinin fotoğrafını çekmek için camiye gelip fırsat kollayan kadının elindeki telefona müdahale ettim. Cenazelere gidip artistlerle fotoğraf çekmeye çalışan saygısız insanlar! Hadi ölüye ve ailesine saygınız yok, Allah'tan utanın... Kadın kalabalığı yarıyor ve cenaze sahibi acıdan perişan, burnuna teli sokuyor... İşte o an mantığımı kontrol edemem ben! Elinden telefonu alırım. İnsanların acılarına saygınız olsun...
İki şey var ki, ruhumu hep yeni, hep artan bir hayranlık ve müthiş bir saygıyla dolduruyor: Üzerimdeki yıldızlı gökyüzü ve içimdeki ahlak yasası.
İki şey var ki, ruhumu hep yeni, hep artan bir hayranlık ve müthiş bir saygıyla dolduruyor: Üzerimdeki yıldızlı gökyüzü ve içimdeki ahlak yasası.
Mısırlıların ahlâkı da sefihleşmişti, çünkü onlar fahişeleri hoş görmekle veya cevaz vermekle kalmayıp hürmet de göstermişlerdir. Teolojileri de, bâtıl inançlarla, sihir ve büyücülükle doluydu. Ayrıca, piramitlerinin ve diğer anıtlarının ihtişamı da çok büyük olmalarından dolayı barbarlığa yorulabilir.
Bilgi bazen saygıyı götürüyor. Halbuki bilmeye gerçek kıymetini kazandıran insanın içindeki saygı hislerini artırıyor olmasıdır.
İtibar saygıdır ancak saygı dilenilmez, hak edilir. Saygı oturduğun ev veya üzerindeki kıyafetle de kazanılmaz.
Kuşku yok ki çağımızın kimi alışkanlıkları sonraki kuşaklar tarafından barbarca tavırlar olarak görülecek. Torunlarımız, küçük çocukların, hatta bebeklerin anne-babalarıyla değil yalnız başlarına uyumalarında ısrar ettiğimiz; halktan onay alma ya da yüksek siyasi konuma gelebilme uğruna milliyetçi tutkuları alevlendirdiğimiz; rüşvet ve değer yitimine yaşam şekilleri olarak göz yumduğumuz; hayvan beslediğimiz; hayvanları yiyip şempanzeleri hapsettiğimiz; yetişkinlerin rahatlatıcı ilaç kullanımını suç saydığımız; çocuklarımızın cahil yetişmesine izin verdiğimiz için bizden nefret edebilirler.
Gerçekten demokratik bir toplum lâik bir kültürel yapıya sahip olması gerekir: Birincisi; ahlâk ve dini birbiri ile eşitlememek, ateistleri damgalamamak, başkalarının dinsel ilgi ve amaçlarına saygı göstermek ya da kamu görevi için dinsel inanışı yeterlilik kapsamında tutmamak. Elbette ki, sonraki anlamda lâiklik Birinci Anayasal Düzenleme içinde gösterilmez. Bu durum yasa değil, duyarlılık konusudur.
'Adamı olmak' veya 'adamı sayılmak' hukuk, ekonomi ve ahlak cephelerinde temel ilke halindedir. Böyle olunca 'insan', çok daha asalak, fiziksel olarak çok daha yağlı, daha az becerili, duygusuz, güvensiz ve ufuksuz bir yaratığa dönüşüyor.
Sanayileşmenin ve kalkınmanın tarihe gömüldüğü bir toplumda akıl bir lükstür; kapitalizm öncesinde ve tekelli düzende, bir rehber olarak, akıl'a gerek olmadığını biliyoruz. Öyleyse akılsızın akıllıyı kovma süreci normal olmaktadır. Tefeciyi siyasetçinin esir aldığı bir toplumda da en akılsızın en yüksek tepeye çıkması ve kütlesel olarak akıldan kaçış yasadır ve bizde şimdi bu yasa yürürlüktedir. Kamu gelirlerinin, fiilen tamamının faiz ödemelerine ayrıldığı bir ülkede tefeciler egemen demektir; insanı tefeci ahlakının yönettiğini anlıyoruz.