Gerçek değer; gelmesi boşluk dolduran değil gitmesi boşluk yaratan.

Dindarlığım işlerimin ilerlemesine engel olmadı, bana büyük bir güç sağladı. Bazı işlerimde günlerce, aylarca, hatta yıllarca çalıştıktan sonra başarılı olamadım. Aklımın erdiği kadar uğraştım, başarılı olamadım. “Allah böyle istedi“ dedim ve rahat ettim.

Güzelliğin anlamı gereği güzel olan her şey güzelleşir.

Muhayyile ve aklın Allah'ı sınırlandırıcı veya bir surete bağlayıcı zaafını bilirim ve onunla savaşırım. Ona direnirim. Allah'ı aklımla kavrama, çerçeveleme donkişotluğuna girişmem. O'na sınırsız olarak gönlümü açmaya çalışırım.

Hasan, Hasan!.. Sen bizi bunca zamandan beri kiminle bilirdin?.. Cenâb-ı Hakk’a teveccühümde bir kusûr mu müşâhede eyledin?

Yüksek bir amaca bağlanın.

Kendinizden daha büyük bir şeyde, kendinizi ne kadar çok kaybederseniz, o kadar çok enerjiye sahip olursunuz.

Düştüm.Düşenin dostu Allah.

Alan sensin, veren sensin, kılan sen. Ne verdinse odur dahi nemiz var. Hakîkat üzre anlayıp bilen sen. Ne verdinse odur dahî nemiz var.

Çok daha az insan görüyorum; işi ile bütünleşmiş ve kendisini ona adamış. İşini kendisini gerçekleştiren en önemli amaç olarak yaşayan.

Değerli olan her şey, değer verdiğimiz kadar var.

Allah’ın varlığı kanıtlanmamıştır Allah bir ruhtur demek, hiçbir şey söylememek, hiçbir anlam ifade etmemektir.

Her dinin temeli olan bir Allah’ın varlığı daha kanıtlanmamıştır.

İnsanın varlığı hiçbir şekilde Allah’ın varlığını kanıtlamaz.

Allah için olamayacaksak olmanın hiçbir anlamı yoktur; öylesi anlamsız bir mevcûdiyettir.

Varlıklar, ancak haklarında yapılan yorumlarla değer kazanırlar.

Aynı anda var olan ve aynı anda yok olan bir şey varsa o da zamandır. Zaman, hem var hem yoktur; yokluğu anlamsızlaştırandır.

Bir ağıt olarak yak beni Allah'ım, Parmaklarına kına olayım hayatın.

Ya Rabbi! Eğer bana Kur'an-ı Kerim'in dilinden anlamayı na
sip edersen, ölünceye kadar senin dininin tellalı olacağım.

Ben Allah'ın emriyle, cihad yolunda hareket etmeye vazifedarım. Cenâb-ı Hakkın vazifesine karışmam. Muzaffer etmek veya mağlûp etmek O'nun vazifesidir.