Yazarlık

Türkiye’de Çağdaşlaşma bir yapıt olarak Cumhuriyet’in doğuşunun 50. yıldönümünün kutlandığı yılda yayımlanmak üzere yazılmıştı. Cumhuriyetin doğuşu yıllarının kuşağından gelen bir kişi olarak o yıldönümünün kutlanmasına böyle bir araştırma ile katkıda bulunmak yazı ve öğretim yaşamımın en doğal, en mutlu göreviydi.

İşte, çalışmalarımıza yön verecek olan duygular bunlardır ve okuyuculardan, bu unsurları göz önünde bulundurarak, yarattığımız karakterlerin ağzından dökülecek yanlış sözler ve gerçeğe duyduğumuz aşk nedeniyle göz önüne serme zorunluluğu duyumsadığımız, biraz fazla rahatsız edici durumlar için hoşgörü istiyoruz.

1959′da ilk hikâyelerim Hallaç’ta Sait Faik ve Beckett etkisinde kalacağım korkusuyla epeyi bocalamışımdır. Birilerine benzemeyi, onları taklit etmeyi, kendi benliğimi bulmadan başkalarının açtığı yoldan arz-ı endam etmeyi bir çeşit hak yemek saydığımdan onların adını anmadan çıkaramazdım kitabımı.

Ses yinelemeli (aliterasyon) takma adlar Berlin'li bir hukukçunun bulduğu isimlerdir. (...) Onun, medeni kanunu,haciz kararlarını ve ceza davalarını anlattığı insanların isimleri A veya B değildi, miras ve miras bırakan da değildi. Onların isimleri, Benno Büffel ve Theobald Tiger; Peter Panter ve Isidor Iltis ve Leopold Löwe ve bu şekilde alfabenin tüm harfleri ile devam eden ses yinelemeli adlardı. (...) Wrobel – bizim hesap defterinin adıydı; ve Ignaz ismi de bana hep çok çirkin geldiğinden,inatla ve büyük bir nefretle, kendini yoketme eylemine ve varoluşumun yeni durumunu vaftiz etmeye başladım. Kasper Hauser'in ise tanıtılmaya gereksinimi yok.

Liste
Yükleniyor…